Kıbrıs Türkü kara bir gün daha yaşadı...

  Çok sayıda eve ateş düştü...

  Gencecik yaşta kaybettiklerimizi geri getirecek bir söz bulamayız...

  Yetkililerin bu saatten sonra ortaya koyacakları mazeretlerin hiçbirini de geçerli bulamayız...

  Sadece hükümet edenler değil, sırasında bir hademe eksikliği için haftalarca greve giden, ancak öğrencilerin hangi otobüslerle ve hangi şartlarda taşındıklarını hiç araştırmayan, trafik yetkililerini ve bozuk yolları sorgulamayan öğretmen sendikaları da, diğer sivil toplum örgütleri de, gelmiş, geçmiş hükümetlerin tümü yaşananlardan sorumludur...

  Bundan 2 yıl kadar önce Lefke’den dönen gencecik 4 akademisyen Lefkoşa yakınlarında meydana gelen kaza sonucunda hayatlarını kaybetmişti...

  Aynen şimdiki gibi 2-3 günlük tepkiler sonunda her şey unutulmuş, herkes kabuğuna çekilmişti...

  Cep telefonu ile mesajlaşarak veya facebook’ta yazışarak kaza yapan ve 4 masum insanın ölümünden sorumlu olan sürücüye 3 yıl gibi komik bir ceza verilirken, bunu sorgulayan olmadığı gibi, daha sonraki günlerde araç kullanırken cep telefonu kullanımını engelleyici en ufak bir önlemin alınmaması karşısında da tepkisiz kalındı...

  Diyalog gazetesi, etrafa döke, saça çöp taşıyan kamyonların; tehlike saçan araçların fotoğraflarını çok kez yayınlayıp, yetkilileri göreve davet etti...

 Televizyon programlarında sürekli uyarıcı konuşmalar yapıldı...

  Diyalog daha dünkü birinci sayfasında çuval dolu kamyonet kasasında korumasız bir şekilde yolculuk yapan çocuğun fotoğrafını yayınladı...

  Bu kamyonetin şehir merkezinde bu şekilde ilerlerlemesini hiç kimsenin görmemesi tuhaf değil midir?..

  İstemeyen gözler görmezmiş derler...

  KKTC yetkilileri de, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de görmeleri gerekeni görmüyor, sonra da ağlama kervanına katılıyorlar...

Tüm yollar tehlikeli

 
  Kazanın meydana geldiği Girne dağ yolu, ölümlere davetiye çıkaran bir yoldur...

  Ne var ki; daha düzgün gibi görünen birçok yolda yine ölüm tehlikesi vardır...

  Birçok yerde trafik ikaz işaretleri silindiği halde bunları yenileyen yoktur...

  Orta refüjlerde her an yola devrilme olasılığı bulunan çam ve selvi ağaçları vardır...

  Defalarca uyardığımız halde ne Karayolları, ne de ilgili belediyeler bunları kesmedi...

  Yollarımızın kötü durumunu düzeltmekle mükellef olan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı’nın, kısa bir süre önce yolların kötü durumu hakkında kendisine yöneltilen soruları yanıtlarken neler söylediğini hiç mi duyan olmadı?..

  Manşetlerde yayınlanan bu haberler hiç kimseyi rahatsız etmedi mi?..

  Karayolları’nda 150 personelin bulunduğunu, bunların 120 tanesinin bina içinde hizmet verdiğini söylüyordu Sayın bakan...

  Yani “çaresizim” demek istiyordu...

  Öyleyse o makamda neden oturuyorsunuz?..

  Oturmanın anlamı nedir?..

 Türkiye’nin sizlere 7 yıl önce aktardığı para ile çift şerit yolları yapmadınız...

  İki tane mülkün istimlak sorununu gerekçe gösterip, halkımızla alay ettiniz...

  Şimdi istifadan söz edenlere, bunun gereksiz bir soru olduğunu söylüyorsunuz...

  Aslında soru sormaya bile gerek yok değil mi?..

  Gereğini sorusuz, sualsiz yapmak doğru olandır...