banner564

Peki biz ne yiyeceğiz?

  Bir an için kendimizi, hayvan üreticilerinin yerine koyalım...
  Borçlanarak yem alıyorsunuz...
  Hayvanların hastalıklarıyla boğuşuyorsunuz...
  Ve binbir zahmetle elde ettiğiniz sütünüzü devlet kurumuna teslim ediyorsunuz...
  Ama o kurum size paranızı zamanında ödeyemiyor...
  Çoğu zaman iki ay gecikmeli ödeme yapabiliyor...
  Ama aynı devletin maliyesi, kamu maaşlarını gününde ödeyebiliyor...
  Böylesi bir durumda elbette herkes kamu görevlisi olmak ister...
  Kamu görevlisi olmayanlar ise, işte hayvancı ve çiftçi gibi, alın terinin karşılığını binbir işklence ile alabiliyor...
  Böylesi durumda olsaydınız kendinizi nasıl hissedersiniz?..
  Eşinize ve çocuklarınıza bu durumu nasıl izah edersiniz...
  Bakkala, manava, bankaya, yemciye borçlusunuz, ama taksitlerinizi ödeyemiyorsunuz...
  Evin ihtiyaçlarını karşılayamıyorsunuz...
  Çocuğun okul harçlığını dahi ödeyemez duruma geldiğinizde “yetti artık” demez misiniz?..

Sorun sadece süt paraları değil
 
  Ayrıca hayvancıların çilesi sadece süt bedelleriyle sınırlı değildir...
  Yüz binden fazla küçükbaş ve binlerce büyükbaş hayvanda hastalık vardır...
  Önlem alınmadığı için hastalıklar artarak devam ediyor...
  Vicdan sahibi insanlar hastalıklı hayvanını satamıyor...
  Diğer yandan gözünün önünde bir servetin yok olmasının acısını yaşıyor...
  Peki buna kim çare bulacak?..
  Elbette çare bulması gereken hükümettir...
  Hükümet, belirli bir program çerçevesinde Scarpi, Brucella ve diğer hayvan hastalıklarına karşı etkin mücadele başlatmalıdır...
  Ne var ki; 2016 bütçesinde tarıma ayrılan pay ile bunu yapmanın mümkün olmadığı görülüyor...

Hastalıklı et yiyemeyiz
 
  Görüldüğü gibi yaşanan sorun yediden, yetmişe hepimizi ilgilendiriyor...
  Bu sorun sadece hayvan üreticisinin değil, aynı zamanda tüketicilerin de sorunudur...
  Neticede eti de sütü de tüketen bizleriz...
  Hastalıkların hızla arttığı ülkemizde soframıza sağlıksız ürün konulmasına hep birlikte engel olmalıyız...
  Bazı kesimler “iyi pişirilmiş hastalıklı etler insana zarar vermez” dese bile, böylesi bir savunmayı kabul edemeyiz...
  Kendi kendimizi aldatarak, hastalıklı hayvan eti tüketemeyiz...
  İşte o nedenle hayvan üreticilerinin ‘köklü çözüm’ talebi yerindedir...
  Hükümetin ilgili bakanları ve müdürleri ile hayvan üreticileri ve çiftçiler bir araya gelerek, ortak bir proje üretmeli ve bu proje sonuna kadar aksatılmadan uygulanmalıdır...
  Ulu Önder Atatürk “Köylü milletin efendisidir” demişti...
  Bizler ne yaptık?..
  Köylüyü sefalete sürükledik...
  Köylüye köle muamelesi yaptık...
  Onları açlığa terk ettik...
  Gerçekten çok üzücü...
  İçimiz sızlıyor...
YORUM EKLE

banner471

banner474