Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) için yeni jeneratör alımının zorunlu olduğu iddia edilerek, ihaleye çıkılmasının ardından yaklaşık 40 milyon Euro’luk bir keşif bedelinin ortaya çıktığı belirtildi. Ana muhalefet lideri Ersin Tatar 30 milyon Euro’nun da altında mal olabilecek jeneratörler için 40 milyon Euro’luk keşif yapılmasını sert ifadelerle eleştirirken “Acaba bu işin içinde başka filmler mi vardır?” diye sordu.
Muhalefetteki Yeni Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı Erhan Arıklı da “Biz bu filmi 12 Mayıs 2015’te izlemiştik” derken, UBP Milletvekilli Sunat Atun, yeni jeneratör alımının gereksiz olduğuna dikkat çekti ve “Yüreğim sızlıyor” dedi. Enerjiden sorumlu Bakan Özdil Nami ise, yeni jeneratör alımıyla ilgili olarak uluslararası ihaleye çıkılmasından yana olduğunu belirtti.
KIB-TEK’in yüksek maliyetli ihale operasyonlarının yeniden gündeme gelmesi üzerine dikkatler Başsavcılığa yöneldi. Elektrik Kurumu’nun son 10 yılda gerçekleştirdiği tüm ihalelerin Başsavcılık tarafından araştırılmasını isteyen vatandaşlar, parlamentoda temsil edilen partilerin de bu konuda harekete geçmesini önerdi.
Meclis’te ne dediler?
Tatar: Esas mesele büyük ihaleyle ilgili
Ana muhalefet lideri Ersin Tatar 30 milyon Euro’nun da altında mal olabilecek jeneratörler için 40 milyon Euro’luk keşif yapılmasını sert ifadelerle eleştirdi. Tatar konuyla ilgili şunları söyledi:
“Esas mesele büyük ihale ile alakalıdır. Biz de herhalde uyumuyoruz. Bakınız gelen bilgiler bir takım filmlerin döndüğü öyle büyük bir ihale ki, keşif bedelinin üzerinde bile oynamaların yapıldığı… Ben bu kürsüden ifade etmek istiyorum, 32-33 milyon Euro olan bu alım bedeli ki iddia ediliyor ki, uluslararası ihaleler yapılsa 30 milyon Euro’nun altına düşecek, bu kadar önemli bir meseledir. Bu kadar önemli bir meseleyi eğer birileri duymuyorsa, dinlemiyorsa, onun vebali onlara aittir. Bu kürsüden ifade ediyorum, çok kapsamlı araştırmalar olmuştur. Verilen bilgi bu yöndedir. Keşif bedeli ile alakalı oynamalardan bahsedilmektedir. 40 milyon Euro’lara kadar yükseltilmesi söz konusudur. Nitekim KIB-TEK üyelerinin yaptıkları bazı açıklamalarda esasında bu iş Bakanlar Kurulu kararı ile karara bağlanmış olsaydı ve ihaleye çıkılsaydı o zaman uluslararası ihale olacaktı, o zaman da bu iş 30 milyon Euro’ların altına düşecekti. Bu açıklamalar KIB-TEK Yönetim Kurulu üyelerinin açıklamaları. Dolayısı ile bu hükümet buna duyarsız kalamaz. Bu hükümet buna bakmak durumundadır. Bu hükümet halka söz verdiği gibi şeffaf olmak zorundadır, doğruları söylemek zorundadır. Günün sonunda KIB-TEK’te büyük bir sıkıntı vardır. Hükümet de orada hiçbir uyumdan bahsedemez. Bu Meclis ve bu halk, şeffaflık adına sizden orada tam olarak ne olduğunu bilmek istiyor. Biz toplu iş sözleşmesinden dolayı yönetim kurulunun görevden alınmış olduğunu inanmıyoruz. Sebep bu değildir. Ortada spekülasyonlar vardır ve bu spekülasyonların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Hükümet ortaklarının hepsi eşit sorumluluktadır. KIB-TEK, CTP’nin bakanlığındadır diye sadece CTP’nin sorumluluğunda değildir, tüm hükümet ortaklarının sorumluluğundadır.”
