banner564

Tabancanın Menzili Kadar

Yıl 1965, Küçük Kaymaklı’dan göçmen olduk. Lefkoşa’da, daracık bir bodrum katında gün ışığında yaşayıp, bir odada yere serili şiltelerde de ailece uyuyoruz. Orta bir oldum. Üniformamızı giydik, okula gittik. İşte o günlerde her şeye rağmen, babamın almaya devam ettiği Halkın Sesi ve Bozkurt gazetelerinde okuduğum haber ve yorumlardan kafama takılanları yine, babama sordum.
“ Baba, bizim gazeteler,’ Kıbrıs  Cumhuriyeti öldü gömüldü’ der. Bunlarda okuduğum, Kıbrıs Rum basın özetlerinde de Rum Tarafı bize; ” isyan eden asiler “ der. Ama Halkın Sesi ve Bozkurt gazetelerinde,  Sayın  Dr. Fazıl Küçük’e, Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı ve Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı da derler. Eğer, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti öldü gömüldü’ ise, neden Sayın  Dr Küçük’e, Cumhurbaşkanı Yardımcısı diye de hitap ederler?  Üstelik bu gazetelerde; BM’den bir heyet geldiğinde o heyetin  beyanatında da, Cumhurbaşkanı Sayın Makarios ve Cumhurbaşkanı Muavini Sayın  Dr Fazıl ile görüştük dediklerini okuyorum. Eğer BM’nin de gözünde Sayın  Dr Fazıl Küçük CB Muavini ise ve Sayın  Makarios’ da onunla görüşemezsiniz diye engel koymuyorsa, o zamanda Kıbrıs Rum basınında bize neden asi derler? “ dedim. Rahmetli babam güldü. Bana,” bu mantıksızlığın sebebini sen kendin öğreneceksin. Ben sana ip uçları vereceğim. Ama bana söz ver. Eğer bu sözü verirsen sana o ip uçlarını  vereceğim. Çünkü oğlum,  zaman çok kötü. Kim belinde bir tabanca tutarsa, o tabancanın menzili kadar hükümet olduğunu zan eder.  Yani aklın, vicdanın, adalettin, hukukun toptan tatile çıktığı bir zamandayız. Onun için  söz vereceksin. Bana sorduğun bu soruyu kimseye sormayacak ve hakkında da konuşmayacaksın”. Söz verdim. Sonra yaşım ilerledikçe, sakladığı Cumhuriyet, İnkılapçı, Emekçi Gazetelerini ve Kıbrıs Türk Vatanperverler Birliğini Broşürlerini bana okuttu. O gün bugündür,  iki tarafın  bir birlerine ifade ettiklerin de bir değişim yok. 
Günümüzde,  Türk Tarafından en yetkili ağızlardan ifade edilen söz ile Rum Tarafından en yetkili ağızlardan ifade edilen ve ötekini aşağılayan sözlerin kendi içindeki tutarsızlıkları meydandadır,  Örneğin, Türk tarafından;  KC yönelik olarak, dünün “öldü gömüldü” tanımlaması yerine geçen yeni söz, “ bizim için yok hükmündedir” ifadesidir. E, eğer yok hükmündeyse;  o zaman neden uğraşın ve o yok hükmünde diye tanımladığının BM, AB ve tüm uluslararası ilişkilerde karşına hey huyla gibi çıkmasına  neden sinirlenip, öfkelenirsin? 
Aynı şekilde Kıbrıs Rum siyasi dilinde de Kuzeye dönük olarak; “Sözde, Sahte Devlet “demek en geçerli lakırdıdır. Eğer sahte, sözde ise neden bu oluşumu, bu denli tehlikeli ad ediyorsun? Sahte ve sözde olanın,  hayati  önemde olmaması gerekir. Madem sahte ve sözde, neden sağcı, solcu Güneyin tüm siyasi güçleri günümüzde; “bölünme kapıya geldi, tanınmayı engellemek için tüm gayreti gösteriyoruz”, diyerek olağanüstü bir gayret gösteriyor?
Üstelik her iki tarafın bu dar bakışlı siyasileri, BM Parametrelerinde, Federal  çatının altında ki İki Bölgeli Çözümde; bir birine hiyerarşik üstünlüğü olmayacak olan ve  o bölgeyi yönetecek olan İki Kurucu  Devlet, üstelik  bunların statüsünün de eşit olacağını ve çatıda yer alacak Federal Devletin de Anayasasında, siyasi eşitlik olacağını biliyorlar. Ama Kuzeydekiler bunu iki ayrı egemenlik;  güneydekilerde bunu,  üniter devlet jargonu ile gizliyor. Ama artık zaman, bana babamın ifade ettiği gibi değil. Yani tabancanın menzili kadar pek çok hükümetin olduğu bir yer değiliz. Sorunlarımız olmasına karşın; siyasal alanda, demokratik hukuk devleti,  demokrasi ve medyada çok seslilik  hakim oldu. Bu nedenle,  sorun devam ederken,  egemenlerin jargonundan ayrı;  işbirliğini, diyalogu ve barışı besleyecek kavram ve ifadeleri de geliştirmemiz gerekir.

YORUM EKLE

banner582

banner471

banner628

banner473