banner564

Okuyalım ve sonra konuşalım

  Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Amerika’nın 241’inci bağımsızlık yıldönümü münasebetiyle düzenlenen resepsiyonda bir konuşma yaparak, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya sunduğu önerileri açıkladıktan sonra şöyle dedi:
  “Bu önerilerin dışındaki girişimler başarısız olacak...”
  Bu ne demek oluyor?..
  “Ya kabul edersiniz, ya da çözüm olmaz...” 
  Şimdi önerilerine bakalım:
  1-Kıbrıs’la ilgili konferans Güvenlik ve Garanti başlıklarının görüşülmesiyle başlasın.
  2-Güvenlik ve Garantiler görüşülmesi tamamlandığında derhal Toprak düzenlemelerinin müzakeresine geçilsin.
  3-Toprak düzenlemeleri müzakeresi tamamlandıktan sonra gerektiği sürece Cenevre’de kalınsın. 
  Açık ve net bir şekilde Türk tarafı için hayati önem taşıyan konularda, Rum tezinin kabul edilmesini şart koşuyor...
  Buna göre; 
  Türk askeri tamamen çekilecek...
  Garantiler ortadan kaldırılacak...
  Bir daha müdahale hakkı olmayacak...
  Toprak ayarlaması Rum tarafının istediği şekilde yapılacak...
  Geriye ne kaldı?..
  Türk tarafının ‘Dönüşümlü Başkanlık’ talebi...
  Adam tüm isteklerini elde ettikten sonra, hiç sana Başkanlık koltuğunu verir mi?..
  Askerin gitmesini, garantilerin de ortadan kaldırılmasını başardıktan sonra, sana kalacak olan ‘azınlık statüsünde’ bir yaşamdır...
  Cumhurbaşkanı Akıncı da bu gerçekler karşısında ‘şartlı müzakere yapılamayacağını’ açıklayarak, Eide’nin ‘mekik dokumasına’ son vermiş oldu...

Bundan sonra ne olacak?..
 
  Kıbrıs sorununun bu son denemede yine çözümlenememesi elbette üzücüdür...
  Çünkü Türk tarafı son 43 yılda ilk kez bu kadar esnek bir siyaset izledi...
  Sırf çözüm olsun diye, Annan Planı’ndan geri adımlar attı...
  Anastasiadis’in de itiraf ettiği gibi, Rumlar açısından; Annan Planı’na göre daha fazla kazanımlar elde edildi...
  Ama yine de çözüme ulaşılamadı...
  Bunun nedeni, Rumların ‘hakimiyetçi’ zihniyetten vazgeçmemesidir...
  Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek başına sahiplenmeleridir...
  Türkiye’ye karşı duyulan düşmanlıktır...
  Ne var ki; Talat’tan sonra, Akıncı’nın dahi Rum liderliğini ikna edememesi yüzünden Kıbrıs sorunu çok uzun yıllar çözümsüz kalacak...
  Ayrılık kalıcı hale gelecek...
  Bundan sonraki müzakereler ise, daha fazla ‘toprak tazminatları’ üzerinde yoğunlaşacak ve iki ayrı devlet formülü egemen olacak...
  Maraş’ın, KKTC yönetiminde açılması gündeme gelecek...
  Zaman zaman gerilimler yaşanacak...

Dünyaya anlatılmalı
 
  Kıbrıs Türk tarafı bu süreçte üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiğini artık dünya kamuoyuna çok daha etkili bir şekilde anlatmalıdır...
  Özellikle de müzakerelerin en son aşamasında Rum Meclisi’nden geçirilen Enosis yasasına dikkat çekilmeli, 1950 yılından beri bu hedeften vazgeçmedikleri anlatılmalıdır...
  Bir yandan propaganda faaliyetlerine hız verirken, diğer yandan kuzeydeki Rum mülklerinin satın alınması konusunda Mal Tazmin Komisyonu çalıştırılmalıdır...
 Komisyonun çalıştırılabilmesi için paraya ihtiyaç vardır...
  Toplamda 20 milyar doları buluyorsa, her yıl bir milyarlık bir bütçe ayırmak suretiyle 20 yılda bu sorun tamamıyle kapatılmalıdır...
  Türkiye’nin bu konuda desteği talep edilirken, yüklü miktarda Rum mülkü kullananların ‘tapu harçlarında’ düzenlemeye gidilmelidir...
  “Aldık, bitti, gitti” demekle bu sorunu çözemeyiz...
  Mülkiyette yasal statüye kavuşmak için sahiplerine paralarını ödeyeceğiz...
  Elinde tek mülk bulunduran insanlara dokunmadan, bu sorunu çözebilecek formülleri bulmak ve uygulamaya koymak zor değildir...
  Bunun için de cesaretli bir yönetime ve dürüst icraatlara ihtiyaç vardır...
YORUM EKLE

banner608

banner474