Bilmeden, öğrenmeden ‘yönetici’ pozisyonunda olmak hem kişi için, hem de yönettiği kurum veya şirket için ‘çok büyük’ tehlike arz eder…
KKTC’de genellikle büyük firmalar ‘bilgili ve görgülü’ yönetici istemez…
Öncelik aile fertleridir…
Ya da düşük maaşla ‘yönetici’ pozisyonunda gösterilecek bir kişi…
Ama yönetici pozisyonuna getirilen kişi firma sahibinin dediklerini yapacak…
Onun çizdiği çerçevenin dışına çıkmayacak…
Mesela stokta duran ürünü bir an önce paraya çevirmek için promosyon yapamayacak…
Fiyat indirimine gidemeyecek…
Reklam kampanyası da yapamayacak…
Yapmaya kalktığı anda işi tehlikeye girecek…
Kendisine “Olmadı arkadaş, bu işi yapamadın… Beklediğimizi bulamadık” denecek…
Sonrasında böylesi zihniyetle şirket veya kurum yöneten insanlar Avrupa hayali kuracak…
Bir tartışma sırasında “Sen Avrupa’daki vergi bağışlarını ve teşvikleri biliyor musun?” diyerek, kendine pay çıkarmaya çalışacak…
En ufak bir krizde “battık, bittik” diyerek talihine küsecek…
Devlet yönetimi
Özeldeki ‘yönetici’ sorununun benzeri, hatta daha kötüsü devlet yönetiminde vardır…
Adam bir partiden aday gösteriliyor…
İyi para harcayabiliyor ve parti liderliği tarafından ‘uyumlu insan’ olarak görülüyorsa kazanma şansı yüksektir…
Milletvekilliğini kazandıktan sonraki adım bakan olmaktır…
Hangi bakanlık?..
Hangisi olursa…
“Ne benden öncekiler çok mu bilgiliydi?” diyerek, herhangi bir bakanlığa aday oluyor…
Bunu gerçekleştirebilmek için bölgesindeki partilileri de harekete geçiriyor…
Onlar genel başkanın kapısına dayanıp “bizim adamı unutma, unutursan tepkimiz sert olur” diyor…
Başkan da ‘parti içi dengeleri’ korumak adına istediklerini yapıyor…
Sonra o ‘bakanı’ bakan yapanlar isteklerini iletmeye başlıyor…
Kızı işe al…
Oğlanı müdür yap…
Kalkınmadan krediyi hallet…
Baldızın kırsal kesim arsasını unutma…
Böylesi düzende başarı olur mu?..
Şimdi kendi kendimize “böylesi bir düzenden başarı mı bekliyoruz” diye soralım…
Bekleyenler geçici çıkar peşinde olanlardır…
Bunun dışındakiler için gelecek kaygı vericidir…
Nitekim KKTC artık herkese kaygı verici bir noktaya geldi…
Ekonomiyi geliştirecek, ülkeyi düzlüğe çıkaracak tek bir adım atılamıyor…
Hiç kimse bu saatten sonra ambargolardan şikayet etmesin…
Yazıyı yine aynı iddiayla sonlandıralım:
Ambargo vardır ama yoktur…
Ambargoyu kendi içimizde arayalım…
KKTC düzeninden Gerçekten şikayet edenimiz mi var yani ? Bugüne kadar Rum Mallarını yağmalayıp Satanlar mı yoksa Rum Mallarında oturanlar mı KKTC düzeninden rahatsızdır acaba ? Örtülu ödenekleri Harcayanlar ile Ek mesaileri alanlar veya verenler mi KKTC düzeninden Şikayet ediyor ? İnsan dışkılarını Çevremize dökenlerin ne Şikayeti olabilir ki ! Memurlar Ülkesi KKTCde her dört ayda bir yüzde yirmi veya otuz maaş artışı alanlarımız mı mevcut düzeni istemiyor ! Cevizcinin Torbasından çalışmadan 13. Maaşlarını alanlar niye Düzen değişikliği istesin ki ? Seçilenlerimiz ve Seçenlerimiz ile KKTC gibi Sahtekarlıkların Yolsuzluk ve Usulsüzlüklerin Uyuşturucu ve Suçluların kol gezdiği Ülkemizde yukardan aşağıya Düzen değişikliği isteyenimiz mi var !
Bugün gelecek korkusu yaşayan Gençlerimizin göçünü görüyor olabiliriz , Yarınlarda mevcut KKTC düzeninin son vermesi ile Kaç Kıbrıslı Türkü bu Ülkede bulabileceğiz acaba bilen var mı ?