banner564

Sağlam ve kalıcı bir çözüm için uzlaşı şart

  Bugün, ikiye bölünmüş adanın bir tarafında bizlere karşı öfke ve kin dolu protesto eylemleri var...

  Diğer tarafında ise barış ve özgürlük coşkusu...

  Rumların, her 20 Temmuz günü Türkiye ve Kıbrıslı Türkler aleyhinde eylem düzenlemelerini normal karşılamak gerek...

  Bundan 50 yıl önce 200 bin dolayında insanları göçmen durumuna düştü...

  Evler, tarlalar, bahçeler el değiştirdi...

  İnsanlar, tanımadıkları köy ve kentlere yerleştirildiler...

  Ama aynı üzücü olayları bizler de yaşadık...

  Üstelik bizler 1963 yılından itibaren acı çekmeye başladık...

  Henüz 3 yaşındaki bir devleti silah zoruyla yıkan ve Kıbrıslı Türkleri kurşuna dizen onlardı...

  Tam 103 köyümüzü terk etmek zorunda kaldık...

  Tarihi bilmeyenler veya saptıranlar, bugün Lefkoşa’nın ‘Göçmenköy’ diye bilinen bölgesine gitsinler...

  O dönemin koşullarına göre yapılmış küçük göçmen evlerini görmelerinde fayda vardır...

  Aradan 61 yıl geçtikten sonra halen o evlerde oturan insanlar vardır...

  Yaşı ilerlemiş olanlara “Neden buradasınız?” diye sorsunlar...

  Hangi köyden, hangi kentten, hangi şartlarda buraya gelmişler...

  Gelirken geride kimleri bırakmışlar...

  Bilmeyenlerin sorup, öğrenmeleri zor değildir...


İçimizde kin yoktur
 

  Herkesin geçmişi bilmesi, geleceğin sağlam olması açısından şarttır...

  Bizler tarihi gerçekleri hiçbir zaman saklamadık...

  1963’ü de, 1974’te olanları da en doğru şekilde anlatmaya çalıştık...

  Çünkü içimizde kin ve nefret yoktur...

  Yaşadığımız bunca acıya karşın; Kıbrıslı Rumlarla ‘sağlam temellere dayalı’ ve ‘Türkiye’nin garantörlüğünün devamını öngören’ bir anlaşmaya hazırız...

  Ama onlardaki düşünce ve tarihi olaylara bakış açıları bizden çok farklıdır...

  Onlar çocuklarına, torunlarına, adayı ziyaret eden yabancılara Kıbrıs sorununun 20 Temmuz 1974’te ‘Türk işgali (!)’ ile başladığını söylüyorlar...

  Faşist Yunan Cuntası’nın 15 Temmuz 1974’te gerçekleştirdiği darbeyi dahi tarih kitaplarından kaldırdılar...

  Hâlbuki bu adada kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için çocuklarımıza ve ondan sonra gelecek nesillere tarihin doğru öğretilmesi gerekiyor...

  Faşist Yunan Cuntası 15 Temmuz 1974’te Makarios’u devirip, ENOSIS yolunda silahlı harekâtı başlatmamış olsaydı; Türkiye buraya çıkarma yapmazdı...

  Türkiye’yi adaya getiren 15 Temmuz kanlı Yunan darbesidir...

  Türkiye’nin adaya gelmesi, sadece Kıbrıslı Türklere değil, aynı zamanda Kıbrıslı Rumlara ve Yunanistan’a da demokrasi getirdi...

  Makarios’un adaya dönüşünü sağlayan Türkiye’nin askeri müdahalesidir...

  Yunanistan’da Albaylar cuntasını iktidardan götüren de Kıbrıs Barış Harekatı’dır...


Uzlaşı çok zordur


  Bugün, Kıbrıslı Türkler için önemli bir gündür...

  Aynı zamanda Türkiye için de...

  Türkiye; Kıbrıs Barış Harekâtı sayesinde Doğu Akdeniz’deki konumunu güçlendirmiş durumdadır...

  Son 50 yılda adada herhangi bir kanlı saldırının olmaması, Türkiye’nin buradaki gücünden dolayıdır...

  O nedenle başta bizlerin, sonra da Kıbrıslı Rumların tarihi gerçekleri iyi tahlil etmeleri gerekiyor...

  Geçmişin hatalarını bir kenara bırakıp, sağlam bir gelecek yaratmak istiyorsak, gerçekleri konuşarak uzlaşıya varmalıyız...

  Ne yazık ki; Güney Kıbrıs’ta bugün hala gerçekleri konuşan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor...

   Siyasi partilerin büyük bir çoğunluğu ve sivil toplum örgütleri sadece ve sadece 20 Temmuz’dan söz ediyor...

  Tümünün sloganı ‘Kıbrıs’ın bir işgal ve istila sorunu’ olduğu şeklindedir...

