Türkiye’nin, İsrail’le geçmişe dayanan çok sağlam ilişkileri vardır...

   İsrail halkı, Türk insanına yakındır...

   Uzun yıllar devam eden dostluk ve dayanışma ruhunun, Marmara baskını sonrasında bozulması hepimizi üzmüştü...

   Her iki ülke de bu süre zarfında ciddi kayıplar yaşadı...

   Gerek askeri, gerekse ekonomik alanda atılması gereken adımlar atılamadı...

   İsrail’de doğal gaz yataklarının genişlemesi sonrasında, ikili ilişkilerin yeniden düzelmesi bir zorunluluk halini almıştı...

   İsrail gazının sevkiyatı konusunda seçenek Türkiye istikametidir...

   İşte o nedenle ilişkilerin yeniden düzelmesini amaçlayan ‘Mutabakat Metni’ üzerinde uzlaşıya varılması sevindirici ve umut vericidir...

   Bir ikinci önemli adım ise Rusya ile ilişkiler konusunda atıldı...

   Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rus Lideri Putin’e göndermiş olduğu mektup sonrasında bozulan ilişkilerin yeniden düzelmesi için umutlar yeşerdi...

   Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun bugün Moskova’ya gerçekleştireceği ziyaret son derece önemlidir...

   Dostluk ve barıştan yana olan her iki ülke halkının yeniden kucaklaşmasını ve her iki tarafın da bundan kazançlı çıkmasını diliyoruz...

Rahatlatan mesaj

 
   Gelelim Kıbrıs konusuna...

   Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocas’ın son zamanlarda ‘garantiler konusunu’ sık sık gündeme getirmesi, hatta yeni bir belge hazırlaması karşısında Ankara’nın sessizliği hepimizde moral bozukluğu yaratmıştı...

   “Ankara hayati önem taşıyan garantörlük konusunda esnek bir tavır içine girer mi?” sorusuna yanıt aradığımız şu günlerde, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’tan rahatlatan açıklamalar geldi....

   Kurtulmuş; Kıbrıs konusunun Bakanlar Kurulu toplantısında masaya yatırıldığını ve Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in ortaya koyduğu görüşlerin değerlendirildiğini söylerken, iki hayati konu üzerindeki hassasiyetlerini dile getirdi...

   Bunların toprak ve garantiler olduğunun altını çizdi...

   Mesaj gayet açık...

   Ayrıca; Kıbrısla ilgili yol haritasının belirlenmiş olduğu da netlik kazandı...

   Yıl sonuna kadar çözüm olursa olur...

   Olmazsa, KKTC’ye yönelik yardımlar daha güçlü bir şekilde devam edecek...

   Rumların, yıl sonuna kadar bizimle uzlaşma şansı sıfırın altındadır...

   Cumhurbaşkanı Akıncı, Güvenlik ve Garantiler konusunun 5’li konferansa bırakılmasını isterken, Rum lideri buna yanaşmıyor...

   Toprak ve güvenlik konularını birlikte ele alıp, Türk tarafını köşeye sıkıştırmayı hedefliyor...

   Ayrıca mülkiyet konusunda, 42 yıllık kullanıcıyı kapı dışarı edecek formüller üzerinde duruyor...

   Kıbrıslı Türklerin endişelerini hiç dikkate almadan, Türkiye’nin garantörlüğünü sonlandırmak istiyor...

   Bunların tümüne ‘hayır” diyeceğimizi bildiği halde, sürecin önünü tıkamak için elinden geleni yapıyor...

   ELAM adlı terör örgütünün de yer aldığı Ulusal Konsey’den, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon kararı çıkaramayacağını bildiği halde ‘uzun vadeli mücadele’ stratejisi çerçevesinde bizleri masa başında oyalıyor...

   Öyleyse bu oyun için artık son bir tarih konmalı...

   Aralık 2016’ya kadar olursa olur...

   Olmazsa, herkes kendi yoluna devam eder...