banner564

Onurlu bir yaşam

   İklimler değişiyor...
   Toprak, doğa, hatta mevsimler değişiyor...
   Eski alışkanlıklar, dostluklar, yaşam tarzları değişiyor...
   Kültürler, teknolojik alışkanlıklar, gıdalar değişiyor...
   Bunlar doğaldır...
   Bu tür değişimlerin önüne geçemezsiniz...
   İyi olanlardan yararlanmaya bakar, hayatın akışına göre yaşamaya devam edersiniz...
   Ama öyle şeyler vardır ki; bunların değişmesine izin vermek, ya da vermemek sizin elinizdedir...
   Çalışmak, üretmek, fedakarlık, bağlılık, sevgi, saygı, dürüstlük, güven...
   Ve insan onuru...
   Bazı kimseler ‘onurlu yaşamdan’ sıkça söz ederler...
   Kendinden küçüklere ‘başını dik tutmasını’ öğretirler...
   Yalana, harama başvurma...
   Kimsenin malına göz dikme, emaneti zimmetine geçirme...
   
Peki kimler onursuz?
   Sorarsın büyüğüne; ‘kimler onursuz’ diye...
   Başlar anlatmaya...
   Bunca yıl sahip çıktığı insanların kalleşliğinden, ihanetinden, kişilik bozukluğundan, saygısızlığından, hakaretlerinden, hatta hırsızlıklarından örnekler verir...
   Yapılan iyiliklerin unutulmasınndan söz ederken içinin sızladığını hissettirir...
   Onu dinledikçe derinden üzülürsün...
   “Merak etme, senin çizdiğin onurlu yoldan yürümeye devam edeceğiz”dersin...
   Ona güven vermek için geceni, gündüzüne katar çalışırsın...
   Kazanmasına destek olursun...
   ‘Sonsuza dek birliktelik’ mesajları kağıtlara dökülür...
   Sonra rüzgarlar onu bir tarafa, seni bir başka tarafa savurur...
   Söylediklerini kendisi de unutur...
   Şikayet ettiği ortama geri döner...
   Veya geri dönenlere engel olamaz...
   Sorsan ‘mecburiyetten’ söz eder...
Bir soruya takılırsın
   Sonra bir film şeridi gibi yaşadıklarını gözden geçirirsin...
   Sana yol gösteren büyüğün için yaptığın fedakarlıkları, onu koruma adına uğradığın haksızlıkları, kaybettiğin dostları anımsarsın...
   Ve “değer miydi?” sorusuna yanıt ararsın...
   Aslında bu soru hayatın her aşamasında, herkes için büyük önem taşır...
   Değer miydi kırmaya?..
   Değer miydi üzmeye?..
   Değer miydi, gündüzlerle, geceleri birleştirmeye?..
   Değer miydi, böylesi bir sadakata, güvene?..
   Değer miydi en güzel yıllarını dört duvar arasında geçirmeye?..
   Değer miydi yaptıklarına?..
   Sonra “evet”le “hayır”ları toplarsın...
   “Evet”ler fazla ise helal edersin...
   “Hayır” lar fazla ise, takdirini yaratıcıya bırakırsın...
   Yaratıcı doğruyu bulur...
   Kelepçelenmiş insanı bağışlar...
   Ama onun onurunu hiçe sayanlara elbet günü geldiğinde cezasını verir...
   Hem de en ağırından... 
YORUM EKLE

banner471

banner473