Rum basını günlerdir, güneyde kalan Türk malları üzerinde oynanan oyunları, yaşanan sahtekarlıkları gündeme getiriyor...
Kuzeydeki makamlardan ses çıkmıyor...
İnanın, bizim gazetelerde yayınladığımız bu haberleri okumuyorlar bile...
Onların derdi, halkın ve devletin menfaatlerini korumak değildir...
Herkesin bir başka küçük hesapçığı vardır...
Makam otolarına binerek kurdele kesmeye gidiyorlar...
Kanser hastalığından genç yaşta ölenlerin cenazelerine de katılıyorlar...
Maksat nedir?..
Oy avcılığı...
İnanın genç yaşta kanser belasına kurban giden insanların ceznazesine katıldıktan sonra olsun, bunun nedenlerini araştırma, meselenin derinliğine inme ve önlem alma gibi bir gayleleri de yoktur...
Vicdan meselesi...
Halbuki; yöneticiliğe soyunmak bir fedakarlık, bir hizmet meselesidir...
Koltuğa talip olurken hizmet verdiğiniz sürece üzerinde oturabileceğinizi düşünmek zorundasınız...
Veremediğiniz gün de ona veda etmesini bileceksiniz...
Ancak bu inceliği de bilmiyorlar...
Rumların her fırsatta kuzeydeki mülklerini yağmaladığımız iddialarına cevap vermek için ellerine büyük bir koz geçiyor...
Nedir bu?..
Güneydeki Türk mallarının yağmalandığına ilişkin itiraflar...
Baf Belediye Başkanı’nın ve diğer bazı siyasilerin iddiaları...
Türk malları üzerinden milyonlarca Euro kazananların isimleri de veriliyor...
Yani bu yağmanın, her iki tarafta da olduğunu belgeleyen bir gelişme...
Hiç olmazsa bunları bir paket halinde BM’nin ve AB’nin önüne koyunuz...
Nerde gezer...
Adım adım bölünme
Halbuki; Crans Montana’da masayı terk ederek, ortak devlet hayal edenlere unutulmaz bir darbe indiren Rum liderliği, Kıbrıslı Türkleri, Türkiye aleyhinde kullanmak için müthiş planlar yapıyor...
Geçtiğimiz hafta içinde Dış Rumların güneydeki toplantısında alınan kararlar kamuoyundan gizlenmedi...
Bu kararların başında, Kıbrıslı Türklerin, Türkiye’ye karşı kışkırtılmaları geliyor...
Kıbrıslı Türklerle ‘ortak mücadele’ için yeni fonların oluşturulmasından söz ediliyor...
KKTC’yi yönettiği iddiasında olanlar ise, bunları görmezden, duymazdan geliyor...
Kıbrıslı Türkleri, yeni bir tuzağın içine çekmek isteyenlere karşı herhangi bir ‘toparlanma’ ihtiyacı duyulmuyor...
Köyleri dolaşıp, sorunları çözme yönüne gidilmiyor...
İnsanların hala asbestli borulardan geçen kuyu suyu kullanmak zorunda bırakılmasını kendilerine dert edinmiyor, önlem alma yoluna gitmiyorlar...
Bubi tuzağına benzeyen yollarda tamirat işlerini yapamıyorlar...
Mutsuz ve huzursuz bir toplum yaratarak, güneydeki planların güçlenmesine destek oluyorlar...
Müthiş bir skandal...
Endişe ve korku veren bir yönetim şekli...
Bari genç yaşta kansere kurban gidenlerin cenaze törenlerinden uzak durun...
Onların büyük bir çoğunluğu, zehirli yiyeceklerin ve asbestli borulardan akan pis kuyu sularının kurbanı...
Onların bir kısmı, haksızlık ve adaletsizlikler karşısında üzüntüsünü içine atan, ah-vah çeken insanlar...
Onların bir kısmı hakkı elinden alınan, küçümsenmeyi içine sindiremeyip kendini sigaraya ve alkole veren insanlar...
Hiç olmazsa onlardan uzak durunuz...
Kurdele kesmeye devam edin ve mutlu olun...