Arıklı: Aynı filmi 12 Mayıs 2015’te de izledik
Hükümetin KIB-TEK ile ilgili tutumlarını eleştiren Yeni Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı Erhan Arıklı ise şunları ifade etti:
“KIB-TEK’te uzun süren tartışmalar sonucunda hükümet Yönetim Kurulu Başkanı’nı görevden aldı. Peki, bununla birlikte tartışmalar bitti mi? Şimdi oradaki Yönetim Kurulu üyeleri diyor ki ‘Ortada bir problem varsa, bir yanlışlık varsa biz yönetim kurulu üyeleri oy birliği ile bu kararları aldık. Tek başına faturayı Hüdaoğlu’na ödetemezsiniz. Görevden almanız gerekiyorsa, hepimizi görevden alın’. Ben gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Orada bir yönetim kurulu var, kararlar oy birliği ile alınıyor, siz sadece yönetim kurulu başkanını görevden alarak oradaki yarayı pansuman ediyorsunuz ve güya yarayı iyileştiriyorsunuz, bu mümkün değil. Yönetim Kurulu üyeleri son derece haklıdır, Hüdaoğlu ile birlikte oradaki tüm arkadaşları görevden almak zorundasınız. Görevden alma meselesi olarak Toplu İş Sözleşmesi gösteriliyor. Toplu İş Sözleşmesi’nden hükümetin haberinin olmaması gösteriliyor ve bunun etik olmadığı anlatılıyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki TİS buzdağının görünen kısmı. KIB-TEK gerçekten bir cumhuriyet haline dönüşmüş, oradaki kararlar, oradaki çalışmalar hükümetten azade bir şekilde yapılıyor. Bakın size bir yazı okuyorum. EL-SEN Yönetim Kurulu üyelerinin görevden alınmaları haline süresiz grev dâhil her türlü eyleme gideceklerini söyledi. EL-SEN KIB-TEK’in özelleştirilmeye çalışıldığını ve yatırımlarının durdurulmak istendiğini söyledi. Bunlar 12 Mayıs 2015 tarihinde söylenmiş. O zaman da hükümette CTP var, Özkan Yorgancıoğlu Başbakan, hükümet KIB-TEK’teki gelişmelerden rahatsız. Dönüyor Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akim’i görevden almak istiyorlar. El-SEN karşılarına dikiliyor. ‘Yönetim Kurulu’nu görevden alırsanız, memleketi karanlığa boğarız’ deniyor, tehdit ediliyor, hükümet hemen geri adım atıyor. Aynı senaryo şimdi de oldu. Yani orada bir saadet zinciri var, bir rant var, o rant çevresini kuran kişiler EL-SEN’i her dönem orada paravan olarak kullanıyor. Siyasiler ve hükümet KIB-TEK’e müdahale etmek istediklerinde EL-SEN bir anda karşılarına çıkıyor, ‘Sakın ha, memleketi karanlığa boğarız’ diyorlar, tıpkı Cuma günü yaptıkları gibi. Bu sebepten dolayı diyoruz ki şayet hükümet EL-SEN konusunda, KIB-TEK konusunda herhangi bir adım atacaksa, biz hükümete destek vereceğiz çünkü bu kanayan bir yaradır. Yanınızda olacağız.”
Arıklı, ihale konusunda eleştirilerde bulundu
“Asıl mesele ihale meselesi, jeneratör ihalesi. Bu ihale konusunda çok ciddi şekilde çalışmalar yapılıyor, niye az önce Ersin Tatar söyledi. Uluslararası ihale olması halinde dört jeneratörün fiyatı çok daha aşağılara inebilecek ama keşif bedeli nedir 40 Milyon Euro artı KDV. Şimdi bakın İsmet Akim döneminde 2014 yılında bu jeneratörlerden iki tane alınacaktı, yapılan teklif 7 milyon 850 bin dolar tanesiydi arkadaşlar. İki tanesine verilecek rakam 15 milyon dolardı buna montaj dâhil, nakliye dâhil. Daha sonra 2017 yılında yine ihtiyaç oluyor, yine teklifler alınıyor, alınan rakam 5 milyon 750 bin artı, nakliye ve montaj. Yani toplam o zamanki rakamlara baktığımızda 4 tane jeneratöre ödenmesi gereken rakam 23 Milyon Dolar ya da Euro. 6-7 milyonda nakliye ve montaj koysanız taş patlasa 30 milyon Dolar ya da Euro. Peki, niye ısrarla 40 milyon Euro keşif bedeli konuldu oraya? Ve neden ısrarla yerli firmaların müracaatı ön görüldü de uluslararası çıkılmıyor? Bu işi yapan kim? İki tane firma var, adları da belli. Bir tanesi genel yetkili satıcı da değil. Gelecek olan jeneratörün markası belli, onun buradaki temsilcisi de belli. Adrese teslim ihale dediğimiz bu. Allahtan korkmaz mısınız? 