banner564

Seçimler yaklaşırken

   Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa bir süre kaldı...
   Adaylar; Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için canla, başla çalışacaklarını ifade ediyorlar...
   Bazıları, Maraş’ı açacağını söylüyor...
   Rum tarafı ise; Ankara’yı muhatap alan politikasını gittikçe etkinleştiriyor...
   Navtex’in yenilenmemesi ve Barbaros Hayreddin Paşa gemisinin geri çekilmesine karşın, Rum liderliğinin şantajları devam ediyor...
   Bu kez ‘egemenliğin tanınmasını’ istiyor...
   Egemenliğin tanınması ne demek?..
   Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm adayı kontrol altına alması değil midir?..
   Böylesi bir durumda, Türkiye’nin ‘askerleri ve göçmenleriyle birlikte’ adadan çekilmesinden başka görüşecek birşey kalıyor mu?..
   Egemenliğini kuzeye yaymış bir devlet ne yapar?..
   Tüm göçmenleri evlerine gönderir...
   Rum mülklerini kullananları cezalandırmaya başlar...
   Türkiye’ye yüklü miktarlarda tazminat davası açar...
   Kıbrıslı Türkler bir anda, bunca yıllık kazanımları kaybeder...
   Perişanlık yaşar...
   Ülkeyi terk etmeye başlar...
   Öyleyse; önemli olan Rum tarafını ‘kabul edilebilir’ bir anlaşmaya zorlamaktır...
   İki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon...
   Türkiye’nin etkin garantörlüğünün devamı...
   Mülkiyet sorununun takas, tazminat ve iade yöntemleriyle çözülmesi...
   Ve çözümden sonra, bu oluşumun bozulmayacağı konusunda Birleşmiş Milletler ve AB garantisi...
   Aksi halde; tekrar ediyorum, sonumuz felaket olur...
   
Cumhurbaşkanı ve iç siyaset
   Cumhurbaşkanı icranın başı değildir...
   Buna karşın seçim propagandası yapılırken, sosyal ve ekonomik içerikli mesajlar da veriliyor...
   Özellikle de kültür-sanat hizmetleri konusunda çok ciddi iddialarda bulunuyorlar...
   Kültür-sanat projeleri, yeni istihdamları gündeme getiriyor...
   Halbuki; benim ülkemin önceliği, yeni orkestraların, tiyatro ekiplerinin kurulması değildir...
   Benim ülkemin önceliği, personel açısından patlamış bir devlete daha çok istihdam yapmak da değildir...
   Benim önceliğimde, işsizlik sorununun, özel yatırımların artmasıyla çözülmesi vardır...
   Benim önceliğim, her yanı kirlenen bu ülkenin ivedilikle temizlenmesidir...
   Benim önceliğim çevre kirliliği yaratanlara karşı etkin önlemlerin alınmasıdır...
   Benim önceliğim dere yatakları üzerindeki tüm yapıların ortadan kaldırılmasıdır...
   Benim önceliğim, yargının sorunlarını gidermek, adaletin daha kısa sürede tecelli etmesi için gerekenin yapılmasıdır...
   Benim önceliğim, çökmüş yolların acilen tamir edilmesi, kaldırım eksikliğinin giderilmesi, kent içlerinde araç parklarının yapılmasıdır...
   Benim önceliğim; kanser hastalıklarının patladığı bu ülkede, yediklerimizin ve içtiklerimizin denetlenmesidir...
   Halkı zehirleyenlere karşı, dost ve arkadaş olup, olmadığına ve parti rozetine bakmadan cezalandırılmasıdır...
  Yolsuzluk ve suistimal dosyalarının yargıya taşınmasıdır...
  Ne var ki; hiç kimse bunları konuşmuyor...
   Devleti batırmaya, küçük düşürmeye, hatta temeline dinamit koymaya yönelik girişimler karşısında bile sessiz kalınıyor...
   Üç tane oy hesabı ile geleceğimiz üzerinde oyunların oynanması görmezden geliniyor...
   Çok yazık!!! 
YORUM EKLE

banner471

banner474