Hazırlayanlar : Av. Orhan Arsal ve Av. Şengül Göksu
Emekli Yüksek Mahkeme Başkanı Taner Erginel ile Yargı Bağımsızlığı ve Adalet Bakanlığı ile ilgili söyleşi (3)
Yüksek Mahkeme Başkanının odasındaki yazıda “Amacımız KKTC Mahkemelerini dünyanın en adil Mahkemelerinden biri haline getirmektir” diye yazmaktadır.
Soru 1: Yüksek Adliye Kurulu sisteminin çok güzel bir sistem olduğunu anlatıyorsunuz. Bu sistemin kusurları yok mu? Şikayetler yapılmadı mı?
Cevap 1: Her sistemin kusurları ortaya çıkabilir. Ancak kusurlar var temelde iyi olan bir sistemi bozmak doğru değildir. Yüksek Adliye Kurulu sisteminin de kusurları vardır veya zamanla kusurlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Önemli olan sistemi bozmadan kusurları gidermeye çalışmaktır.
Yüksek Adliye Kurulu sisteminin temelde iyi olup olmadığı konusunda sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için öncelikle Yargı Bağımsızlığını bizim kadar gerçekleştirememiş ülkelerde, yani Yürütmenin yargıçların tayin terfi ve naklinde söz sahibi olduğu ülkelerde Yargının ne durumda olduğuna bakmamız gerekir. Böyle bir araştırma yaptığımız zaman bu ülkelerde Yargı standardının oldukça düşük olduğunu görürüz. O zaman bizdeki sisteme yönelik şikayetleri daha tarafsız değerlendirebiliriz. O zaman sistemi bozmadan sorunları gidermenin yollarını ararız.
Soru 2: Şu halde Yüksek Adliye Kurulu sisteminin kusurlarını ele almamız ve çözüm bulmaya çalışmamız gerekir. Bu sorunlar nelerdir?
Cevap 2 : Sorunlardan biri kararların gizli oyla alınması nedeniyle ortaya çıktı.
Yüksek Adliye Kurulunun çalışma yöntemi 35/85 Sayılı Yüksek Adliye Kurulu Yasasında düzenlenmiştir. Bu yasaya göre “Yüksek Adliye Kurulunda kararlar üye tam sayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla alınır.” Yani Yüksek Adliye Kurulunda karar alınabilmesi için en az 7 oy gerekmektedir ve bu oyların gizli verilmesi gerekir.
Kararların gizli oyla alınması kuralı eleştirilmiştir. Gizli oy nedeniyle Kurulun ilkeli karar vermekten uzaklaştığı, gerekçesiz karar verdiği, Kurul üyelerinin dış etkenlere açık hale geldiği ve kime verildiği belli olmayan oylar nedeniyle beklenmedik adaletsiz sonuçlar ortaya çıktığı iddia edilmiştir. Kurulda alınan bazı kararlar bu iddiaların haklı olduğu görüntüsünü ortaya çıkarmıştır.
Bu eleştirilere karşı yasanın değiştirilmesini ve açık oyla karar verilmesini savunanlar oldu. Daha sonra açık oyun sakıncaları üzerinde duruldu. Gizli veya açık oy kullanılması konusunda Kurula karar verme yetkisinin tanınması görüşü öne sürüldü. Bu görüşe göre her oylamadan önce Kurulun oylamanın açık mı gizli mi olacağına karar vermesi uygun bir çözüm olabilirdi. Kurulun bu konuda prensip kararı vermesi, bir süre bu karar doğrultusunda hareket etmesi ve sakıncaları görülünce prensibin değiştirebilmesi de düşünüldü. Böylece yasakları artırarak değil, kurulun takdir yetkisini arttırarak sorunu çözme görüşü üzerinde duruldu.
Oy verme yöntemi Kurul üyeleri arasında uzun süre tartışıldı fakat her hangi bir değişiklik yapılmadı. Buna rağmen yapılan tartışmaların yararlı olduğunu söyleyebiliriz. Tartışmalar bu sorunun alınacak önlemlerden biriyle çözülebileceğini, dolayısıyla Yüksek Adliye Kurulu Sistemini bozma gereği olmadığını göstermiştir.