30 milyonun dahi altına düşürme imkânınız varken neden 40 milyon Euro para ödeyeceksiniz? Ve en önemlisi de tehdit ediliyor, topluma korku salınıyor. Deniyor ki, şayet bu jeneratörleri acilen almazsak Haziran-Temmuz ayında ülke karanlığa boğulacak. Yalana bakın. Allahtan korkun. Bu jeneratörleri bugün ihale etseniz, bugün sipariş verseniz ancak bir yıl içinde bu ülkeye gelir. Hani ülke Haziran-Temmuz ayında karanlığa boğulacaktı? Peki, rakamlara bakalım. Gerçekten öyle bir tehlike var mı? Gerçekten bu jeneratörler çok acil ihtiyaç mı? Bizim 404 Megavatlık bir potansiyelimiz var, 75 Megavat’da güneş enerjisi için lisans verildi, bunun 15 Megavat’ı şu an devrede. Peki, bizim PİK değerimiz nedir? Sayın Bakan geçen hafta açıkladı. Haziran-Temmuz ayında 320. Allahtan korkun. Hadi bu rakam her yıl da artsın 5 Megavat, 5’de benden koy 10 Megavat. En az 5 yıl mevcut durumla idare edebiliriz. Peki, neden çok daha ucuz ve temiz enerji olan kablolu elektriğe şu an gerekli yatırımı yapmıyorsunuz? Bakın Sayın Bakan ve Başbakan bu konuda ısrarla ‘bilgimiz yok’ diyor. Bu partinin televizyona çıkan, uzman diye geçinen akademisyenleri de diyor ki ‘biz kablolu elektriğin fizibilitesini bilmiyoruz. Kaç paraya denk geleceğini bilmiyoruz, kablo ile elektrik gelmesine karşı değiliz. Softa şaşırtması. Bakın Türkiye Elektrik İdaresi İletim Anonim Şirketi yıllar önce alternatifli olarak kablo elektriğin KKTC’ye gelmesiyle ilgili fizibilite çalışmasını yapmış. Bu çalışma sizde de var, KIB-TEK’te var. Size vermiyorlarsa, yalan söylüyorlar. Burada tüm bedeller yazıyor. Peki, bedeli nedir? Soru bu. ‘Biz gelecek olan kablo ile elektriğin fiyatını bilmiyoruz’ diyorlar. Burada bir soru sormak istiyorum. 2017 yılında Sayın Sunat Atun Ankara’da bir protokol imzaladı. Bu protokolü imzaladıktan sonra geldi dedi ki elektrik 25 kuruş olacak. Peki, orada Türkiye size kablo ile elektriğin kaç para olacağını söyledi mi? Bu rakamı neden açıklamıyorsun? Benim aldığım bilgiler, kabloyla elektriğin çok daha az olacağı, 5 buçuk-6 sent olacağı yönündedir. Artı Akkuyu Nükleer Santrali devreye girdikten sonra bunun birkaç sent daha aşağıya düşeceğidir. Şimdi demek ki şu anda 11-12 sent olan maliyetimiz kablo ile elektrik geldiği anda yüzde 50 düşecek. Peki, ne kadar sürede olur bu? Bir buçuk yıl. Yani jeneratörden 6 ay geç. Ey hükümet neden kablo ile elektriğin gelmesi için çalışma yapmıyorsunuz? Sayın Bakan diyor ki Türkiye’nin uluslararası sıkıntıları var. AB’ye verdiği taahhütler var. Ben bunu Dışişleri Bakanı’na sordum. O bizim işimiz dedi. Yani Rum tarafı engel çıkartacakmış. Yahu biz Rumlarla enterkonnekte bağlı değil miyiz? Rum tarafı bize elektrik satacak, Türkiye satarsa Rum tarafı buna karşı mı çıkacak? Böyle bir şey olabilir mi? Kimi kandırıyorsunuz? Maksat belli. Orada 10 milyon Euro’luk bir rant var, bu paylaşılacak.”
Atun: Yüreğim Sızlar
UBP Gazimağusa Milletvekili Sunat Atun da, kablo ile elektrik getirilmesi çalışmalarının kendi dönemlerinde çok geniş bir şekilde yapıldığını, ancak getirilmesi konusunda net bir siyasi irade gerektiğini kaydetti, su projesini örnek verdi.
Atun, o dönemde gerekli altyapı çalışmalarını yaptıklarını, bundan sonrasının devamının önem taşıdığını ifade ederek, KIB-TEK’te şimdi zorla jeneratör alınmaya çalışıldığını, üretimde tarife yönetimi, binalarda enerji tasarrufuna önem verilmediğini savundu.
