banner564

Kopuş, Uçlaşma, BM Parametreleri

Crans Montana'da çıkmaz yeniden kendini gösterdi...
Bu çıkmaz; 11 Şubat 2014'te Sayın Eroğlu ile Sayın Anastasiadis arasında imzalanan Ortak Belgenin ilk cümlesindeki halin devamı demektir. Bu ise şudur...
"Bugünkü durum kabul edilemez ve sürdürülemez."
Sürecin çökmesiyle, bu ortak tespit ortadan kalkmış mı olur? 
Ama Crans Montana'dan sonra iki tarafın hakim siyasi eğilimlerinin dile getirdiği görüşlerle uçlaşmaya doğru gelişmeyi öngörmek mümkündür.
Çöküş sonrası Güneyde söylenen siyasi söylemlerin ana vurgusu; Türkiye ile daha fazla hesaplaşma üzerinedir. Amaç da sürdürülemez olarak Ortak Belgede ifade edilen 1964 statükosunu bugünkü kılıfı içinde sürdürmektir, Kuzeyde ise çöküş sonrası söylenen ana vurgu ise bugünkü durumun ifadesi olan 1974 statükosunu sürdürmek için BM Parametrelerinin kaldırılıp atılması üzerinedir.
Bir kere, Güneyde gelişen duruma ne Türkiye, ne de Kıbrıs Türk Tarafı edilgen kalır.
Kıbrıs'ta BM Parametrelerinin kalkmasına dönük Kuzeyde ve Türkiye'de ifade edilenlere dönük olarak da ne Güney ne de Yunanistan pasif durabilir.
Cras Montana'daki çöküşün, adaya bugünden daha gergin bir siyasi atmosferin oluşmasını getireceği çok açıktır... 

Güneyden söylenen boş...

Montana sonrası Sayın Anastasiadis'in sözcüsü Sayın Nikos Hristodulidis ilk değerlendirmesinde, "kabul edilemez bugünkü durumun Kıbrıs'ın geleceği olamayacağını" ifade ettiğini gördük.
Buna bağlı olarakta, "Crans Montana'da iyi bir sonuç olmadı, ama bunun da yolun sonu olmadığını" söylediğini de okuduk.
Bu yolun sonu değil ifadesinin de telaşla ifade edilmiş boş bir söz olduğu da açık...
Çünkü kopuşla birlikte çıkacak olan tehlikeleri biliyor. Bu yüzden geminin safra atması gibi, üzerlerinde olan sorumlulukları atmaya çalışıyor. 
Sayın Hristodulidis bu ilk demecinde ayrıca, "Başkan Anastasiadis adanın birleşmesi hedefinden uzaklaşmadı" da, diyor. 
Crans Montana çöküşü sonrası bu "Birleşme" vurgusunu da iki toplumlu, iki bölgeli siyasi eşitlik içinde Federal Kıbrıs'tan söyleminden arındırarak söylüyor.
Yani Sayın Kasulidis; BM Parametrelerinden vaz geçme söyleminin benzerini Birleşmeyi, Federal Kıbrıs vurgusundan arındırarak; söz kalabalığı içinde ifade ediyor.

İnşallah vurgusu, çaresizlik...

Crans Montana'nın arkasından Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı da halka verdiği ilk mesajda umutsuzluğu ve çaresizliği ortaya koydu. 
Mesajında, kendinden evvelki nesillerin bu sorunu yarattığını, ama kendi neslinin de uğraşmasına karşın, bu sorunu çözemediğini ifade etti.
Arkasından da "Bizden sonraki kuşaklar, inşallah çözer" dedi. 
Bu ne demek?
Evet, eski nesiller yarattı bu sorunu. Ama unutmayalım ki sorunun çözümü için ortaya çıkan BM Parametrelerinin oluşmasının ilk temelini de atan, bu sorunu yaratan o eski nesiller oldu. 
Federal Çözüm temelini 1977 Doruk Antlaşması ile atan Makarios ile Denktaş'tı...
Bu ana temel üzerinden BM Parametrelerinin gelişmesini sağlayanlarda iki toplumun "soruncu" eski nesil siyasi liderleri Denktaş, Kibrianu, Vasiliu, Glafkos Kleridis’tir.
Daha sonra Talat, Eroğlu ve Hristofyas ile Papadopulos buna katkı sağladı.
BM Parametrelerine yeni katkıları da Sayın Anastasiadis, Sayın Eroğlu ile 11 Şubat 2014'te imzaladıkları Ortak Belge ile yaptılar.
Yani Sayın Akıncı, sorunu yaratan eski kuşağın, çözümü sağlamak için attığı temellere dayanarak bu süreci götürdü.
Bu yüzden Sayın Anastasiadis ile sürdürdüğü görüşme süreci sonunda başaramadık deyip, 
"inşallahla" yeni kuşaklara "patlak" top atması yanlıştır. 
Çünkü bu yaklaşım, bulduğu mirasın gelecek kuşaklarca bulunamamasına yol açar. 
Bu nedenle onun; sorun çözümlenmemiş olsa dahi kendisi, ekibi ve tüm toplumun enerjisi ile gelişen unsurların, geleceğe taşınmasına yöneldikte sorumluluğu vardır. 
"İnşallah " vurgusu ile geleceği ümitsiz ve temelsiz bir vakka haline dönürmemelidir. 
Evet, Crans Montana'dan bir Çerçeve Antlaşması dahi çıkamadı.
Ama ilk kez gerçekleşen ve 5'li Konferans kadar giden çaba boşa gitmemelidir.

