banner564

Mehter Marşı ve Efzun Eteği...

Sayın Anastasiadis BM Genel Sekreterinin Temsilcisi Sayın Eide'yi topa tuttu. Onu "Türk" tarafını desteklemekle suçladı.
Peki Sayın Eide ne yaptı da bu öfkeyi üzerine çekti?
İki taraf arasında doğru temelde iletişim kurdu. Dengeli davrandı. 11 Şubat 2014 Ortak Belgesinin ruhuna uygun, görüşme sürecinin gelişmesine destek oldu.
Sayın Eide ilk göreve başladığı zaman; "Siz Kıbrıslılar şanslısınız, çünkü Orta Doğu ve Ukrayna’da birbiri ile çelişki içinde olan BM Güvenlik Konseyi üyeleri, Kıbrıs sorununun çözümünde ortak bir konsensus içindedirler. Bu fırsatı değerlendirin. Ancak bu fırsat penceresi hep açık durmaz " demişti.
Şimdi ise Sayın Eide, çözüm için fırsat penceresinin daraldığından söz ediyor.
Haksız mı? Hayır. Çünkü Sayın Anastasiadis seçim gailesini öne aldı. Birde hidrokarbon yanlış adımını da ilerletti.
Hidrokarbon meselesinin para hırsı yanısıra, çok yönlü ekonomik, askeri ve siyasi potansiyeli nedeni ile ciddi bir gerginliği içinde taşıdığı da çok açıktır. Sayın Eide bunun da uyarısını diplomatik dille yaptı...
Kaybeden kim olur? 
Bu nedenle diğer şeyler yanısıra bir hususu daha sorgulamamız lazımdır. Hidrokarbon meselesi yüzünden Kıbrıs'ın iki toplumu ve Türkiye ile Yunanistan sıcak bir atmosfer içinde, daha da ileri bir gerginlik içine girerlerse kim ne kaybeder?
 Böyle bir durumdan büyük petrol şirketleri çok şey kaybetmez. Aksine, sıcak bir çatışma ortamından sonra bence onlar fayda da üretirler. 
Çünkü bu çatışmadan ne deniz dibindeki hidrokarbon kaynakları zarar görür, ne de bu kaynaklarla ilgili yaptıkları anlaşmalar güme gider.
Baksanıza hidrokarbon konusunda güneye kızan "Türk Tarafı"; işin içinde yer alan ENİ, TOTAL, EXXON MOBİL ve KATAR PETROL’e aynı kızgınlıkla tek söz etmiyor.
Bu konuda "Türk Tarafına" kızan güney de aynı. Her şeye öfke saçıyor ama, "Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı'na" dönük tek söz söylemiyor. 
Çatışan tarafların birbirlerine dönük öfkelerinde "şirketler" yoktur. Bu durumda açık olan şey şirketlerin anlaşmaları ve konumlarının çatışmada güme gitmeyeceğidir.
Bu kavga da sürgit devam etmeyeceğine göre, belki de kontrollü bir sıcak gerginlikten, hatta çatışma ortamından fayda dahi bekleyebilirler. 
Kıbrıs'ta sıcak gerginliğin gelişmesi ya da kontrollü bir çatışma ortamının alevlenmesi hali ile Batı’nın "etkin güçlerinin" devreye girmesini getirecektir. Böylece doğacak yeni şartların da onlar için, bugünden daha uygun olabilecek koşullar getirebileceği tecrübesine de çoktan sahiptirler. 
Seçim, Efsun Eteği ve Mehter...
Sayın Anastasiadis'in çözüm sürecine dönük olumsuz tavrına ve Sayın Eide'ye yönelik saldırgan tutumunu dönük, AKEL Genel Sekreteri Sayın Andros Kiprianu'nun açıklaması bence son derece yerindedir. 
Sayın Kiprianu, "Seçimler nedeni ile Sayın Anastasiadis'in değiştiğini" söyledi.
Bu eleştiri yanısıra, güneyde barışcı, sağduyu sahibi önemli bir kesim de ona, Sayın Anastasiadis'in sözcüsünün öfkesini çeken bir eleştirel tanımlama da yaptı.
Bunlar Sayın Anastasiadis'in bu savrulmasını, "Efsun Eteği Giydi" diye ifade ettiler.
Sayın Anastasiadis güney de Efsun eteği giyerken, kuzeyde de bilinen çevreler bu gerginlikten sevinerek Mehter Marşı çoşkusuna girdiler.
Evet, biri Efsun giyer ve öteki de marş ile çoşarsa ne olur? Hidrokarbon için ana dilleri Türkçe ve Yunanca olan iki toplumun "ana kuzuları" ve insanları acılar yaşar.
Ama böyle bir ortamın tek zarar görmeyeni olur. Bu da dev petrol şirketleridir...
Bu yüzden aklı selim galip gelmelidir. 
Kahramanlık edebiyatlarını Yunanca ve Türkçe parlatmak yerine, ana dillerimizde barış, işbirliği ve ortak insani çabaları geliştirecek sözler, yazılar ve tavırlar üretelim.
YORUM EKLE

banner608

banner474