banner564

Savaştan beter

   Ülkemizde ciddi sorunlar vardır...
   Yetkililer bu sorunları önemsemediği için halkımız ne yapacağını bilmez durumdadır...
   Kasım ayında bu ülkede enginar yetiştiriliyor...
   Normal üretim zamanı Mart-Nisan olan bir sebzenin üretimi nasıl olur da 5 ay öncesine çekilebiliyor?..
   Bunun nedenini bilmemek için aptal olmak gerekiyor...
   Devleti yönetenler, bu konuda gerekli araştırmaları yapmadıkları için ‘sadece kendi bilgilerine’ güvenerek, insanların zehirlenmesine maalesef engel olmuyorlar...
   Tartışmaya girmeniz durumunda “yenmesinde sakınca yoktur” diyorlar...
   Bu tür açıklamalara güvenenler, normal üretim zamanından 5 ay veya 3-4 ay öncesinden enginar yiyebilirler...
   Yapacak bir şey yok...
   Parasının da canının da idaresi kendi elinde...
   Ne var ki; devlet  bu gibi durumlarda gerekli müdahaleyi yapmalı ve piyasaya zamansız giren ürünleri ciddi bir şekilde inceleyip,  özellikle yaygın hormon kullanımının tespit edilmesi durumunda vatandaşı koruyacak önlemleri almalıdır...
Et vet tavuk tüketemez olduk
   Soframıza gelen tavuklar 28 günde kesiliyor...
   Sağlık uzmanları, tavukların sıkıştırılmış vaziyette yetiştirildiğini, hareket edemez durumda oldukları için vücutlarının hastalandığını veya kemiklerinin kırıldığını ve 28 günde kesimlik hale geldiğini söylüyor...
   Geçmişte ‘serbest büyüyen’ tavukların 2 saatte piştiğini, şimdiki tavukların 5 dakika içinde yenebilecek duruma gelmelerinin nedenlerini anlatıyor...
   Yine de bu konuda önlem alınamıyor, değişik üretim yöntemleri uygulamaya konulmuyor...
   Gelelim et meselesine...
   Diyalog; geçtiğimiz günlerde LSD hastalığını gündeme getirdi...
   Tarım Bakanı tarafından doğrulanan bu hastalığın büyükbaş hayvanlarda görüldüğü belirtildi...
   Peki nedenleri?..
   Ortamın pisliğinden kaynaklanan pire, bit, kene gibi zararlıların hayvanların kanını emmesi...
   Hastalanan hayvanların eti kesinlikle tüketilmemeli...
   Tarım Bakanlığı iki ayrı sürüden bir miktar hayvanın telef edildiğini açıkladı...
   Diyalog, daha sonra, bu konuyu Hayvan Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları ile tartıştı...
   Arkadaşımız Raif Doğru bir dokundu, bin ah işitti...
   Naimoğluları aynı zamanda veteriner hekimdir...
   Dürüst ve çalışkan bir insandır...
   “LSD’yi bırakalım da bu ülkede çok daha vahim durumlar vardır” dedi...
   Özellikle küçükbaş hayvanlarda büyük sıkıntıların yaşandığını söyledi...
   Scarpy ve Maedi Visna hastalıklarının yaygınlaştığını, 100 bin kadar kuzunun sıkıntılı olduğunu itiraf etti...
Büyük paralar gerekiyor
   Zamanında gerekli önlemlerin alınmamasından kaynaklanan bu durum karşısında ne yapılmalı?..
   Naimoğluları “iç organlar hariç, diğer kısımlar çok iyi pişirilerek yenilebilir” diyor...
  Telef edilmeleri durumunda hayvancının tazminatı için 50 milyon lira gerektiğini söylüyor...
   Bir başka önemli hastalık...
   İneklerde görülen Brucella salgını...
   İnsana bulaştığı zaman çok ciddi sorunlara yol açıyor...
   Özellikle ‘az pişmiş, yumuşak peynir’ tüketenler aman dikkat!!!
   Bu alışkanlıktan hemen vazgeçin...
   Brucella çok kötü bir hastalık...
   Peki bunun önüne nasıl geçilecek?..
   Naimoğluları’na göre; 40 milyon TL gerekiyor...
   Yani, küçükbaş hayvanlarla birlikte toplamda 90 milyon TL...
   Öyleyse versin Anavatan...
   Şaka ettiğimizi sanmayın...
   Başbakan Yorgancıoğlu, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Ankara ziyaretinde konuyu gündeme getirerek, Türkiye Başbakanı Davutoğlu’ndan bu konuda açık destek istedi...
   Bakalım ne olacak?..
   Diyelim ki; 90 milyon TL geldi...
   Sorun çözülebilir mi?..
   Kesinlikle hayır...
   En az 3-4 yıllık bir süreye ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor...
   Gerçekten ‘çok sıkıntılı’ bir durum...
Ne yapacağız?..
   Şimdi en önemli soruya gelelim?..
   Ne yapacağız, nasıl besleneceğiz?..
   Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz günlerde bir tarladan ‘ıspanak’ örnekleri aldı...
   Tümünde ‘normal klimitlerin üzerinde’ pestisit kalıntısı çıktı...
   Ama bu sadece bir tarlada...
   Kontrol edilemeyen kaç yüz tarla var bilemiyoruz...
   Enginarın durumunu zaten anlatmıştık...
   Markete gittiğinizde ‘en küçüğünü’ seçseniz bile, normal zamanından 4-5 ay önce yetiştirilen bu sebzeyi yemek için yürek ister yürek...
   Tavuklara değinmiştik...
   Kemikleri erimiş vaziyette 28 günde kesiliyor...
   Ne diyelim şimdi?..
   “Afiyet olsun” diyebilecek bir durumda değiliz maalesef...
   Ne yapalım, et mi yiyelim?..
   Brucella, LSD, Scarpy, Meadi Visna!!!
   İyi pişirildiğinde zararsız olduğu iddia edilse de bu hayvan hastalıkları ortadan kalkmadığı sürece et yemek de büyük risk...
   En iyisi kuru fasulye mi?..
   İşte burada bir duralım...
   Poşeti açtığınız zaman burnunuzun deliklerini kıran bir koku geliyorsa orada durun...
   Fasulyenin veya baklanın, böğrülcenin kurtlanmaması için zehirli böcek ilacı olsa gerek...
   Aman dikkat!..
   Sadece ekmek ve zeytinle karın doyursak nasıl olur?..
   Aman dikkat!!!
   Ekmeklerin önemli bir kısmı musluklardan akan sularla üretiliyor...
   Kullanılması sakıncalı olan bu sularla üretilen ekmekleri yersek ne olur?..
   Bir bilene sormak gerekir...
   Çıldırma noktasında olduğumuzu şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi?..
   Bu ülkenin ‘çok acilen’ ameliyata ihtiyacı vardır...
   Bu kadar güzel bir doğa...
   Cennetten bir köşe...
   Ama sebzeler, etler, her şey sağlıksız... 
   Hayvanlar da insanlar da hasta...
   Savaş günlerinde dahi hiç böyle olmamıştık... 
YORUM EKLE

banner608

banner474