Rum tarafı ‘uzun vadeli mücadele’ programını askıya alsa ve bizimle Mayıs’tan önce anlaşma yapmış olsaydı başımıza nelerin gelebileceğini anlamak için Rum Ombudsmanı Eliza Savvidu’nun son açıklamalarını okumak yeterlidir...
Savvidu gerçekten cesaretli bir kadınmış...
Kendisini kutluyoruz...
Savvidu, 8 Aralık 2015’te yayınladığı 2014 yılı raporunda aynen şu ifadeleri kullandı:
“Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılar açısından kötü bir yıldı...”
Savvidu ikinci önemli açıklamasını 22 Aralık 2015’te yaptı...
Bu kez, Rum Nüfus Dairesi’nde Kıbrıslı Türklere karşı haksız uygulamalar yapıldığına dikkat çekti...
Politis gazetesi bu haberi “Kıbrıslı Türklere eziyet ediyorlar” başlığıyla kullandı...
Ombudsman Savvidu, son olarak 19 Mart 2016’da bir açıklama yaparak, Kıbrıslı Türklere karşı ‘Kin suçlarının işlendiğini’ bildirdi...
Kin ne demek?..
Düşmanlık, intikam hırsı...
Peki neden?..
Çünkü okullarda Türk düşmanlığı üzerine eğitim veriliyor...
Türklerin barbar olduğu iddia ediliyor...
Barbarlara karşı intikam hırsı aşılanıyor...
Ve hiç kimse bu eğitim sistemini değiştiremiyor...
Kıbrıslı Türklere en yakın parti olduğunu iddia eden AKEL’in döneminde dahi, ilgili bakan eğitim sistemini değiştirmeye cesaret edemedi...
Ortaya bazı iddialar atılmış olsa da ileriye gidilemedi...
Şimdiki Rum lideri Anastasiadis, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın uyarısı üzerine bir eğitim komitesi kurulmasını kabul etti...
Fakat komite henüz karar üretemedi...
Tam tersi, komitenin Rum başkanı “Okullarda tarih kitaplarının değiştirilmesi söz konusu mu” sorusuna “hayır” yanıtını verdi...
Duyan yok mu?
İşin ilginç yanı, Rum Ombudsman bunları söylüyor ve Kıbrıslı Türklere yapılan haksızlıkları, kin ve nefret duygularını ortaya koyuyor...
Fakat bizdeki ‘İnsan Hakları Savunucuları’ ve ‘Barış kahramanları’ ağızlarını açmıyor...
Türk’ten, Türk’e en ufak bir haksızlık olduğunda kıyamet koparanlar, Rum tarafında yapılanlara karşı tepkisiz kalıyorlar...
“Onlara karşı bizler de düşmanlık dersleri verelim” diyen yok...
Ama, olası bir çözüm durumunda nelerle karşılaşabileceğimizi değerlendirmek ve katı önlemler almak zorunda olduğumuzu duyurmalıyız...
Savvidu’nun açıklamalarını yabancı dillere çevirip, insan hakları şampiyonu AB üyesi ülkelerin liderlerine ve büyükelçilerine göndermeliyiz...
Rum liderini ‘acil ve etkin’ önlem alması için sıkıştırmalıyız...
Ve güvenlik endişemizin ne kadar haklı olduğunu herkese kabul ettirmeliyiz...
Bugünkü durumda çözüme bizden fazla onların ihtiyacı vardır...
Türk askerinin gitmesi ve Türkiye’nin bu adadan çekilmesi, onlar için yüz milyarlarca Euro’dan daha değerlidir...
Buna karşın, aynı adada birlikte yaşamak zorunda oldukları Kıbrıslı Türklere yönelik düşmanlık derslerinden vazgeçmiyorlar...
Öyleyse Türk garantisine her zamankinden daha sıkı bir şekilde sarılmamız gerekmiyor mu?..
Ne diyorsunuz?..