Araba Espasito’nun ilaç alması için eczanenin önünde durdu.
Eczanenin bitişiğindeki dükkân elektrikli ev aletleri satıyordu. Önünde reklam olsun diye konmuş bir vantilatör vardı.
Şoför başını çevirmeden konuştu.
“Geçen sene bu vantilatörü 250 liraya almıştım. Bunun üstünde 850 lira yazıyor.”
O önde, ben arkada bir şey demeden başımızı salladık.
Vantilatöre aksettirilen, sürmekte olan enflasyonun da devalüasyonların da haklı gösteremeyeceği kadar yüksek bir fiyat artışı idi.
Ama herkes gibi ikimiz de astronomik fiyat artışlarını hem şoke edici buluyorduk hem de alışmıştık. Sürekli yumruk yiyen bir boksör gibi sersemlemiş ama daha yere yıkılmamıştık.
Enflasyona neden olan birçok unsur vardır. Bunlardan biri satıcının fırsatçılığı, açgözlülüğüdür.
Enflasyona genellikle ekonomik gelişmeler neden olur. Ama devam etmesinin nedeni siyasidir. Demek istiyorum ki hükûmetler ya enflasyonu düşürmek için önlem alır, ki bunların ne olduğu bellidir, ya da bugünkü TC’de olduğu gibi almaz.
Nedir önlemler? Para arzını kısmak, yani karşılıksız para basıp piyasaya pompalamaktan vazgeçmek. Ve faizi yükseltip tüketimi ve yatırımları kısarak fiyatlar üzerinde aşağı yönlü baskı yaratmak.
Türkiye’de bu iki önlem de ısrarla uygulanmıyor.
Faizler inatla yükseltilmiyor, enflasyon da inatla büyümeye, Türk Lirası’nın yabancı paralara karşı olan değerini düşürmeye devam ediyor.
Erdoğan ateşi ateşle söndürmekte ısrar ediyor.
Ruslar için votka ne ise Türkler için de enflasyon odur.
Türkiye 1980-2000 arasında tarihinin en yüksek fiyat artışlarını yaşadı. Enflasyon yüzde 105’i gördü ve yüzde 29’un altına düşmedi. Sonuç, Uluslararası Para Fonu’nun müdahalesini gerektiren iflas oldu.
Fon’un getirdiği sıkı önlemler ve bunların saptırılmadan uygulanması 2004’ten itibaren enflasyonun düşüşe geçmesini sağladı. Ama gene de fiyat artışları yüzde altının altına inmedi. Bu bize harika görünebilir, ancak ileri ekonomilerde panik düğmesine basma düzeyinin üstündedir.
Benim Türkiye’de gazetecilik yaptığım yarım yüzyılı aşkın dönemde Alman gibi başlayan birçok lider gördüm ama Türk gibi bitirmeyenini görmedim.
Erdoğan da başlangıçta iyi giderken kendini sansasyonel bir biçimde halkı yolda bırakanlar listesine kattı.
İdi Amin “Hiç kimse kurşundan hızlı koşamaz,” demişti. Aynı şey enflasyon için de geçerlidir. Yarattığı iç çöküntüsü ve ümitsizlik ile paralı parasız herkesi pençesine alır.
Sonunda her zaman piyasalar kazanır.
Pandemi neticesi yıllardır artıda olmayan Türkiye Ekonomisini su yüzüne çıkarmıştır, Uluslararası kredi notunun yerle bir olduğu Türkiye maalesef sadece yüksek faizli kısa vadeli dış finansmana erişebilmektedir , Türkiye’ye artık Uluslararası finans kuruluşları düşük faizli uzun vadeli borç para vermiyor ! Dış finansmana hayatı ihtiyacı olan Türkiye ekonomisi gelinen aşırı enflasyonla zor günlerin arifesinde olduğu kesindir , Tüm ekonomistlerin 2023 seçimlerine odaklandığı Türkiye’de bir değişim olmaz ise KKTC ile birlikte Allah Sonumuzu Hayır Eylesin !!