Gazimağusa’daki bir üniversitenin rektörü ve öğrenci işleri sorumlusu ‘yolsuzluk veya hırsızlıktan’ yargılanıyor…
   Konu haftalarca gündeme taşındı…
   Mahkemeye çıkarılıp, suçlandıkları zaman ortaya yeni iddialar atıldı…
   Rektör bunları kabul etti…
   Yüce Meclis bu konuyu gündemine alıp tartışmadı…
   KKTC ekonomisi açısından büyük önem taşıyan üniversiteleri denetleyecek bir mekanizma oluşturulmadı…
   Daha sonra en gözde üniversitelerimizden biri gündeme geldi…
   Bizzat Eğitim Bakanı bu üniversitenin iflas ettiğini söyledi…
   “Battı be arkadaşlar battı” dedi…
   İktidar kanadının tavrı bu şekilde ortaya konmuş oldu…
   Nasıl battı, neden batırıldı, buna kimler göz yumdu veya bunu kimler görmezden geldi?..
   Bu batışın sorumluları kimlerdir?..
   Kaç soruşturma yaptınız, kaç kişi yargıya taşıdınız?..
   Muhalefet kanadı ise bu gelişmeleri ‘üniversiteyi birilerine peşkeş çekme’ oyunu olarak nitelendirdi…
   Mesele bu kadar basit mi?..
   İşte Forever KKTC’nin siyaseti hemen her konuda bu şekilde rol alıyor…
   Bir taraf “battı” diyerek işin içinden çıkmaya çalışırken, diğer taraf meseleyi ‘peşkeşe’ çekiyor…
   
Yeni skandal Güzelyurt’ta

   Forever TRNC siyasetinin bir başka özelliği, askeri slogana sahip olmaktır:
   “Gör, duy, konuşma…”
   Onlar da öyle yapıyor…
   Olayın derinliğine inmiyorlar…
   Bu ülkede yaşanan birçok kirli işe dokunmuyor, temizlik operasyonunu akıllarından geçirmiyorlar…
   Hal böyle olunca ‘kötü niyetliler’ cesaretleniyor…
   Torpilli olana bedava tarafından, parası olana da başka türlü yöntemlerle diploma veriyorlar…
   Bunu açıklayan üniversitenin bizzat sahipleri…
   Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri kurucuları adına yapılan açıklamada; bazı üst düzey yöneticilerin görev ve yetkilerini kötüye kullanarak ciddi yolsuzluk yaptıklarını ve zimmetlerine para geçirdikleri duyuruldu…
   Kuşkusuz; bu yöneticilerin denetimsiz bırakılması da bir hatadır…
   Ancak üniversitelerin gerek eğitim kalitesini, gerekse mali açıdan denetimini sağlamak devletin görevidir…
   Üniversiteleri bunca zaman denetimsiz bırakanlar, yaşanan bunca olayın esas sorumlusu olanlardır…
   Diplomanın ‘en ucuz olduğu’ bir ülkeden söz edildiği zaman bunu reddetmek yerine, iddiaları gündeme taşıyıp, ciddi araştırmalar yapmak hem hükümetlerin, hem de ‘yüce meclisin’ göreviydi…
   Yani bu yaşananların baş sorumlusu onlardır…
   Bunca zaman olana, bitene kulak tıkayıp; tüm eğitim kurumlarını tartışılır hale getiren bu son olayın ardından ‘araştırma komitesi’ kurulmasını gündeme getiren ‘Yüce meclise’ ne kadar teşekkür edilse azdır…
   Olası bir çözüm sonrasında bu diplomaların tanınacağını ve hukuk mezunlarının avukatlık, eczacılık mezunlarının eczane işletmesine izin verileceğini mi sanıyorsunuz?..
   Kendi kendinizi avutmak yerine bugün ‘sevgilinizle’ güzel bir gün geçirmeye bakınız…
   “Aşk’ her şeyin üzerindedir…
   Hele bu ülkede…