Soru 3 : 1975 Federe Devlet Anayasası ile 1985 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasasının daha önce mevcut Adalet Bakanlığını iptal ettiğini, bunun Yargı Bağımsızlığı ilkesini en saf şekli ile uygulamak amacıyla yapıldığını, onun yerine Yüksek Adliye Kurulu Sistemi ismini verebileceğimiz bir sistem getirildiğini, bu sistemin tüm dünyayı şaşırtan ileri bir sistem olduğunu, ancak uygulamada bazı sorunların ortaya çıktığını, sistemin önemi yeterince anlaşılamadığı için sorunları giderme yerine sistemi bozma yönünde öneriler yapıldığını, sistemi bozmadan bu sorunları gidermeye çalışmamız gerektiğini söylüyorsunuz. Kurulda gizli oy vermenin bazı şikayetlere neden olduğunu söylüyorsunuz. Başka ne gibi şikayetler oldu?
Cevap 3 : Bir sistemi doğru değerlendirebilmek için yapılan şikayetleri dinlemeye açık olmak gerekir. Bu konuda hoşgörülü olmak çok önemlidir. Bazı kurumlar eleştiri almak istemezler. Eleştirileri engellerler. Bu sistemin gelişmesini engeller. Doğru olan herkesin konuşmasına fırsat vermek ve objektif dürüst bir değerlendirme ile şikayetlerde haklılık payı olup olmadığına bakmaktır. Yüksek Adliye Kurulu Sistemine karşı yapılan şikayetleri bir bir ele alalım ve şikayetlerde haklılık payı olup olmadığına bakalım.
Soru 4: Yüksek Adliye Kurulunda kararların gizli oyla verilmesinin kurulun ilkesiz ve gerekçesiz karar verdiği görüntüsünü ortaya çıkardığını, bunun şikayetlere neden olduğunu söylediniz. Bu şikayetlere karşı çözümler önerildiğini , fakat önerilen değişiklikleri yapma fırsatı bulunamadığını söylediniz. Başka hangi konularda şikayetler oldu?
Cevap 4 : Diğer bir şikayet meslek icra eden avukatların kurulda görev yapması nedeniyle oldu.
Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisi veya Baro kurulda görev yapacak temsilcilerini genellikle meslek icra eden avukatlar arasından seçtiler. Bu avukatlar bir taraftan yargıçların atanmasında, naklinde ve terfiinde söz sahibi olmakta, daha sonra onların önünde avukatlık mesleğini icra etmekteydiler. Yargıç kendi kaderinde söz sahibi olacak avukat karşısında tarafsızlığını koruyabilir mi?
Bir an için yargıcın tarafsızlığını koruduğunu düşünelim. Bizim hukuk sistemimizde bu tarafsızlık yeterli değildir. Önemli olan Mahkemeye gelen herkesin yargıcın tarafsız olduğunu düşünmesidir. Yargıçların tarafsız olması ve ayrıca halkın onların tarafsız olduğunu düşünmesi sistemimizin temelidir.
Uyguladığımız Anglosakson hukuk sistemi tarafsızlık konusunda o kadar titiz davranmıştır ki bir yargıç tarafsızlığını yitirmese bile bu konuda bir şüphe doğması halinde davadan çekilmesi gerektiği kuralını benimsemiştir. İngiltere’de taraflardan birinin yargıcın tarafsız olduğunu ima etmesinin bile yargıcın davadan çekilmesini gerektirdiği söylenir.
Soru 5: Bir yargıcın davayı görmemesi için tarafsızlığı konusunda şüphe uyanması yeterlidir diyorsunuz. Bu çok aşırı bir ilke değil mi? Şüphe her zaman olabilir. Bir şüphe yüzünden yargıç davayı dinlemekten vazgeçecekse davayı dinleyen yargıç kalmayacak değil mi?
Cevap 5 : Haklısınız. Ancak uydurma bir şüphe kabul edilmez. Şüphenin haklı bir gerekçesi olmalı. Sade sıradan insanların da o şüpheye katılma olasılığı olmalı. Anglosakson hukuk sisteminde yargıçlara büyük saygı duyulduğunu, gereksiz yere şüpheye düşülmediğini, dolayısıyla bu ilkenin istismar edilmediğini görüyoruz. Arzu edersiniz size bu konuda bir örnek anlatayım.
Devam edecek
8 Bölümden oluşan bu yazı dizisinde Yargı Bağımsızlığını çeşitli yönleri ile tartışacak, hukuk sistemimizin daha iyiye gitmesini sağlamak ve bozulmasını önlemek için geçmiş deneyimlerimizi anlatarak yeni görüşler üretmeye çalışacağız.