banner564

Sözünü tutar mı?

Geçtiğimiz hafta başı okumuş olduğum bir haber gülümsetti beni. Haber mi neydi? Rum basınından Alithia’nın haberi. Geçtiğimiz Pazartesi yerel gazetelerimiz, Alithia’dan alıntı bir haberle, Başpiskopos Hrisostomos’un çığırtkanlığını veriyordu. 
• Dönüşümlü Başkanlık Kırmızı Çizgimizdir
• Yüzde 18, yüzde 82’ye başkanlık edemez.
• Yüzde 18’in başkan çıkarması çok yersiz ve kabul edilemezdir.
Üstüne üstün birde eklemede bulundu Başpiskopos Efendi; “Bana nüfusun yüzde 18’inin başkan çıkardığı bir ülke göstersinler alenen gidip Akıncı’yı Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı seçeceğim” dedi. Bu sözler üzerine ancak “Gözünüz aydın Sayın Akıncı, Başpiskopos’un desteğini şimdiden aldınız” derim ve Akıncı’yı kutlarım.
Başpiskopos üyesi olduğu Avrupa Birliği’nin (AB) nüfusundan haberi yok herhalde! Hemen söyleyelim, 510 milyon. Güney Kıbrıs nüfusunu kendisi de biliyordur ama bilmezlikten gelir diye yazıyorum 800 bin. 
AB Komisyon Başkanlığını üye ülkeler, belirlenen sıra ile altı aylık süre ile dönüşümlü olarak yapmaktadırlar. Siyasi eşitliğin bir ifadesi olarak her üye ülke eş zamanlı dönüşümlü başkanlık yapmaktadır. Böylesi bir durumda Başpiskopos’un matematiği iyi olmayabileceğini düşünerek, 510 milyonluk bir nüfusa, 800 bin nüfuslu bir toplum başkanlık yapıyorsa bunun matematiksel anlamı yüzde 0.15’dir. Demek ki siyasi eşitlik yüzde 0.15’le de olabiliyormuş öyle değil mi?
Ayrıca Başpiskopos’un yaşı gereği hafızası tazeleme gerektirebilir diye hatırlatmakta yarar var; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Haziran 2012 tarihinde, içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkabilmek için AB’nin destek mekanizmasına başvurmuş, alacağı mali desteğe karşılık başta merkez bankası olmak üzere tüm finansal kurumlarını AB denetimi altına sokmayı kabul etmişti. Böylelikle GKRY, içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle başvurduğu AB destek mekanizmasının denetimi altında AB Dönem Başkanlığı’nı devralan ilk AB üyesi olarak da tarihe geçmiş oldu. 
Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esirdir. Başpiskoposun bir cevabı varsa dinlerim, aksi taktirde sözünü tutup Sayın Akıncıyı desteklemesini beklerim ne de olsa din adamı… Böylesi kritik bir dönemden geçerken dini öğretiler gereği insanlığa, barışa dünyevi hayatta huzura hizmet etmesi gereken Başpiskoposun aleni şekilde bölücülüğe hizmet etmesi kolay anlaşılabilecek bir durum değildir. 
Bizlerde boş durmamakla birlikte, bizdeki durum biraz daha karışık… Yine geçtiğimiz hafta içerisinde iki platform oluşumunun haberini duyduk;
• Çözüm ve Barış Platformu
• Bir Garış Toprak Vermeyik Platformu
Toplum olarak yaşadığımız ikilemin bir diğer örneği bu platformlar. Toplumsal ikilemler, yaşamın her anında karşılaşıla bilinecek seçim durumları iken bizler bu ikilemi kırk iki yıldır yaşıyoruz. 
Tüm bu ikilemi hayatınız boyunca yaşadığınızı düşünün! Hem karar verememenin yarattığı huzursuzluk, hem de bu kararsızlık durumunun hayatımızdaki sonuçları… Sosyolojik çalışmalar toplumsal ikilemleri, bireysel seçimle kısa dönemde büyük kazanç sağlandığı ancak sonuçta toplumun zararına yol açan bir durum olarak açıklamaktadır. Diğer bir anlatımla herkesin işbirliği yapmayı seçtiği durumlarda toplumun daha kazançlı bir sonuca ulaşabileceği bir gerçektir. Geç kalmakla birlikte biran önce toplumsal mutabakat sağlanabilmesi ümidiyle, herkese iyi pazarlar.
YORUM EKLE

banner471

banner473