Mülkiyette yaşananlarla ilgili özet bir değerlendirmeyi dün yapmıştık…
Gelinen noktada; Kıbrıs Türk tarafının müzakere masasından kaçma veya ön şartlar üzerinde ısrar etme şansı yoktur…
Bu gerçeğe karşın aynı siyasette ısrar edilmesi halinde, özellikle mülkiyetle ilgili sıkıntıların artacağını herkesin göz önünde bulundurması gerekiyor…
Ayrıca; mağduriyet yaşayacak olan insanların hangi kaynakla tazmin edileceği de hesaplanmalıdır…
Thalassemia hastalarının ilaç parasını ödeyemez duruma gelip, daha ucuz mal temin etmeye yönelen KKTC maliyesi, milyarlarca dolarlık mülk tazminatını karşılayabilir mi?..
Mümkün mü böyle bir şey?..
Mümkünse kaynağını açıklamalıdırlar…
Kıbrıs Türk tarafının, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Bayan Holguin’e sırt çevirerek, adeta dünya ile çatışma noktasına gelmesi gibi bir lüksü yoktur…
Müzakere masasında karşı tarafın her istediğini vermek zorunda değilsiniz…
Ama “masaya oturmam, herkes kendi yoluna” derseniz, böylesi bir siyasete ne BM’den, ne de AB’den destek bulamazsınız…
Müzakere masasına oturduğunuzda, özellikle mülkiyet konusunda ciddi savunma mekanizmalarınızdan biri güneydeki evler ve arazilerimizdir…
Başta Larnaka ve Baf Havaalanlarının arazileri olmak üzere, birçok bölgede değerli mülklerimizin olduğunu anlatabilmeliyiz…
Ayrıca; 1963’ten başlayarak Kıbrıslı Türklere ait çok sayıda mülkü, gerçek sahibinden onay almadan kamulaştırma kararlarını masaya koyabilecek güçlü dosyalarınız olmalıdır…
Uluslararası hukukta “aldık, bitti, artık bizimdir” gibi bir mantık yoktur…
Bunu KKTC siyasileri de biliyordur…
Ama yine de yanlış bir siyaset üzerinde durarak, ileride telafisi mümkün olmayacak tavırlar içine girebiliyorlar…
Güneydeki mülklerin, kuzeydekilerle değiştirilmesi önemli bir avantajdır…
Geri kalan kısmının parasını nasıl ödeyebileceğimizin hesabını yapabilmeliyiz…
Bunca zaman, Rum mülkleri üzerinden yüz milyonlarca Euro götürenlerin yanında duran, ama vergilendirmeyi dahi beceremeyen politikacılar yüzünden ciddi bir krizin kapıya dayandığını hiç kimse görmezden gelemez…
Yüz milyonlarca Euro’nun sahibi olanlara da doğruları söylemek vatani ve insani bir görevdir…
Bırakın güneye geçmeyi, hiçbir ülkeye seyahat edemeden yaşamak zorunda mı kalacak bu insanlar?..
Yüklü miktardaki parayı, Dikilitaş’ın etrafında dönerek harcayamazlar…
Kazananlar; Taşınmaz mal Komisyonu’nun ihtiyaç duyduğu kaynağın yaratılmasına destek olmalıdır…
Yıllardan beri bu tür uyarıları yapıyoruz…
Siyasiler gibi, mülkten servet sahibi olanlar da bunları dikkate almadı…
Halbuki; bizim çizgimiz herkesin hak ve çıkarlarının korunmasıdır…
Kıbrıs Türk halkının güvenlik altında, huzur içinde yaşamasıdır…
İyi haftalar…
Silahsız savunma olmaz
- 24 Haziran 2024, 09:24
- 196
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi
YORUMLAR
Tamer Karadeniz - 5 ay Önce
Sorular: 1. 1974 sonrası GKRY'den KKTC'ye gelen/getirilen Türk gocmenlerin orada bıraktıkları ve/veya bıraktıklarını iddia ettikleri malları için: A. KKTC'de kendilerine mal verildi mi? B. GKRY orayı terk eden/ettirilen Türk gocmenler ve diğer Türk malları için bir TMK kurdu mu? 2. Bu TMK denen ve çözüm için bel ve tüm umutların bağlandığı bu oluşumun tüm dünyada (yaşanan diğer savaş ve işgallere rağmen) başa bir örneği var mıdır? 3. TMK'nin çalışmai durumunda; oluşacak tüm bedelleri Louzidu vb davalarda olduğu gibi TC mi yoksa bireyler olarak varsil ama ülke olarak meteliksiz olan KKTC mi odeyecektir?
Öz @Tamer Karadeniz
- 5 ay Önce
1-Güneyden kuzeye geçişte bir zorlama olmadığı iddiası var. Hatta geri dönmek isteyen göçmenlere belli şartları yerine getirmesi karşılığında mallarını veya parasını iade etme taahhütü var.