  Anastasiadis iktidarı döneminde 15 Temmuz’un tarih kitaplarından kaldırılması bir başka skandaldır...

  Kıbrıs sorunun başlangıcında terör faaliyetlerini yürüten EOKA-B’nin yerini alan ELAM’ın yaptıklarını önce kendi halkımızın, sonra da yabancıların gözüne sokmalıyız...

  Başta AB Komisyonu’nun gözüne...


Gerçekleri bilelim ve şükredelim


  Kıbrıs sorununun çözümü için son 50 yılın en kritik sürecinden geçiyoruz...

  Rumların hedefi; Türkiye’nin buradan tamamen çekilmesidir...

  Askerleri ve ‘yerleşik’ dedikleri tüm vatandaşlarıyla adadan gitmesini istiyorlar...

  Olası bir çözümde Türkiye’nin garantörlüğünün ortadan kalkmasını da şart koşuyorlar...

  “Garantörlük çağ dışıdır” diyerek, Avrupalı dostlarını ikna etmeye çalışıyorlar...

  Bizlere de ne düşündüğümüzü sormuyorlar...

  Hâlbuki Kıbrıslı Türklerin tamamına yakını, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamından yanadır...

  Kıbrıslı Türkler bunu talep ettiği sürece, Türkiye garantörlükten vazgeçemez...

  Hem bizleri, hem de Doğu Akdeniz’in güvenliğini tehlikeye atamaz...

  Türkiye’nin garantörlükten çekilmesi demek, her 100 ELAM mensubunun karşısında 20 masum Türkün bulunması demektir...

  Bunun sonrasında nelerin olacağını kestirmek hiç de zor değildir...

  Güneş çarpmasının etkisi altında kalan bazı kimseler “AB üyesi bir ülkede artık terör faaliyetleri olmaz, kimse, kimseye zarar vermez” diyebilir...

  Ne var ki; şimdiki şartlarda dahi bu zararı veriyorlar...

  AB de kılını oynatmıyor...


Evimizi temizleyelim


  Özetlemek gerekirse; halkımızın büyük bir kısmı 20 Temmuz’un öneminin bilincindedir...

  Türkiye’nin garantörlüğünün devamından yanadır...

  Ancak bazı ufak, tefek sorunların dahi 50 yılda çözümlenememesinden dolayı huzursuzdur...

  Kendi yöneticilerine karşı öfkelidir...

  Sağlıkta, tarımda, ulaşımda ve eğitimde ciddi sorunlar vardır...

  Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bugünkü ziyareti sırasında bu sorunların da masaya yatırılması ve KKTC’li yöneticilerin cesaretlendirilerek, ciddi icraatlara yönlendirilmesinin yararlı olacağı inancındayız...

  Kıbrıs; bazı tahribatlara karşın küçük bir cennet parçasıdır...

  Özellikle turizme ağırlık verilirse ve bu ülkenin Türkiye dışındaki ülkelerle hava bağlantısı güçlendirilirse, ambargo diye bir sorunumuz da kalmaz...

  Ana hedef çözüm ise, bunu ancak güçlü bir KKTC ile gerçekleştirebiliriz...

   Sağlam ve kalıcı bir çözüme varız…

   Böylesi bir gelişme her iki toplum ve Anavatanlar açısından son derece yararlı olur…

   Ancak; yeni bir maceraya sürüklenmek istemiyruz…

  Bu tarihi günde, Kıbrıs’a barış ve özgürlük getiren, 50 yıldan beri her türlü desteği vermeye devam eden Anavatanın gelmiş, geçmiş tüm hükümetlerine, devlet adamlarına ve askeri yetkililerine şükranlarımızı sunuyoruz...

  Şehitlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyor, gazilerimizi sevgiyle kucaklıyoruz...

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 4 ay Önce

Sayın Akar , Kıbrıs’ın Geçmiş tarihine takılıp kalacağımıza KKTC e ile nere varacağımızı konuşsak gerçekçi olmamız gerekmiyor mu yani ? 41 yılda Türkiye’nin bizlere verdiği özgürlük ve 200 bin Rum’un zenginlikleri ile Kurduğumuz KKTCyi bugün ne Hale getirdiğimizi konuşmaktan başka daha önemli ne olabilir ki !
Yönetemediğimiz KKTCnin 41 yıl sonraki Halini düşünebilmek bile İnsanı korkutmuyor mu yani ! Rumlar’ı Eokacılari bir rafa bırakalım ve özgürüm deyip yarattığımız düzene bakalım ‘ vatan millet Sakarya nutukları veya resmî geçitler artık batırılmış bir KKTCde artık Karın doyurmuyor ! 42 yıl Sonramızın Elektriksiz ve Susuz yönetilemeyen KKTCnin ne Hale geleceğinden kimimiz kendini Güvende hissedebilir ki !!

