banner564

Neden böyle yapıyoruz?

  Seçimlere sayılı günler kala, kırsal kesim arazi dağıtımları Rum liderliğinin eline müthiş bir koz daha verdi...
  “Kıbrıslı Rumların mallarını seçim rüşveti olarak dağıtıyorlar” deyip, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve ABD nezdinde diplomatik girişim başlattıklarını üzülerek izliyoruz...
  Aslında artık gerçekleri konuşma ve ciddi önlemler alma zamanıdır...
  Bir savaş sonrasında, üstelik ‘Nüfus Mübadelesi’ yapılınca güneyden gelen göçmenleri iskan etmenizi hiç kimse yadırgayamaz...
  Bir süre önce kaybettiğimiz güçlü kalem Lukas Haralambos da; hem Politis, hem de Cyprus Mail gazetesinde bu konuyu yorumlarken, Kıbrıslı Türklerin Rum mülklerini kullanmakta haklı olduklarını vurgulamıştı...
  “Güneyden göç eden bu insanlar çadırlarda yaşayamazdı” diyerek, haklılığımızı çok kez dile getirmişti...
  Dolayısıyla güneyden gelen insanlarımıza Rum mülkü tahsis edilmesi her ortamda savunabileceğimiz bir konudur...
  Tapu verilmesi ise farklı bir hukuki konudur...
  Bu konuda dönemin Başsavcısı Oktay Feridun ile Yüksek Mahkeme Başkanı merhum Necati Münür Ertegün’ün Ağustos 1974’te hazırladıkları rapora bakmak ‘yaptığımız yanlışlığı’ anlamamız açısından yeterlidir...

AİHM davaları ve Komisyon 
 
  Hukuki görüşe rağmen Rum mülklerine tapu verilmesi nedeniyle Türkiye aleyhinde yüzlerce davanın açıldığı da bir gerçektir...
  Türkiye; bu davalardan kurtulabilmek için yıllarca büyük bir mücadele verdi, büyük paralar harcadı...
  Emeklilik sonrasında Kuzey Kıbrıs’a yerleşen değerli Büyükelçi Daryal Batıbay’ın da uzun yıllar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki diplomatik girişimleri sonrasında, mülkiyet sorununun çözümü için müthiş bir formül üretildi...
  “KKTC’yi tanımazsınız ama KKTC’de kurulacak ‘Mal Tazmin Komisyonu’nu ‘iç hukuk’ olarak kabul edeceğiz” denildi...
  Bunun üzerine kuzeyde mülk bırakan çok sayıda Kıbrıslı Rum, Mal Tazmin Komisyonu’na başvurarak taşınmaz mülkünü satmayı kabul etti...
  Üstelik gerçek değerinin çok çok altındaki rakamları kabul ederek...
  Tazmin Komisyonu bir süre iyi çalıştı...
  Sonrasında Türkiye’den para gelmeyince çalışmalar durduruldu...
  Yüzlerce Kıbrıslı Rum’un başvurusu sonuçlandırılamadı...
  Türkiye, haklı olarak ‘elinde birden fazla Rum mülkü bulunduranların’ da kısmen vergi ödemesini önerdi...
  “Yüzde 20 civarında vergi öderseniz, elinizdeki mülk yüzde 200 oranında değer kazanacak” görüşüyle önümüze bulunmaz bir fırsat daha kondu...
  Türkiye “Siz yüzde 20’sini, ben de yüzde 80’ini ödeyeceğim” dedi...
  Ne var ki; KKTC parlamentosu böylesi hayati bir konuyu önemsemedi ve ilgili yasayı geçirmedi...
  Bundan sonra meydana gelebilecek sıkıntıların tüm sorumluluğu, hayati bir konuyu ciddiye almayan ve yasa tasarısını Meclis’ten geçirmeyenlere aittir...

Arazi değil konut satışı
 
  Dönelim kırsal kesim arsa dağıtımına...
  Evsiz gençlerin desteklenmesi ve mülk sahibi yapılması devletin görevidir...
  Ancak devlet, başkalarının mallarını dağıtarak yapamaz bunu...
  Ayrıca bir süre sonra elde Rum arazisi kalmayınca ne yapılacağını da düşünmek ve geleceğe yönelik planlar yapmamız gerekiyor...
  Ne var ki; bizleri yönetenler bugünü de geleceği de düşünmeden, sadece popülizme dayalı bir siyasetle elde olanı, biteni yok ettiler...
  İnsanımızı da mutlu edemediler...
  Partili olduğu için arazi alanlar bile; altyapı sorunları devam ettiği için mutlu olamadı...
  Öyleyse; dünyada geçerli olan yasal yöntemler üzerinde durulmalı...
  Evsiz insanlar için sosyal konut projeleri geliştirilmeli...
  Uzun vadeli, düşük faizli kredilerle herkesin bir ev sahibi olmasına öncülük etmeli...
  İzlenmesi gereken yol budur...
  Yoksa seçime sayılı günler kala eldeki son Rum arazilerini dağıtmakla insanları mutlu edemezsiniz...
  Ayrıca Rum propagandasına çok güçlü bir malzeme daha vermiş olursunuz...
  Dünya sizi ‘hırsız’ olarak görmeye başlar...
  Ve günü gelince hesap sorulmasına arka çıkar...
YORUM EKLE

banner471

banner473