Yine bir erken seçim sürecindeyiz. Daha önce böylesine sosyal ve ekonomik sıkıntıların gölgesinde bir seçim süreci yaşanmadı. En azından benim hatırlayabildiğim böyle bir seçim süreci yok.
Seçim sürecini yakından takip edenlerin hemfikir olduğu konu; sandığa gitmeyip, seçimi boykot edecek olan seçmenin çok fazla olduğudur. Bunu gören siyasiler, toplumun sandığa niye küstüğünü etüt edeceğine, boykot seçmenin suçuymuş gibi davranmayı tercih ediyorlar.
Suçu karşındakine yüklemek kadar kolay bir şey yoktur. Sandığa gitmeyen seçmeni suçlamaya çalışan siyasilerin niyetleri ise kendilerine ait kusurları örtmektir. Bunu nasıl mı anlarız? Aynı hatayı birkaç kez yaparlar, sürekli şikâyet ederler, yaptıkları her şeyde hep haklıdırlar, her olumsuz şeyden başkaları sorumludur. Hazırladıkları seçim manifestolarına bir bakın, önceki seçim manifestoları ile aynıdır. Ancak toplumsal fayda adına hazırladıkları manifestolar bugüne kadar hayat bulmamıştır…
Daima aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek yaşam ritüeli haline gelmiştir, görev standartları belli bir döngünün tekrarından ibarettir. Örneğin ayyuka çıkan yolsuzluklar hakkında meclis soruşturması açmak bir ritüel haline gelmiştir. Ancak sonuçlanan bir meclis soruşturması var mı, hayır!
Durağan bir yaşantıları vardır (seçim dönemleri hariç), oldukları yerde saymak onları hiç rahatsız etmez. Seçilen milletvekillerinin tekrar tekrar seçimlerde aday olduğunu görmekteyiz. Mecliste olmak ve meclisin nimetlerinden faydalanmak ancak bunun karşılığında toplumsal herhangi bir fayda sağlayamamak onları rahatsız etmemektedir.
Bilmeden biliyormuş gibi iddialı konuşup, hayatın hiçbir alanında iddialı olmamak bu siyasilerin işidir. Seçim sürecinde inanılmaz vaatler havada uçuşmaktadır. Olmayan ekonomik yapının sanki parası olurmuş gibi Euro para birimine geçelim diyenler, altyapımız sağlammış gibi dijital dönüşümden bahsedenler…
Suçu başkalarında arayan siyasilerin kuralları, prensipleri yoktur. Bu kişilerin duruma, olaya, kişiye göre her an değişen ve yenilenen sözüm ona tavırları vardır. Güzel oynarlar. Eleştirel kimselerdir ama asla olumlu eleştiride bulunmaz, eleştirmedeki amacı karşısındakini yıpratmaktır. Tam olarak kaç kişi olduklarını saymadım ama parti değiştirerek seçime giren adaylara bir bakın…
2022 erken genel seçiminde, seçimi protesto edip sandığa gitmek istemeyen seçmenleri suçlayacak olan siyasiler şunu iyi bilmelidirler ki; suçlu olduklarını bildikleri halde kendi suçlarını örtbas etmeye çalışmaktadırlar. Siyasiler kendi üzerine düşen sorumluluktan kaçarken, suçu sandık boykotçularına yüklemeye çalışmak kendi vicdanlarını rahatlatmaktan başka bir şey değildir. Boykotçuları suçlayan siyasiler kendilerinin mükemmel olduğunu düşünmektedirler, öyle olmasa suçu niye başkasının üzerine atsınlar ki?
Ha birde unutmadan bu siyasiler, insanları hayatlarından çok kolay çıkarırlar çünkü onların hayatlarına ancak onların menfaatleri kadar (seçim süresince) girebilirsiniz. Yani bir mühür ve bir tik kadar…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.