Kuzey Kıbrıs’ın en gözde yeri olan Girne Antik Limanı yıllardan beri ihmalin, ilgisizliğin ve sorumsuzlukların yol açtığı ağır bir tahribat yaşıyor...
Bir yandan KKTC topraklarından taviz verilmesine karşı çıkıyoruz; diğer yandan yönettiğimiz bölgeleri kendi elimizle harabeye çeviriyoruz...
Bunların başlıca sorumlusu elbette ki bizleri yönetenlerdir...
Küçücük bir limana dahi bakamayan insanlar bizleri nasıl ilerilere taşıyacak?..
Taşıyamazlar...
Nitekim sürekli gerilere götürüyorlar...
Girne Antik Limanı, 22 Aralık günü meydana gelen fırtına ve şiddetli yağışlardan olumsuz yönde etkilenmişti...
Fırtına ve yağmur öncesinde zaten buralarda çukurlar, yıkıntılar ve pislikler oluşmuştu...
Fırtına sonrasında Mendirek de yerinden söküldü...
Diyalim ki yeni Mendirek için zamana ihtiyaç var...
Peki devrilen elektrik direklerini ve yürüyüş yolunda oluşan çöküntüleri ortadan kaldırmak için ‘Kriz Masası’na mı gerek var?..
Bu ülkede maalesef rüzgar estiği zaman elektrik, telefon, internet çöktüğü için her konuda ‘Kriz Masası’na gerek duyuluyor!..
Allah’tan Tsunami olmuyor...
Haydi göreve
“Öyleyse kolay gelsin” diyerek Kriz Masası’nın ne tür kararlar üreteceğini beklemeye koyulduk...
Tam 3 hafta geçti hala üretim yok!..
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı...
Turizm ve Çevre Bakanlığı...
Girne Belediyesi...
Hala uyumaya devam ediyor...
Nutuk atmada bir numara...
İş konusunda sıfırın altında...
Ve bu zavallı ülkenin zavallı insanları olarak bizler, KKTC’yi yönetenlerden ‘ekonomik kalkınma’ ya da ‘toprakları korumasını’ bekleyeceğiz!!!
Yazıklar olsun...
Yatların bulunduğu bölge pislikten geçilmiyor...
Belediyeye sorsanız, sorumluluğun Turizm Bakanlığı’nda olduğunu söyleyecek...
Turizme sorarsanız Ulaştırma ile istişare halinde olunduğunu, ya da projelerin hazırlanmakta olduğunu iddia edecek...
Ulaştırmaya sorarsanız size kaynak sorunundan söz edecek...
Antik Limanda yolların yenilenmesi ve diğer düzenlemeler için 80 bin liralık bir maliyet hesaplaması yapılmıştı Kalyoncu’nun döneminde...
Sadece son ‘Cenevre Harekâtı’ için bir milyon civarında para harcandı...
Rum lideri Anastasiadis; eski Cumhurbaşkanları, tüm siyasi parti liderleri, müzakere heyeti ve Başkanlık Ofisi çalışanları dahil 36 kişilik bir heyetle gitti Cenevre’ye...
Bizim taraftan Başkanlık ekibi 25, Başbakanlık ekibi 15, siyasi partiler 7, ulaşım masrafları Cumhurbaşkanlığı tarafından karşılanan basın heyeti 25 olmak üzere 72 kişi...
Tam 2 katı...
Vatan uğruna arş ileri gidelim de...
Mendireği kimin kaldıracağını, parasını kimin ödeyeceğini de düşünelim...
İyi haftalar...