Genel çıkarlarımız bakımından,  seçim sonuçlarını herkesin soğukkanlılıkla değerlendirmesi ve gereken dersi alması gerektiği görüşündeyim.
Halkımız, 2000’li yılardan beri sürdürülen çok profesyonelce ve yoğun faaliyetlere rağmen, uyduruk Kıbrıslı kimliğini benimsemediğini, anavatanına bağlı olduğunu ve anavatan karşıtlığına prim vermediğini gösterdi. Birkaç içi boş, dayanaksız slogana geleceğini feda etmeyeceğini kanıtladı.
Fakat 2000’li yıllardan sonra artık pervasızca ve korkusuzca yürütülmekte olan anavatan ve aidatımızdan koparılmamıza dönük faaliyetlerin,  ulusal davamızdan yana olan siyasilerimiz ile anavatan tarafından ciddiye alınması gerektiği anlaşılmaktadır.
Dış düşmanlarımızın güdümünde yürütüldüğü düşünülen, TC-KKTC karşıtı, Rum tezlerini benimsettirici, Kıbrıs Türk halkının geleceğini tehdit eden ve anavatanın adadaki konumunu zayıflatabilecek propaganda faaliyetlerine anavatan yetilileri de artık dikkate almalı.  
KKTC hükümetleri, mevcut yasaların yetersiz olması durumunda, tartışmaya ve farklı yorumlara meydan vermeyecek açıklıkta yeni yasal düzenlemeler yapmalı. 
Ulusal davamızı baltalayıcı ve devletimiz ile anavatana ve yetkililerine aşağılayıcı, ahlak sınırlarını aşan hakaretler yapılması yasal düzenlemeler ile durdurulmalı.
Sendika ve grev mevzuatı yeniden düzenlenmeli. Sendikaların siyaset yapmasına olanak verilmemeli. Grev kararının yönetim kurulları yerine, demokratik yöntemle ve üyelerin çoğunluğunun onayı ile alınması sağlanmalı.
Devlette görevli olanların memurlukla bağdaştırılması mümkün olmayan, TC-KKTC karşıtı tutum ve davranış içinde hareket etmesine kesinlikle göz yumulmamalı. 
Tek dayanağımız olan anavatandan koparılmamız, korumasız bırakılmamız ve böylece Rum’un dayattığı teslim koşullarına razı olmak zorunda kalmamız amacı ile yürütülmekte olan, çok profesyonelce ve yoğun beyin yıkama mekanizmalarını caydırıcı önlemler alınmalı.
 Rum ve yabancı örgütlerin KKTC’deki yıkıcı faaliyetleri izlenip engellenmeli. AKEL’in KKTC’de irtibat ofisi açması ve Rum ulusal tezlerini benimsettirici faaliyetler yapmasına izin verilmemeli.
Eğitim bakanlığı, anayasamız gereğince milli olmalı. Okullarda ulusal mücadele tarihimiz okutulmalı, yeni nesil Rum’un bize karşı yürütmekte olduğu sinsi palanlar hakkında bilinçlendirilmeli, ulusal değerlerine bağlı ve aidiyet duygusu ile yetiştirilmeli.
Bağımsız, özgür yayıncılık ve medya enflasyonu un önlenmesi bakımından, anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı olarak özel kesim içinde sadece basın yayın kuruluşlarına bütçeden para yardımı yapılmasına son verilmeli.
Halkımızı Ulusal kimliğinden, dilinden, koparmak ve Rum ulusal tezlerini benimsettirmek amaçlı yayınlar yapan medya kuruluşları, TÜRKSAT uydusundan çıkarılmalı.
Tüm siyasiler artık ülkemizin genel çıkarlarını her şeyin üzerinde tutmalı, partizanlık, popülizm, günübirlik iş yapma alışkanlığından vazgeçmeli.
İç sorunlarımızdan kurtulmamız ve halkımızın refaha kavuşturulabilmesi için anavatanın bilgi, deneyim, başarılı uygulamalarından istifade edilmeli.
Bize ana şefkati ile karşılıksız ve fedakârca yapmakta olduğu mali yardımların halkımızın ve ülkemizin yararına kullanılmasını amaçlayan protokoller ödünsüz uygulanmalı.
Ülke sorunlarının çözümünde yetkililer, halkın istek ve beklentilerini dikkate alarak hareket etmeli. Yöneticiler görevlerinde halkın iradesine karşı duyarlı olmalı.
Ekonomik faaliyetlerimizin yürütülebilmesi için, ülkemizin düz işçi ve teknik eleman açığı, geçici olarak belirlenecek kriterler bağlı olarak resmi kanaldan anavatandan karşılanmalı.
Geleceğimizin belirlenmesi amaçlı çözüm çalışmalarında, Rumları federal birleşik yönetime razı etmek düşüncesiyle sadece Rumların taleplerinin karşılanması anlayışı terk edilmeli.
Türk halkının 1957’den günümüze uğratıldığı zararların da tazmin edilmesi savunulmalı.  Rum’un istemediği anlaşılan federal-birleşme çözüm yerine, başka seçenekler gündeme taşınmalı.