Hassan Nuri
Hassan Nuri - 4 ay Önce

AB toprağı Üzerindeki tanınması AB ve BMGK tarafından yasaklanan KKTCyi tanıtmaya çalışmaya koşaduralım KKTCyi tanıtmanın gerçek dışı olduğunu yukardan aşağıya gerçekten bilmeyenimiz mi var ? Rum mülklerini Koçanlayıp SATMAKLA Suçluların Uyuşturucunun Sahtekarlıkların ve Yolsuzlukların tavan yaptığı Ben yaparım olur KKTCsinde Kim Çözüm ile Uluslararası Hukukla birleşmek istesin ki ? Ek olmayan Mesaileri ‘ gayriyasal İhaleleri ‘ Sahte Diplomaları Sahte Zeytinyağlarını ‘ çalışmadan gelen maaşları 13. veya 14. Maaşları kim yitirmek istesin ki ! Dünyadan kopmuş Uluslararası Toplumdan dışlanmış bir KKTCde yapmış olduğumuz yanlışlar ve Hukuk dışılıklar nedeniyle kim Dünya ile birleşip Hesap verebilmek istesin ki ? Gerçekçi olalım KKTCyi getirdiğimiz bu noktadan sonra Çözüm ile Uluslararası Hukukun bir parçası olmak KKTC için çok vahim olur ‘ KKTCdeki toplum Liderimiz Cumhurbaşkanı Dünyaya zemin yoktur Masaya oturmam demesinde haklı değilmidir yani !!

Öz
Öz - 4 ay Önce

Aslında 20 Temmuz ile başlayan ve 16 Ağustosta sonlanan Kıbrıs harekatından sonra, K/Türkler çok kayıplar vermesine rağmen, hayatlarından son derece memnundular. Yıllarca gıpta ile izledikleri Rumların zenginliklerini ele geçirmişlerdi. Villalar, oteller, bahçeler, çiftlikler, sulu, susuz tarım arazileri, büyük, küçük baş hayvanlar, kasaları dolu bankalar, sanayi tesisleri, her şey. Kıbrıs’ın zenginliğinin yüzde sekseni. Bu zenginliğin kontrolü askerde idi. Hiç kimse de, ‘ Kan döktük, bizimdir.’ demiyordu. Tek tük hırsızlıklar oluyordu ve hemen yakalanıyordu. ‘ ‘Vur emri.’ vardı. Ele geçen mallar, sayılıp kayıt altına alınıyordu. Silahlar, binek araçları, her şey. Hatta içkiler bile. Sonra bu mallar sivil yönetime bırakıldı. Güneyden gelen her aileye bir ev anlayışı ile dağıtım başladı. Tabii adaletsizlik de. Bizim bu hale gelmemizin sebebidir, Rum malları. Başta UBP vardı ve ganimetlere çökenler onlar oldu. Sonra iktidar olmak için yine ganimetleri kullandılar. İktidar oldular, mevki makam dağıtımı ile yine iktidar oldular. Sonra nüfus aktararak bu devam etti. Hırsızlık, devleti çalma, Vatan, millet, sakarya nutukları ile hep örtüldü. Bu günlere gelindi. Hala aynı yol devam ediyor. Tabii artık 1974ün üzerinden çok sular geçti. Belki bazı şeyler bir anlaşma ile düzeltilebilecek. Ama çıkışlarla, görüşmeleri çıkmaza sürüklemekle, işin önü kapatılıyor. Kıbrıslı Türklerin Rumlardan bir korkuları yok. Yüzde 18 nüfusla bile mücadele etmişler. Kaldı ki kendi güvenliklerini sağlayacak kararlar anlaşmalarda kayıt altına alınır ve bundan tabii bir şey olamaz. Güvenlik yanında bize en fazla lazım olan şey uluslararası hukuk ve yasallıktır.Bu da anlaşma ile olur.

Turkish Power
Turkish Power - 4 ay Önce

Uzlasi ??? Rum palikarya siyonist yalakasi ab ile nasil olacak muhiplerin yancilarin buyurdugu gibi anani bacini mi peskes cekeceksin ikiyuzlu ab ve abd ye verilecek en iyi cevap dik durmaktir ha begenmeyen varsa ittirir gider sohoya pezevenklige

Turkish Power
Turkish Power - 4 ay Önce

Kibris ab topragi degildir olay budur 51. Gemi de muhiplere corbacilara kozlere hasanakilere gelsin tum dunya mike mike bilecek ki kibris Turk topragidir hodri meydan

Turkish Power
Turkish Power - 4 ay Önce

Yancilar muhipler ne dedik FEDERAL BIR YAPI MUMKUN DEGIL. Anladiniz mi anlamadinizsa anlayanlar size anlatsin

banner471

banner473