-Kuzeye geçen göçmenlere mal vermeden önce, bıraktıkları mal karşılığı adaletsiz puanlar verilmiş. Yine Kuzeydeki mallar dağıtılırken mallar adaletsizce puanlanmış. Bu puanlara şehit yakını, mücahitlik ve TMT puanları karıştırılmış. Dolayısı ile adaletsiz mal dağıtımı olmuş. Hala daha elinde puanları olup mal alamayanlar olabildiği gibi, puandız yüzlerce dönüm sahibi olanlar var.
- TMK tanınmayan bir oluşuma verilen, uluslararası hukuki yetki. Rumlar ve dolayısı ile KC BM, A B nce tanınan, dolayısı ile yargısı ve mahkemeleri de dünyaca kabul edilen bir ülke. TMKna ihtiyaç yok.
-TMK BM in hazırladığı Annan Planına, K/Türklerin ‘Evet’ demesi ile, çalışması da takip edilerek AİHM tarafından K/Türklere verilen bir hak. Bir mükafat.
- TMK Annan planı esas alınarak, Tazminat-Takas-İade için kurulmuş bir hukuki kurum. Annan Planında yüzde 29+ orana inilecek, mülkte oturanlar, oturmayanlar, koçan sahibi, gibi koşullara göreTMK değerlendirip karar verecek. Ne KKTC ne de TC ödeyecekti. Uluslararası finans kuruluşları, ihtiyacı olanlara düşük faizli krediler verecekti.
TMK nun asıl amacı Türkiye’ye dava açılmasının önünün kesilmesi idi. Louizidu davası TMK öncesi AİHM de açılan dava olduğu ve Türkiye tazminata mahkum olduğu için ödendi.
Hasan Nurit - 5 ay Önce
Türkiye ve Yunanistan Başkanları aynı anda Kıbrıs’ı ziyarete geliyorlar ‘ Başkanlardan Biri Turizm Patlaması yaşayan Gelişmiş Ekonomisi ile tertemiz bir Avrupa Ülkesi Güney Kıbrıs’ı
Başkanların Diğeri ise Ekonomisi batmış yolları çökmüş Pahalılıktan ve Kirlilikten girilemeyen Ancak Bayramdan Bayrama Turizm yapabilen KKTCyi ziyaret Edecektir !!
Öz - 5 ay Önce
KKTC denilen yerde, aklı selim insanların gösterdikleri yol doğrultusunda bir işin yapılabileceği görülmemiştir. Mesela bir ülkenin sadece ithalatla yaşaması mümkün değildir, üretim yapıp bunları satmalı ve ihracatın bir ölçüde ithalatı karşılaması sağlanmalıdır. KKTC de böyle bir şey yoktur. Ülke için turizm, turizm için de yolcu taşımacılığı, havaalanı ve limanlar çok önemlidir. Açılması için öneriler de sunulmuştur ama reddedilmiştir. Üniversiteler adası iyi bir adım idi, sonunda dünyanın en kötü üniversiteler adasına dönüştürüldü. Aklı selim yokluğu, güneş ülkesinde, güneş, rüzgar enerjisinden yararlanamayıp, zehirli atıklarla, üstelik ihtiyaca yetersiz, elektrik enerjisi üretilmesidir. Denizlerdeki hidrokarbonların çıkarılamaması bir başka beceriksizliktir ve en önemlisi, onca becerikli, yetenekli yönetici yerine, en beceriksizinin getirilmesidir. Başkalarının tapulu mallarına, tapu verip satmak bu ülkeye mahsustur. Bu ülkede yönetim en büyük sorundur. Hatta yönetim diye bir şeyin olmaması, bugünkü halinden daha iyi olabilir. Suçlulara ceza veremeyip habire af çıkarılan bir ülkede, uluslararası akıl ile düşünen yoktur.
Rum Mülklerini Evlerini aldık Bitti Artık Bizimdir Siyaseti Ganimet düzeni KKTCnin Devlet Diyaseti değil de nedir yani ? Şimdilik Uluslararası Hukukun giremediği KKTCde Rum Mülklerinin Koçanlanıp SATIŞINI gelip de kim durdurabilir ki ?
Unutmayalım ki Yöneticilerimiz de dahil Uluslararası Mülkiyet düzeninin Pençesi KOÇANLAYIP SATTIĞIMIZ Rum mülkleri için er geç bir gün yakamıza yapışacaktır ! Torbayı doldurup gidenlerimiz hariç geriye kalanlarımız mı ne olacak ? KKTCyi yönetenlerimiz Şimdiden Bol Çadır ve Konyeyner Stoklamaları bir gerçek değilmidir yani !