Rusya, son 10 yılda 5 bölgeyi işgal eden bir ülke...
Gürcistan’dan başlayıp, Abhazya`yı işgal ettikten sonra, Kırım’a saldırdı...
Buraya 15 bin asker çıkarıp, işgal operasyonunu bir gecede tamamladı...
Daha sonra Ukrayna`nın doğusunu bu ülkeden kopardı ve Lugansk ve Donetsk bölgelerinde halk ayaklanmalarına destek vererek silahlı gruplara öncülük etti.
Ukrayna`nın doğusu defacto olarak kendine bağlandı.
Rusya, Güney-Osetya, Abhazya ve Kırım`da yaptığı gibi Lugansk ve Donetsk`te vatandaşlara Rus pasaportu verdi...
Rusya, işgal operasyonları nedeniyle Avrupa Birliği tarafından ambargoya tabi tutuldu...
Hala bu ambargolar devam ediyor...
AB üyesi ülkeler Rusya’ya mal satamıyor, mal alamıyor...
Güney Kıbrıs da AB üyesi olduğu için bu ambargo kararını uygulamak zorunda kalıyor...
Fakat diğer yandan AB üyeliğinden elde ettiği avantajları kullanarak Rusya ile flört etme becerisini gösteriyor...
“Ne yapalım Kıbrıs meselesi yüzünden, sırf Türkiye’yi köşeye sıkıştırabilmek için AB’ye girdik diye size ambargo uyguluyoruz, ama bunu başka bir şekilde telafi ederiz” diyor...
Peki ne şekilde?..
Para getiren Ruslara AB vatandaşlığı vermek suretiyle...
Bastır parayı kap AB vatandaşlığını...
Bu durum Rus mafyasının işine geldi...
Tabi ki Putin Yönetiminin de...
Rumlarla farklı bir ilişkiye girmelerinin temelinde AB avantajlarından yararlanmak ve doğal gaz planlamasında kendi çıkarlarını korumak vardır...
Türkiye ile ilişkiler
Avrupa ülkeleri tarafından ambargoya tutulan Rusya’nın Türkiye ile ticari ilişkileri oldukça ileri düzeyde...
İki yıl önceki rakamlara göre Rusya, başta doğalgaz olmak üzere Türkiye’ye yılda 20 milyar dolarlık bir satış yapıyor...
Buna karşılık Türkiye’den yaklaşık 4 milyar dolarlık mal alıyor...
Rakamlara bakarsak, Türk pazarı Rusya için hayati önem taşıyor...
Türkiye, kaybedilecek bir pazar değildir...
Öyleyse bu kozu iyi kullanmamız gerekiyor...
Rusya’nın, Kıbrıs meselesinde Rum tarafının yanında yer almasını değiştirmeye yönelik kartları masaya koyma zamanı çoktan gelip, geçti...
Hele bu ülkenin Güney Kıbrıs’taki büyükelçisi Stanislav Osadschiy’in, önceki gün Rum lideri Nikos Anastasiadis’le görüştükten sonra yaptığı açıklamalar ‘One minute’ tekrarını zorunlu hale getirdi...
Ne diyor Rus elçisi?..
“Kuzey Kıbrıs bir işgal bölgesidir. Rus vatandaşları buraya gitmesin. Yasal devletin havalimanlarını kullansın. İşgal bölgesine gidenler, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından cezalandırılıyor.”
Kuşkusuz; bu durum karşısında Türkiye’nin 20 milyar dolarlık ithalat kartını ortaya koymasından önce KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın adım atması gerekiyor...
Bugünden tezi yok Rus elçisini makamına çağırıp, özür dilemesini talep etmeli ve uyarmalıdır...
Bunu yapmaması halinde bir daha kendisine randevu vermemeli, hatta kuzeye geçişini vizeye tabi tutmalıdır...
İşgalci bir ülkenin büyükelçisi olan Osadschiy’in, garantörlük hakkını kullanarak Kıbrıslı Türklerin can, mal ve namusunu koruyan Türkiye’yi ‘işgalcilikle’ suçlamasını ve KKTC’ye seyahat etmek isteyen Rusları korkutması kabul edilemez...
İkinci one minute şart oldu...