Camilerin 7 milyon TL tutarındaki elektrik borcunu kim ödeyecek?..
Şimdi herkes bu sorunun yanıtını arıyor...
Camiler, Din İşleri Dairesi’ne bağlı...
Din İşleri de Vakıflar İdaresi’ne...
Vakıflar İdaresi de Başbakanlığa...
Koca (!) bir devlette, bu kadar makam az bile!..
Evraklar bir daireden, ötekine gidip, geliyor...
Sonuç; sıfıra sıfır, elde var sıfır...
Dile kolay tam 40 yıl süreyle camilerin elektrik parasını hiç kimse ödemedi...
Özellikle ilk yıllarda ganimet sarhoşluğu vardı ya, kimse ‘gün gele ne olacak?’ diye düşünmedi...
Elektrik Kurumu yönetimi hesap istemeye kalkıştığında hep şu yanıtı aldı:
“Yaz tahtaya bir daha...”
Nasıl olsa biri ödeyecek
Elektrik Kurumu uzun yıllar tahsilat yapamadı...
Tahsilat olmayınca ikide bir mazot ve yedek parça sıkıntısı yaşandı...
Ülke sık sık karanlıklarda kaldı...
Halk isyan noktasına geldiğinde ise Bakanlar Kurulu ‘olağanüstü’ toplantılar yaptı...
Ve her defasında benzer kararlar üretildi:
“Elektrik Kurumu’nun, Devlet garantisi ile Kıbrıs Türk Kooperaitf Merkez Bankası’ndan 150 bin USD borçlandırılması kararlaştırıldı...”
Gördünüz mü; KKTC’de işler bu kadar basit...
Şipşak oluyor!..
Gün gele Elektrik Kurumu’nun bu borçlarını ve faizlerini kimin ödeyeceğini hiç düşünmediler...
Yaz tahtaya bir daha...
Ezan sesi susunca
Şimdi Elektrik Kurumu’nun sırtındaki kambur öyle bir büyüdü ki...
Birkaç bankayı felakete sürükleyebilecek bir duruma geldi...
Kurum çalışanlarının sendikası, özelleştirmeyi engelleyebilmek için tahsilatlara ağırlık verdi...
Parasını ödemeyen kurum ve kuruluşların yanı sıra özel mülklerin elektriklerini kesmeye başladı...
Kuşkusuz; camiler de bundan nasibini aldı...
Camilerin elektriği kesilince, belirli kesimlerden sesler yükseldi:
“Türkiye’de dine bağlı bir iktidar döneminde Kıbrıs’taki ezan sesi kesilir mi?..”
Bu ne anlama geliyor?..
Türkiye 7 milyonu ödesin, elektrikler kesilmesin...
Hiç kimse çıkıp da, Camilerin ve Din İşleri Dairesi’nin bağlı olduğu Vakıflar İdaresi’nin bunca zaman neden elektrik parası ödemediğini sorgulamıyor...
Uzun yıllar Dome Otel’i iflasa sürükleyen Vakıflar İdresi’nin, İstanbul, Brüksel ve Londra’daki ‘sözde sergi organizasyonları’ için harcadığı yüz binlerce liranın hesabını sormuyor...
Ve kırk yılın sonunda “Türkiye bunu da ödesin, Kıbrıs’ta ezan sesi kesilmesin” diyorlar...
Kırk yıl süreyle borçları tahtaya yazdılar...
Şimdi Türkiye’ye mesaj gönderiyorlar:
“AK Parti iktidarında camilerdeki ezan sesi kesilir mi?..”
Müthiş bir pişkinlik
Türkiye’de iktidarda kim olursa olsun, elbette camilerdeki ezan sesi kesilmemeli...
Sadece camilerin değil, fabrikaların, otellerin, dükkanların ve evlerimizin de elektriği kesilmemeli...
Bunun için de artık bu ülkede zararına iş yapılmamalı...
Zarara sebebiyet verenler sorgulanmalı...
Ama bunu kim yapacak?..
Elektrik Kurumu’nun milyonlarca Euro’luk ‘ihalesiz mal alımları’ dahi sorgulanmadı bu ülkede...
Savcılığa ve polise baskı kullanılarak dosyalar rafa kaldırıldı...
Nasıl olsa bir gürültü koparılır, sonrasında Türkiye öder hesabı!..
Hele camilerin borcu ödenirse...
İşte o zaman çorap söküğü gibi diğerleri sıraya girer...
Bu kez “Bunlar dinci iktidar camileri ödediler ama, belediyelerin elektrik borçlarını ödemiyorlar” demeye başlarlar...
Aşırı istihdamlarla şişirilen ve yatırım yapamaz duruma gelen, böylece elektrik borçlarını ödeyemeyen belediyeler için de Türkiye’den ‘ek katkı’ isterler...
Öte tarafta işsiz ve parasız gençlerin psikolojik bunalım içinde olduğunu görmezden gelirler...
İşte Kıbrıs’ta yılların siyaseti, bataklığın üzerini kumla kapatmak oldu...
Ve her defasında biriken borçlar Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ya havale edildi...
Mehmet Ağa ödemek istemeyince kötü adam oldu...
Ne var ki; bu tür ‘yönetim becerileri’ artık geçerliliğini kaybetmiş durumdadır...
Kuzey Kıbrıs’ın temiz ve dürüst bir başlangıca ihtiyacı vardır...
Bu nasıl olacak?..
Elbette kolay olmayacak...
Ama bir yolu bulunmalıdır...
kaçak iddaa - https://betsbum.com/ - illegal bahis - güvenilir bahis siteleri - deneme bonusu veren siteler -