BM Parametreleri gökten inmedi ve rapor...

Bu yüzden, Sayın Akıncı ve Hükümet, siyasi partiler ve Türkiye bugünün yol açtığı karamsarlıkla, BM Parametrelerini kaldırıp atmayı öne almamalıdır. 
Aksine, BM Genel Sekreterini; İyi Niyet Misyonu ile yer aldığı bu süreci, öncelikle objektif bir raporla yansıtmaya davet etmelidirler.
Çünkü objektif bir rapordan korkumuz yok!
Bu objektif rapor üzerinden, BM Parametreleri temelinde Federal Kıbrıs çözümü için uğraştığımızı öncelikle dünya kamuoyuna göstermeliyiz.
Bir kere, BM Parametreleri Gökten İnmedi. Tümünde Kıbrıs Türk Tarafının ve Türkiye'nin çilesi, acısı, emeği, aklı ve hayali var.
Bu yüzden bu parametreleri etkisiz kılmak isteyen Güneyin bağnazları oldu.
Yerine ne konacak?
Ayrıca kaldırılıp atılması söylenen BM Parametrelerinin yerine ne koyacağız? 
Üstelik, BM Parametrelerinin yerine konacakların onlar kadar değerli olabilmesi için bunların BM, Dünya ve Kıbrıs Rum toplumu tarafından da kabul görmesi gerekir.
Yani ortaya koyacağınız o "yeni" parametrelerin evrensel kabul görmesi lazım.
Yalnız bunun için kaç nesil daha çaba harcamalı, bunun hesabını yaptınız mı?
Bundan sonra bu durum için Kıbrıs Türk toplumunun takatı yetmez. 
Türkiye'nin ise bugünkü dünya konjüktüründe bölgesinde karşı karşıya kaldığı ve kalacağı aşikar olan yeni sorunlar nedeni ile buna ayıracağı enerji de sınırlanacaktır.
Peki ne olması lazım? 
Böyle ne at ne deve haline devam mı? Hayır. Bu konuda aceleci tavırlar içine girmeden iyi değerlendirmelerle çıkış yolu arayışını sağlamalıyız.
Ancak ne Sayın Akıncı'nın ifade ettiği gibi işi "gelecek kuşaklara" havale eden yorgunluk ve yılgınlık hallerine... 
Ne de olmadı deyip, binbir emek, çile ve kahırla oluşmasını sağladığımız BM Parametrelerini kolaylıkla terk etme yoluna girelim. 
Baksanıza Güneyin sözcüsü bizde açık olarak ifade edileni gizli olarak söylüyor. Çünkü 1964 statükosu ile BM ve AB'de yer alıyor. BM Parametrelerinin işlevsiz olmasını istiyor. Kalkması ifadesi onun ekmeğine sürülen yağ ve baldır.
Evet, bu aşamada en doğrusu ilk etapta BM Genel Sekreterliğinden bu süreçle ilgili olarak objektif temelde bir rapor yayınlamasını talep etmeliyiz. 
Bu Rapor üzerinden uluslararası kamuoyu indinde çaba göstermeliyiz.
Kaldırıp atmak yerine BM Parametrelerine sahip çıkarak Güneyin bağnazlarını bunun üzerinden sorgulamalı ve sorgulattırmalıyız...
YORUM EKLE

banner608

banner474