Birinci turda halkımızın yaklaşık yarısının sandığa gitmemesi, iradesinin tam olarak yansıtılmadığını gösterir. Bu nedenle 1. turdaki oy dağılımına göre değerlendirme yapılması sağlıklı olamaz. Yarın tekrarlanacak seçimin sonucunu, 1. turda sandığa gitmeyen kesimin kararı belirleyecek.
Adaylar, iki bölgeli, iki kesimli, eşitliğe dayalı güven içinde yaşamamızı sağlayacak çözümden yana olduklarını ileri sürmektedirler. Fakat adayların eşitlik, iki bölgelilik, ulusal kimlik, egemenlik, güvenlik gibi, varlığımızın sürdürülebilmesinde önemli olan noktalardaki görüşleri farklıdır.
Geçmiş propaganda döneminde adaylar, her nedense halkımız için en yaşamsal ve öncelikli konu olmasına rağmen, müzakerelerdeki son durum hakkında ayrıntıları ve gerçekleri halkımızın bilgisine getirmedi.
Adaylar genellikle herkesin kendine göre yorumlayabileceği yuvarlak sözlerle ve sloganlarla durumu idare etmeyi tercih etti.
Bu nedenle müzakerelerin durdurulmasına kadar, Türk tarafının varsa kazanımları ve kabul edilen Rum taleplerinin ne olduğunu, halkımızın ezici çoğunluğu bilmemektedir.
Müzakerelerde kabul edilenler hakkında bilgi verilmemesi nedeniyle halkımız, olası çözümden sonra şimdiki yaşamın, koşulların, aynen devam edeceğini hayal etmektedir;
İki bölgeliliğin, iki yönetimin, iki toplumluluğun, halkımızın anladığı manada olmadığı, olası çözümden sonra, isteyen Rum ve Yunanlının Türk bölgesine sınırsız yerleşebileceğini, iş kurabileceğini bilmiyor;
Siyasi eşitlikten aritmetik eşitlik olacağı ve karar mekanizmasında Rumların sayısı kadar temsilcimiz olacağını zannediyor;
Rum’a verilen haritaya göre; Türk bölgesinin büyük bir kısmın merkezi yönetimin kontrolünde olması kabul edilen orman olduğunu, ekonomik faaliyetlerimiz için yeterli miktarda toprağımız olmayacağını, verilecek toprak nedeniyle 60-70 bin vatandaşımızın göç edeceğini bilmiyor;
Mülkte ilk tercih hakkının eski mal sahiplerine tanınması sonucu, on binlerce Türk’ün evlerinden olacağını kimse dikkate almıyor;
Halkımız, nüfusumuzun ¼ oranında sabitlenmesinin kabul edilmesi nedeniyle, ilelebet azınlık kalmamızın amaçlandığının farkında değil;
Müzakerelere kabul ettiğimiz çapraz oy kullanılması ve tek bir Türk temsilcinin olumlu oyunun yeterli sayılması ödünü sonucu, seçim propagandalarında en çok kullanılan ‘İrademiz’ in artık söz konusu olamayacağını halkımızın çoğu bilmiyor;
Tek vatandaşlık, tek egemenlik ve tek uluslararası kimlik koşulunun dayatılmasının amacı, Batı Trakya’daki soydaşlarımız gibi Türk kimliğimizden soyutlanmamız ve Müslüman Kıbrıslılar gösterilerek zamanla yok edilmemizdir;
Ayrıca tek egemenlik ilkesi, Rum tarafının tek yanlı olarak ortaklığı bozması durumunda, aynen 1963’te olduğu gibi devletten dışlanmamıza ve azınlık olmamıza sebep olacaktır;
Müzakerelerin kaldığı yerden devam edilmesi durumunda olası çözümün bizi şimdikinden daha iyi duruma getirmeyeceği aksine geçmişin karanlık dönemine götürüleceğimiz aşikardır;
Annan Planı, 1960 Cumhuriyeti, federasyon ve benzeri çözümlerin, yine 1963’te olduğu gibi Rumlar tarafından sıçrama tahtası olarak kullanılabileceği, bozulabileceği ve dışlanabileceğimiz gerçeğini göz ardı edilmemeli;
Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan’daki soydaşlarımızın durumu Rum çoğunluğa yamalanmamız durumunda, başımıza gelecek olanları açık bir şekilde ortaya koymaktadır;
Anavatanın yanımızda olmaması durumunda, müzakerelerde halkımızın istek ve beklentilerinin elde edileceğini düşünmek sağlıklı değildir;
Bu nedenle anavatanla işbirliğini kötülemek, biat göstermek, çatışma içinde olmak halkımıza hiçbir şey kazandırmaz, kaybettirir;
Kuşkusuz anavatana rağmen, varlığımızı risk altına sokabilecek bir çözümün halkımıza dayatılması kolay olamaz. Ancak işleri oldukça zora sokulabileceği ve sıkıntılarla karşılaşacağımızı tahmin etmek için kahin olmak gerekmez.
Kişisel görüşüme göre gelecek hafta tekrarlanacak seçimim kaderini, müzakerelerde elde ettiğimiz (varsa) kazanımlarımız ve kabul ettiğimiz ödünlerin halkın bilgisine getirilmesi belirleyecek.
Son pişmanlık para etmez
- 17 Ekim 2020, 09:56
- 89
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi