banner564

Su ‘hayattır’

   Toprak ve tarım ürünleri konusunda uzman bir vatandaşımız vardır...
   Adı Mehmet Altan...
   Son UBP iktidarı döneminde Devlet Üretme Çiftlikleri’nin müdürlüğünü ve Zirai İlaçlar Denetleme Kurulu’nun başkanlığını yaptı...
   Türkiye başta olmak üzere, birçok ülkede toprak analizleri konusunda deneyimler kazanan Mehmet Altan, makam odasında oturan bir müdür değildi...
   Gününü tarlada, çiftlikte geçirirdi...
   Kıbrıs gazetesinde hormonlu yiyeceklerle ilgili bir yazımı okuduktan sonra ziyaretime gelmiş ve özetle şu bilgileri aktarmıştı:
   “Hormonların ve kanserojen ilaçların zararları vardır... Ancak, tükettiğimiz sebze, meyve, yediğimiz hayvan etleri ve bunlara bağlı olarak kanser başta olmak üzere karşılaştığımız birçok sorunun nedeni, sularımızın kötü olmasındandır... Kötü su ile ne yetiştirirseniz, yetiştirin, sağlığınız tehlike altındadır...”
Kloru basınca olmuyor
   
   Şimdi geçelim Endokrinoloji, Metabolizma, Beslenme ve İç Hastalıkları Uzmanı Doçent Dr.Nuri Haksever’in uyarılarına...
   Yıllardan beri klorun kontrollü, ya da kontrolsüz kullanıldığı ülkemizde bilmediklerimizi şöyle açıklıyor Dr.Haksever:
 -Suyun içindeki aşırı kireç (sertlik) midede hazmı zorlaştırır. 
-Birçok mide ve bağırsak hastalığına yol açar. 
-İdrar yollarında kum ve taş oluşturur. 
-Diş taşı oluşumuna sebep olur. 
-Adale ve eklem kireçlenmesine sebep olur. 
-Birçok romatizmal hastalığa sebep olur. 
-Sayısız kemik hastalığının başlangıcıdır. 
-Çocukların kemik yapısını vaktinden önce sertleşmesine sebep olur, böylece kısa boylu nesiller oluşumunu sağlar. 
-Klor içindeki trialometan kansorejen etkilere sahiptir. 
-Klor ve su birleşince kanserojen etkili maddeler oluşur. 
-Suyun içindeki aşırı klor guatr hastalığına sebep olur. 
-Bayanlarda kansızlığa yol açar. 
-Saç dökülmesi,göz kızarmasına sebep olur. 
-Ciltte sivilce, kaşınma, kızarıklık hatta egzamaya varan rahatsızlıklara sebep olur. 
Değil hayvanlar, insanlar ölüyor
   Bunları neden aktardım?..
   Son iki günden beri Şirinevler köyünden gelen tepkilerden dolayı...
   Hayvan üreticisi Savcı Demir, Güzelyurt’tan, Alayköy’e, oradan da kendi köylerine ulaşan suyun tuzlu olması nedeniyle hayvanların ölmeye başladığını söyledi...
   Derdini kimseye anlatamayınca da köy meydanında hayvanlarla birlikte eylem yapmaya başladı...
   Gerçekten çok üzücü bir durum...
   Bu sorun sadece Savcı Demir’in sorunu değildir...
   Sadece hayvanların ve hayvan yetiştiricilerinin sorunu da değildir...
   Musluklardan akan suyu içmesek bile; el, ağız, bulaşık yıkayan bizler için de çok büyük bir sorundur...
   Hayati bir meselesidir...
   Çok sayıda insanımızın, özellikle son yıllarda gençlerin guatr hastalığına yakalanmasından tutun, kanser hastalıklarına kadar birçok belanın temelinde kötü sular vardır...
Kim ilgilenecek?.
   Ama KKTC’yi yönetenler, bu tür hayati konulara önem vermiyorlar...
   Uzman kişilere danışarak önlem almaya yanaşmıyorlar...
   Kurak geçen bir yılın ardından ülkenin susuz kalacağını yazdığımızda, yeni kuyuların açıldığını, herhangi bir sorunun yaşanmayacağını söylediler...
   Kuyuların biri kapanır, öteki açılır da...
   Hayvanları bile öldüren bu kuyu suları ile sağlığımızı nasıl koruyacağız?..
   Artık ‘seçim zaferlerini ve mağlubiyetlerini’ bir kenara bırakıp, ülkeye ve insana hizmet zamanı gelmedi mi?..
   Daha neyi bekliyoruz?..
YORUM EKLE

banner471

banner474