Halk arasında unutkanlık hastalığı olarak bilinen Alzheimer, KKTC’de de artış gösteriyor. Alzheimer Derneği tarafından geçtiğimiz mayıs ayında yapılan açıklamada 800 kişiden yüzde 37’sinin, ailesinde Alzheimer hastası olduğuna dair tespit yapıldığı belirtilirken, Nöroloji Uzmanı Dr. İlker İpekdal, bazı uyarılarda bulundu.
İpekdal, bilişsel yeteneklerin yıkımına neden olan hastalığı, genetik mirasın yanı sıra çevresel faktörler, uyku düzeni, beslenme gibi faktörlerin tetiklediğini söyledi. İpekdal, “Gen silahı doldurur, çevresel faktörler tetiği çeker. Siz tetiğe dokundurtmazsanız gen orada sessiz kalabilir” dedi.
Diyalog’ta yayımlanan Sağlık ve Yaşam programına konuk olan İpekdal, Alzheimer hastalığıyla ilgili sorulara yanıt verdi.
Alzheimer nedir?
İpekdal: Doğduğumuz andan itibaren bilincimiz gelişmeye başlar. Motor yeteneklerimiz, fiziksel aktivitemiz gelişir. Bu sırada beyin de hem organ hem de fonksiyonel olarak gelişmeye başlar. Yani organik bir yapı fonksiyona dönüşmeye başlar. Beyin gelişmesi 22-23 yaşına kadar devam ediyor. Fakat beyin hücrelerindeki esneklik ve beyin hücreleri arasındaki etkileşim ağı ölene kadar devam ediyor. Eskiden ‘sinir hücreleri kendisini yenilemez’ derdik şimdi beyinde bile kök hücrelerinin olduğunu biliyoruz. Bu şunu gösteriyor; beynimiz hayata ilk adım attığımız andan itibaren hayatımız sonlanana kadar geçen süre içerisinde çan eğrisi gibi yükseliyor ve iniyor. Yenileme, tamir etme sürecimiz azalırken yıpranma sürecimiz başlıyor. Yaşlılık dediğimiz durum ortaya çıkıyor.
Alzheimer içinde en sık görülen formudur. Halk arasında unutkanlık hastalığı olarak bilinen bu süreç sadece hafıza fonksiyonu ile ilgili değil aslında kazanılmış yeteneklerin de kaybıyla ilgilidir.
Ortalama olarak 7 ila 11 yıllık bir zaman dilimine yayılmıştır. Tabii bu süreyi hastanın yaşadığı diğer sağlık sorunları da etkiler. İlk olarak beyinde hücre kayıpları başlar ve hücrenin içinde biriken atık maddeler hücre fonksiyonunun yeteri kadar yapılamamasına neden olur. Hücre ölünce de beyin küçülür.
Alzheimer hastalığının nedenleri nedir?
İpekdal: Beynimizde protein birikimleri olur. Bu protein neden birikiyor diye soracak olursak; çevresel toksinler, genetik faktörler vs. Burada şunu belirtmekte fayda var; sadece genetik faktörler yeterli değildir, yüzde yüz olacak diye bir kaide yoktur. Çünkü çevresel faktörler işin içindedir. Gen silahı doldurur, çevresel faktörler tetiği çeker. Siz tetiğe dokundurtmazsanız gen orada sessiz kalabilir.
Hastalık beynin belli bir bölgesinden başlar ve git gide yayılır. Ve bir bakıyorsunuz ki yemek verdiğimiz anneniz çiğnemeyi unutmuş. Alzheimer hastalığının altında mutasyonel bir durum söz konusudur ,fakat çevresel faktörler buna ciddi anlamda katkı koyar.
Çevresel faktörler nelerdir?
İpekdal: Bilimsel çalışmalar gösteriyor ki günde 7 saatlik bir uyku hastalık riskini yüzde 50 azaltıyor. Uykunun iki temel etkisi vardır. Biri fiziksel dinlenmedir, diğeri merkezi sinir sistemine olan etkisi.
Uyku, hem hormonel sistemin doğru çalışmasını, hem de beynimizin gerçek anlamda temizliğini sağlar.
Bir diğeri egzersiz ya da yürüyüş diyebiliriz. Yapılan çalışmalar düzenli yürüyüş ve egzersizin hastalığı yine yüzde 50 oranında azalttığını gösteriyor. Endüstriyel gıdalar özellikle koruyucu katkı maddeleri içeren gıdaları tüketmemeye özen göstermeliyiz. Bunların birçoğu bedenimize toksit birikimi yapıyor. Kimyasal ilaç kalıntısı olan meyve sebzeler de buna dahildir. Dolayısıyla beslenmemize çok dikkat etmeliyiz.
Bir diğer önemli etken de stres yönetimi. Stres beyini etkiliyor. Bir günde iki günde olmaz ama dikkat etmezsek 20 yıl sonra olumsuz etkilerini sadece Alzheimer da değil başka hastalıklarla da yaşarız.
Vitamin, mineral eksikliklerinin de hastalığa yakalanılmasında çok etkisi vardır. Uzun süreli olarak bu eksiklikler tedavi edilmezse bizim için tehlike oluşturur.
Nöropsikiyatrik etkili ilaçların düzensiz ve gerektiği gibi kullanılmaması da tam olarak Alzheimer’a sebep olamasa da dolaylı yoldan hücre kayıpları ve fonksiyon bozukluklarına neden olur.
Tedavi süreci nasıldır? Hasta tam anlamıyla iyileşebilir mi?
İpekdal: Tedavide sadece süreç yavaşlatılabiliyor. Verilen ilaçlarda beyin hücreleri arasındaki haberleşmeyi sağlayan bazı kimyasal maddeler var. Bu kimyasalları vererek destek sağlayamaya çalışıyoruz, tabii geriye döndürmek mümkün olmuyor. İlaçtan çok davranış düzenlemesi yapmak çok önemlidir. Hastalarımızın mümkün olduğu kadar performansını koruyucu önlemler almamız lazım. Bizler, onlara tüm beyin fonksiyonları yerindeymiş gibi davranmaya devam edersek karşımızdaki insanın kaygı duygusunu azaltırız. Böylelikle bu duygunun sebep olduğu toksik etki de azalmış olur. Hastaları anlayıp onlara anlayışlı davranmak çok ama çok önemlidir.