2017 yılında Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçmiş olan Türkiye’de 28 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turunda Sn. Recep Tayyip Erdoğan 27.834.692 oy alarak % 52,18 çoğunluk oranıyla yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Seçim sonuçlarının belirlenmesine müteakip Cumhurbaşkanı’na ABD, NATO, Fransa, Rusya, Azerbaycan, Libya, Katar ve KKTC’den kutlama ve tebrik mesajları yayımlandı. Haliyle yeni dönemde en çok merak edilen unsurların başında yeniden şekillenmesi beklenen iç siyaset, dış siyaset ve ekonomi politikaları yer alıyor. Türkiye’nin dış siyasette uygulayacağı politika, demokratik düzen, Kıbrıs sorununda yaşanması beklenen gelişmeleri siyaset ve uluslararası ilişkiler uzmanlarının analizlerine bırakırken, bu yazıda ekonomik beklentileri analiz edeceğiz…
Ekonomik belirsizlik devam ediyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın net rezervi seçim öncesi haftada eksi 4,4 milyar dolara geriledi. Böylelikle net rezervlerde tarihi düşük seviye kaydedildi. Buna ek olarak yapılan vadeli döviz satım işlemleri (swap) harici net rezervler eksi 60,5 Milyar dolar seviyesinde. Kısacası döviz kurlarını sabit tutmak için harcanan döviz likiditesi erimiş durumda. Dolayısıyla serbest piyasa koşullarına uygun bir finans modeli hayata geçirilmezse üretime, yatırıma ve finansal ürünlere dışardan döviz girişi ve içerideki mevduat sahiplerinin dövizlerinin bozulması sağlanamazsa kurları bu seviyelerde tutmak imkansız hale gelecektir. Ayrıca döviz getirisi ve varlığı olmayan ancak döviz borcu olan ülke temerrüde düşmeye daha yakınlaşır ve zaten dipte olan kredi notlarıyla kredi finansmanı da sağlayamayacağı için ekonomik kriz ihtimali artar.
Banka kredilerinde frene basıldı
Tüketici kredilerinde büyüme 26 Mayıs haftasında 23 puan düşüşle yüzde 78'e geriledi. Ticari kredi büyümesi de aynı dönemde yüzde 38'e düştü. TCMB politika faizleri % 8,50’de sabit bırakılsa dahi bankaların Merkez bankasının verdiği Türk lirası hedefleri ve Kur Korumalı mevduatlarda faiz üst sınırının kaldırılmasına müteakip mevduat faizleri bankalar ortalaması olarak aylık % 24, 3 aylıklarda ise % 33,88 yükseldi. Zira politika faizleri sabit tutulmasına rağmen piyasa faizleri hızla artış kaydetmeye devam etti. Böylelikle özellikle aktif-pasif yönetimini bilen ve faiz oranı riski almak istemeyen bankalar doğru faiz politikasıyla orta ve uzun vadeli kredi yatırımlarını durdurmak durumunda kaldılar. Bunun sebebi ise bankaların faizler düşerken orta ve uzun vadeli yatırım yapmaları karlılıklarını artırırken, faiz yükselme beklentinde yapacağı kredi yatırımlarından ileride zarar etmeleridir. Bu yüzden faizler artarken bankalar faiz riskinden korunmak için kredi vermek yerine kısa vadeli ve değişken faizli tahvil yatırımlarını tercih ederler.
Piyasalarda ekonominin başında Mehmet Şimşek beklentisi
Seçimin kazanılmasıyla birlikte siyasi belirsizlik ortadan kalktı. Şimdi sırada kurulacak olan ekonomi yönetim yapısı ve ekonomi politikalarındaki belirsizliğin kaldırılması finansal piyasalarda beklenen önemli bir faktördür. Ancak son yıllar içerisinde kredi notları sert düşen ve makroekonomik göstergeleri hızla bozulan Türkiye ekonomisi için yeni bir ekonomi politikası ve ekonomik reformlar elzem görünmektedir. Keza Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan seçim zaferinden sonra yaptığı balkon konuşmasında ekonomiye de atıfta bulundu. Cumhurbaşkanı "Enflasyonun yol açtığı fiyat artışlarından kaynaklanan sıkıntıları gidermek, refah kayıplarını telafi etmek, önümüzdeki günlerin en acil konu başlığıdır" dedi. Ayrıca buna ek olarak “Güven ve istikrar, bu iki kavram çok önemli. Güçlü bir ekonomi yönetimini bu iki kavramın üzerine kuracağız. Bir finans yönetimi, yatırım ve istihdam odaklı bir üretim ekonomisi tasarlıyoruz” sözleri yeni bir ekonomik sistem ve politika beklentisini hayli artırdı. Bu bağlamda uluslararası düzeyde eğitimi, bilgisi ve tecrübesi olan maliye eski bakanı Sn. Mehmet Şimşek’in tekrardan ekonominin başına getirilmesi kulislerde konuşuluyor. Reuters haber ajansına konuşan dört üst düzey yetkili, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni kabinesinde eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e yer vermesine neredeyse kesin gözüyle bakıldığını söyledi. Yetkililer, Şimşek'in Ekonomiden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı ya da Hazine ve Maliye Bakanı olabileceğini söyledi. Böylelikle yerli ve yabancı yatırımcıya güven verecek rasyonel, bilimsel maliye ve para politikalarının belirlenmesi beklentisi doğacaktır. Tabi ki bunun için bağımsız bir merkez bankası, yargı ve ekonomi yönetiminin oluşması önem arz ediyor. Bu sistemi yakın zamanda yapılan icraatlar ve gelişmelerde piyasalarla birlikte takip ediyor olacağız.