Atun, sözlerine şöyle devam etti:
“Bizde bu makinelerin toplam üretim kapasitesi 2 milyar 800 milyon kilovat saattir yıllık. Şu andaki tüketim geçen senenin de neredeyse altında ve kapasite kullanımız yüzde 49’larda. Bir milyar 600 milyon kilovat saat tüketiliyor. Buna rağmen bu millete bu bedeli ödettirip makine almak istiyorlar zorla. Yazık günahtır. Talep yönetimi yapılmadan 40 milyon Euro dört makineye inanın benim vicdanım sızlar. Vallahi billahi sızlar. Bu yüzden kendi dönemimde makine alınmasına müsaade etmedim. Bunun yanında kurumun parası da yok. Borçlanmalar büyüdü. Finansman kabiliyeti yok.”
Kendi döneminde jeneratör alınmasına izin vermediğini, kurumun zaten parası olmadığını, bunun tartışılması gerektiğini ifade eden Atun, bu jeneratörlere verilecek parayı duyduğunda vicdanının rahatsız olduğunu belirtti.
Nami: Arzum Uluslararası ihaledir, bu olacak
Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami de, milletvekillerinin eleştirilerine yanıt vererek, bakanlık olarak gerekli adımlar ne ise o şekilde atılacağını kaydetti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birlikte istihdamın artırılması için çalışmaların sürdüğünü ifade eden Nami, KIB-TEK’te de yönetim kuruluna atamaların hükümet tarafından yapıldığını, görüş ayrılıklarının normal olduğunu ancak açıklamaların yanlış olduğu konusunda gerekli uyarıların yapıldığını söyledi.
Nami, KIB-TEK Yönetim Kurulu’nda uyumun esas olduğunu, son günlerde bazı uyumsuzlukların yaşandığını, görevden almaların olduğunu, gerekli istişareleri yaptıklarını, yetkinin de sorumlulukların da kendilerinde olduğunu vurguladı.
Nami, “Kimlerle çalışacağımıza sizler gibi bizler de karar verebiliriz” diyerek, KIB-TEK’teki ihaleyi uluslararası ihaleye dönüştüreceklerini kaydetti.
Bu konuda gerekli çalışmaların yapıldığını ifade eden Nami, yönetim kuruluna yapılan atamaların hükümet tarafından yapıldığını ve görevden alınıp atamaların yine hükümet üyeleri tarafından yapılacağını söyledi.
EL-SEN ve KIB-TEK ile gerekli temas ve diyalogların olduğunu anlatan Nami, gerekli yatırımların yapıldığını ve yapılacağını kaydetti.
Jeneratör alımı ile ilgili tartışmalar sürerken, elektrikte tasarruf için yapılan çalışma ve değerlendirmelere katıldığını, akıllı sayaçların da etkin bir şekilde değerlendirildiğini anlatan Nami, bunlar sürerken neden jeneratör alımı için çalışma yapıldığı veya kablo ile elektrik çalışmalarının yapıldığı gibi konuların tartışıldığını belirterek, kablo ile ilgili adımların atıldığını, hükümetin görüştüğünü, detaylı yapılması gereken çalışmaların ardından gerekli tetiklemelerin yapılacağını söyledi.
Nami, mülkiyeti, işletme hakkı konularının da önemli olduğun, bu yüzden görüşme ve çalışmaların önem taşıdığını anlatarak, tüm gerekli çalışmaların yapıldığını, gerekli yazışmaların gönderildiğini ifade etti ve cevap beklediklerini vurguladı.
Kablo ile ülkeye elektrik getirilmesi sürecinin “Milli Proje” olması gerektiğini, Meclis bilgisine ve onayına getirileceğini ifade eden Nami, yenilenebilir enerji konusunda da çalışmaları sürdürdüklerini, kablo ile ilgili çalışmaların da sürdüğünü ancak bu projelerin ne zaman tamamlanacağı ile ilgili zaman kestiremediklerini ancak en az 3 yıla ihtiyaç duyduklarına işaret etti.
Nami, bu yüzden bu riskleri değerlendirerek, jeneratör alımına onay verdiklerini, bu ihalenin de uluslararası ihale şeklinde olmasını istediğini ifade etti. Nami, önlerine gelen tekliflerde 2 ve 4 jeneratör olduğunu, bu konuda yapılan teknik çalışmalar sonucunda 4 jeneratöre karar verildiğini kaydetti.