KKTC bankacılık sektöründe canlı krediler 2019’un ilk çeyreğinde % 4,91 oranında artarak 18.7 Milyar TL’ye çıkarken takipteki krediler (Batık) % 3,89 oranında artarak 1 Milyar TL’ye tekabül etmiştir. 2019 yılında kredilerdeki büyüme yavaşlarken sektörde tahvil bono gibi menkul kıymetlere yatırımın % 10,36 oranında daha hızlı arttığı gözlemleniyor. Keza, bir yandan şahısların döviz kredisi alması yasal yönden kısıtlanırken, diğer yandan TL’de yüksek faiz ortamı kredi büyümesine baskı yapmaktadır. Böylelikle, bankaların aktif portföyünde yüksek faiz getirili kredilerden ziyade yine faizleri yükselen menkul kıymet yatırım araçlarına yönelme trendinin başladığı gözlemleniyor. Türkiye’deki bankacılık sektörü bilançosunu incelediğimiz zaman yapısal olarak durumun tam da aynı yönde şekillendiğini söyleyebiliriz. Zira, canlı kredilerin büyüme hızı % 5,15 iken takipteki krediler % 10,08 oranında neredeyse iki katı hızlı şekilde büyüme kaydetmiştir. Buna ek olarak zayıf kredi büyümesinin yanı sıra menkul kıymet yatırımlarının % 12,84 oranında büyüyerek kredi yerine bankaların menkul kıymet yatırımlarına başladığı sinyali gözlemlenmektedir. Benzer ekonomik ve finansal koşullardaki KKTC’de tek fark takipteki (Batık) kredilerin artış oranının kredi büyüme hızının altında kalması, Türkiye’de ise takipteki kredi artışının büyüme oranının neredeyse iki kat hızlı ilerlemesidir.
Canlı kredilerin sektörel dağılımına baktığımızda aşağıdaki tablolardan görüleceği üzere Türkiye ve KKTC’de en büyük ağırlık sırasıyla % 21,45 ve % 26,24 oranlarıyla ferdi kredilerden oluşmaktadır. KKTC’de verilen en yüksek ağırlıklı kredi sektörleri haberleşme, ikinci olarak inşaat, toptan, perakente ve araç satışları, otel ve restoranlar olurken hizmet sektörünün yoğun şekilde finansman kullandığı ve yatırım yaptığı gözlemlenmektedir. Türkiye’de ise hizmet sektörünün yanı sıra imalat sanayinin en büyük yatırım yapılan sektör olduğu, ardından ise hizmet sektörüyle enerji sektörünün yer aldığı müşahede edilmiştir.
Donuk krediler de ise ferdi kredilerden sonra tahsil imkanı zorlaşmış ve/veya imkansızlaşmış kredi portföyünün içindeki ağırlığı ferdi kredilerinden sonra otel ve restoranlar gelirken, batan krediler arasındaki üçüncü sırayı inşaat sektörü almış durumdadır. İkinci önemli bir husus ise imalat sektörünün ve eğitim sektöründe donuklaşan kredilerin ağırlığı da önemsenecek kadar fazla bir etkiye sahiptir. Türkiye’de ise imalat sanayide oluşan donuklaşmış kredilerin ağırlığı ferdi kredilerin bile üzerine çıkmış vaziyettedir. Bu da üretime kullandırılan kredilerdeki bozulmanın yalnızca toptan, perakente ve motorlu araçlar gibi ithalata dayalı sektörde olmadığı, hatta bunun yanı sıra üretim sektöründe olan kredilerdeki batık kredilerin daha yüksek olduğuna işaret etmektedir.
Enflasyon ve Türk lirasındaki istikrarsızlık kontrol altına alınamazsa yüksek faiz ortamı ve kur şokları ile birlikte kredilerin büyüme performansının yaşanan ekonomik daralma ile birlikte düşeceği ve takibe alınacak olan kredilerin artarak bankacılık sektörünün aktif kalitesini bozması hızlanarak devam etmesi söz konusudur. Dolayısı ile ivedi olarak ekonomik reformlara ve finansal istikrara ihtiyaç duyulmaktadır.