Cenevre’de gerçekleşecek zirvenin önemi açıktır. Bu zirveye iki toplum, 3 garantör ülke, BM ve gözlemci olarak AB katılıyor. Yani sorunun doğrudan etkili tüm tarafları zirvede. Üstelik BM Genel Sekreteri bu zirveye; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin değişmeyen, aksine son zamanlarda aldıkları kararlarla yeniden teyit edilen kararlarının mandasında Başkanlık edecek. Zirvede, BMGK üyesi İngiltere, garantör ülke sıfatı ile AB gözlemci olarak var. ABD, Fransa, Rusya, Çin fiilen yok. Ama Dünya’nın dört bir tarafında; Orta Doğu, Uzak Doğu ve Afrika’da bir birleri ile yarışan ve çatışan bu 5 BMGK üyesi ülkenin, bir tek Kıbrıs sorunun çözüm şeklini ifade eden ilgili BM kararları üzerinde ortak mutabakatları var. Yani, iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı Federal Kıbrıs çözümü üzerinde, mutabakatları devam ediyor. Dolayısı ile Cenevre zirvesinde taraflar serbest diyalog içinde iken, BM Genel Sekreteri, Güvenlik Konseyi’nin çözüm çerçevesi ile ilgili kararları temelinde zirveye başkanlık yapacak. Yani diğerleri de masada “’görünmeyen” güçler olarak olacaklar. Hele veto hakkı da tek tek ellerinde iken…
Esasında bu durum, Kıbrıs’ın iki toplumu ve garantör ülkeler olan Türkiye ve Yunanistan için talihsizlik değil, aksine değerlendirmeleri gereken ciddi bir imkândır. Durum; Orta Doğu, Ukrayna, Kosova ve benzeri yerler gibi olsaydı, yani çözüm şekli ile ilgili olarak BMGK 5 Daimi üyesinin bir birinden farklı tezleri, Kıbrıs üzerinde de çatışsaydı; ortam, bugünden çok sorunlu olurdu. Bu sorunun temel tarafları olan İki Toplum ve Türkiye ile Yunanistan, bu avantajı kullanmalıdır. Eğer Cenevre’de bu avantajı değerlendirmeyi taraflar geliştirmezse, dünyanın bu ortamında; ada, onun İki Toplumu ve Türkiye ile Yunanistan pek çok yeni ciddi sorunla, katmerli olarak yüz yüze gelebilir.
Ha bir olumlu sonuç çıkmazsa bizim halimiz ne olacak? Türk Dil Kurumu Sözlüğünde ‘Muallakta kalmak’ diye geçen ama Kıbrıs Türk toplumunda, konuşma dilinde, “Mağlakta kalmak” diye ifade edilen “yeryüzü ile gökyüzü arasında boşlukta kalmaya”, yeryüzünden daha da uzaklaşarak, çırpınma haline devam edeceğiz. Cenevre zirvesinden bir olumluluğun çıkması, Kıbrıs Türk toplumunun ve Türkiye’nin çıkarınadır.