banner564

Kritik süreçten geçerken

  Türkiye, tahmin edilenden çok daha ciddi ve kritik bir süreçten geçiyor…
  Her savaşın bir maliyeti vardır…
  Can kayıplarının yanı sıra mali kayıplar küçümsenemeyecek kadar fazla olur…
  Ne var ki; uzun yıllardan beri yaşanan terör olayları ve dünyanın ‘kanlı saldırılar’ karşısındaki sessizliği Türkiye’yi askeri harekata mecbur etti…
  Bu saatten sonra ‘doğru muydu, yanlış mıydı’ tartışmalarını bir kenara bırakıp, Türk halkına başarı dilemekten başka bir yol izlenemez…
  Özellikle önemli görevlerde bulunan şahıslar, bu hassasiyete herkesten daha fazla özen göstermelidir…
  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın sosyal medya paylaşımı sonrasında, toplumun büyük bir kesiminde tepki oluşması doğaldır…
  Sayın Akıncı kendi fikirlerini paylaşmada ne kadar özgür ise, karşı görüşleri ortaya koyanlar da özgürdür ve bunları anlayışla karşılamak doğru olandır…
  Elbette küfürlere hepimiz karşıyız…
  Küfür edebiyatı yerine seviyeli eleştirilerin daha etkili olduğu da bir gerçektir…
  Hepimiz buna özen göstermeliyiz…

İzlenmesi gereken yol

  Kuşkusuz bu yaşananlardan sonra Ankara’nın tepkilerini de dikkate aldığımız zaman; önümüzdeki zorlu süreçte Sayın Akıncı’nın, Kıbrıs Türk halkından yeniden güvenoyu almadan müzakere sürecinde ilerleme kaydedebilmesi hiç de kolay değildir…
  Hatta mümkün değildir…
  Elbette son güne kadar KKTC’nin Cumhurbaşkanıdır ve makamına saygı duyulmalıdır…
  Ancak bu makamda 6 ay daha otururken, Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakerelerin yeniden başlaması durumunda gerek KKTC Meclisi, gerekse Ankara’dan ne kadar destek göreceğini tartışmak ve doğru yolu bulmak gerekiyor…
  Ama en doğrusu uzun uzadıya tartışmalar yerine, mümkün olan en kısa sürede halkın hakemliğine başvurmak veya güven tazelemek ya da görevi devretmek doğru olandır…
  Sağ partiler ortak aday gösterir mi, göstermez mi bilemeyiz…
  Bu onları ilgilendiren bir konudur…
  Fakat; ister sağ, ister sol partilerin artık bir gerçeği kabul etmesi ve ortak karar alması kaçınılmazdır…
  Halkımız onları tarihi sorumluluğa davet ediyor…
  Ateşkesin hüküm sürdüğü bir ülkede Cumhurbaşkanı, Başbakan, 10 tane bakan, yüzlerce müdür ve müsteşar lüksümüz yoktur…
  Geçmişte de yoktu, bugün de yoktur…
  Bugüne kadar ‘inadına’ parlamenter sistemle ülke yönetilmesinin çok büyük zararlara yol açtığını şimdi daha net bir şekilde görebiliyoruz…
  Çözüm olsun, olmasın yapılması gereken, güneydeki sistemi kuzeyde de uygulamaktır…
  Yani Başkanlık Sistemine geçmek…
  Mümkün olan en kısa sürede Anayasa değişikliği için halkoyuna başvurulmalı ve çıkacak sonuca göre seçim tarihi belirlenmelidir…
  Halkımızın ve ülkemizin geleceği için tarihi sorumluluktan kaçınılamaz… 

YORUM EKLE

banner608

banner473