banner564

Lokmacı, UBP- DİSİ, ELAM değil

Sınır geçişlerinin corona bahane edilerek, kapatılmasına dönük, Güneyde ve Kuzeyde haklı tepkiler eylem olarak yansıdı. Bu sağlıklı demokratik bir potansiyelin göstergesidir. Ancak Güneydeki devlet yapılanması, her iki eylemde de güç kullanarak bunu sindirmeye çalıştı.
Bu demokratik tepkilere karşılık olarak, düşmanlığın iki taraf arasında gelişmesini arzulayan faşist ELAM da gösteriler düzenledi. Sınır geçişlerinin tümünün kapatılması talebi ile eylemler yaptı.
 Güneyde devlet, kovuşturmayı Lokmacı‘daki eylemde barikatı kaldırmak isteyen Kıbrıslı Rum insanlara açtı. Biber gazını da Lokmacı’nın Kuzeyinde, eylem yapan Kıbrıslı Türk göstericilere sıktı. 
Ama sınır kapılarının kapatılmasını savunan ELAM'cılara dönük hiçbir kovuşturma açmadı. Bunu onlar, bariyerleri kaldırmaya teşebbüs etmediler diye ele alabilirsiniz. Ama Kıbrıs Türk toplumunu Neo Nazi mantığı ile aşağılayan pankartlar taşıdılar. Bu AB üyesi bir ülkede suçtur.
 Yalnız onun için değil; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kurucu ortağı olan ve Anayasasında eşit iki toplumdan biri olana karşı yapılmış Anayasal bir suçtur. Ama bu görmezden geliniyor. Ele alınmalıdır. 
Bakın, eylemin heyecanı içinde, bir KRMMO askerinin kolunun çekilmesini ELAM'cıların nasıl istismar ettiğini göz ardı etmemek gerekir. Ayrıca, Kuzeyde eylem yapan duyarlı insanların, oraya gelen UBP İlçe Başkanı ile Sayın Hasan Taçoy'a dönük tepkileri de doğru değildir. Hele onları ELAM'a benzetmek hiç doğru değildir. Onları ELAM'a benzetmek, ELAM'ı büyütmek demektir. Çünkü eğer UBP, ELAM'sa, o zaman DİSİ de bu demektir. O zaman da kendi elimizle faşistlerin cephe genişlemesine katkı sağlarız.
Evet, UBP'nin DİSİ'nin gerek Kıbrıs sorunun çözüm sürecinde yanlış olduğuna inandığımız, pek çok yanı var. Buna dönük eleştiri eksilmemeli. Ancak geldiğimiz nokta, bu adada, her iki toplum içinde ve her iki toplum arasında; barışa, demokrasiye, karşılıklı kabul edilebilir BM zemininde çözüm için ortak paydaları büyütmek öncelikli hedef olmalıdır. İçte daralmak, bir birimize kapanmak olmaz.
Aynı zamanda, sınır kapılarının kapatılması ile ilgili adıma dönük demokratik tepkilere, devlet gücü ile tavır takınan Sayın Anastasiadis Hükümetini, gerekçe yaparak, “İşte görün, bunlarla mı antlaşma” diyenlere bakıp, bu işi iki kez düşünmek gerekir. UBP ve DİSİ'yi ELAM'la özdeşleştirmek doğru değil. 1930’lu yılların içinde komünistlerin, sosyal demokratları, faşistlerle özdeşleştirmelerinin, faşist hareketin etkisinin artırmasına yol açtığını ve bunun öz eleştirisini de unutmamak gerekir.
Evet, sınır geçişlerinin kapatılmasına dönük demokratik tepkiye devam edilmeli. Bunun için BM, AB indinde tüm girişimler yapılmalı. Bu iş, “oldubitti, maşallah” havasına asla girmemeli. Bu kanıksanmamalıdır. Her iki toplumun ayrı ayrı içinde ve birlikte, farklılıkların daha geniş bir temelde buluşmasına kararlılık ve esnekliklerle yol açılmalıdır. 
Bu arada Güneyde yapılan Ulusal Konsey Toplantısından sonra, yalnız AKEL, cesaretle olayın gerisindeki siyasi art niyete işaret etti. DİSİ, siyasi niyeti kabul etmedi. Olayı, 20-30 hemşire ve polis eksikliğine bağladı. Ancak en ilginci, bir tek ELAM, siyasi niyeti ifade etti. EDEK ve Federal Çözüme karşı katı duran, diğer siyasi partilerin tümü, siyasi amacı güya yalanladı. Bu durum esasta, barışçı güçlerin gücünü gösterir. Çünkü esas niyetini açıktan savunamayan temelsizdir. 
 Bundan ötürü, kararlılıkla, ancak esneklikle yol almamız gereği ortaya çıkıyor. Bu iş, aynı zamanda UBP-HP Hükümeti içinde düşündürücü olmalıdır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin küçük oy hesapları uğruna, Maraş’ı açma siyasi demagojilerinin, Güneyde ELAM ve benzerlerinin cephe genişletme işine nasıl katkı sağladığını görmeleri gerekir. Geçişler başlamalı ve eskilerine yenileri eklenmelidir. 

YORUM EKLE

banner471

banner473