Gerçekten sorun çözmek yerine,  tıpkı Matruşka bebekler gibi, sorun içinden sorunlar çıkartmakta üstümüze yok. Pandemi baş gösterdi, bu işi bulaşma yaygınlaşmadan atlattık. Ama atlatırken de ciddi ekonomik sıkıntılar içine girdik. İmkânlarımız da sınırlı.  Dolayısı ile bu sınırlı imkânlarla sağlık ve ekonomik alanda en iyisine ulaşmamız gerekiyor. Bunun için tüm kesimlerin ortak aklını toplumsal bazda buluşturmamız şart.
 Ama heyhat! Sağlıklı olma beklentisi ile ekonomik çıkmazı aşma beklentisini, bir biri ile dövüştürür hale geldik. Kimisi haklı olarak ekonomik açılımları bekliyor. Kimisi ise bu açılımın sağlık alanında soruna yol açacağından endişe duyuyor. Bu beklentileri ortak paydada buluşturacağımıza bunları kavga eder hale döndürdük.
Hâlbuki pandemi nedeni ile gelişen kapalılık, bir birine karşı ön yargısı ve karşıtlığı olan kesimlere, biri olmazsa diğerinin de olamayacağını net olarak gösterdi. Yani eğitim ve turizm sektörleri olmazsa tarım, esnaf, sanayici var olamaz. Tüketici ve ücretli çalışan emekçiler de yaşama tutunma temelini kaybeder. Bütün bu kesim ve sektörler de çıkmaza girerse, kamu görevlileri de ne maaş alabilir, ne devletin tüm insanlara götüreceği hizmetler yaşam bulur. Bu sektörler kriz içine girdikleri için süt üreticileri sütlerinin dökülme, patatesçiler, üreticiler ürünlerini satamaz, esnaf siftah yapamaz tehlikesi ile yüz yüze geldi. Çoğu kesim ve insan borcunu harcını, çekini ödeyemez duruma düştü.
Böyle bir aşamada, açılımla birlikte bir kesim, ‘kimse memlekete gelmesin, kapalı kalalım’ haykırışı içine girdi. Bir diğer kesim ise bunlara, ‘sizin tuzunuz kuru, ya devletten maaş alıyorsunuz ya da  emeklisiniz‘ dedi. Hâlbuki turizmci, eğitim sektörü batarsa bilinsin ki yalnız süt üreticisi veya patatesçi veya esnaf batmayacak. Aynı zamanda bu yıkım nedeni ile kamu görevlisi ve emekli ile özel sektör çalışanı da maaşını alamayacak. Bunlarda ücretini almayınca ne pazar kalacak, ne ekonomik hareket.  Şimdi maaşlardan yapılan kesintinin ödenmesi, bunun sorun olmadan devam edeceğini göstermez. Aksine açılım sağlıklı olmazsa bilinsin ki bu beş beter olarak geri gelecek.
 Yine aynı şekilde bu açılım sağlıklı yapılmaz ve devam ettirilmezse; işler ağır ağır açılırken, ortaya çıkabilecek bir bulaşma bu kez ekonomiye, turizme, eğitime beş beter zarar verecek. Bu yüzden ekonomik açılım ile sağlığın bir biri ile ortak paydada buluşması gerekir. Ama bunlar birbirinin karşıtı gibi konumlandırıldı. Bunun nedeni de hükümetin ve Cumhurbaşkanlığının ortak aklı harekete geçirmemesidir. Çünkü yürütmeden sorumlu olan, bu iki devlet organı aralarında ciddi bir koordinasyon kuramadılar. Bu nedenle Mecliste temsil edilen muhalefetle de bunu kuramadılar.
Bakın, dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olan Almanya’nın Başbakanı Sayın Merkel, açılım kararı ile birlikte sağlık ile ilgili endişelere cevap vermeye çalışırken aynı zamanda ekonomide bugüne kadar yaşanmayan bir kriz ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. Bunun için halkına gerçekleri söyledi. Bu somut dayanışma olgusunu besledi. Peki bizde? Bir yandan gerçeklerden kaçma. Öte taraftan zümresel kavga. Diğer yandan da basit bir seçim yarışı.
Turizm, eğitim, tarım, sanayi, inşaat sektörleri çökerse ne esnaf, ne özel ve kamu emekçisi kalır. Sağlık çöker. Devlet de çökerse  ne milliyetçilik, ne çözücülük kalır. Toplumsal varlığın esamesi okunmaz.
Bunun için hangi görüşte olursa olsun, tıpkı Matruşka bebekler gibi sorun içinden sorun çıkartma maharetine sahip olunamaz.  Yürütmeden sorumlu hükümet ile Cumhurbaşkanı’nın koordinasyon eksikliğinin etkisi ile farklı kesimlerin bir birine öfke dili ile hitap etmesini sağlamamak gerekir.  Aksine ortak aklı besleyecek bir dil ile yürütmeden sorumlu olanları bu doğruya doğru sevk etmek şarttır.