YASAL SORUNLAR
KKTC Yargısının Saygınlığı (1)
Taner ERGİNEL
Emekli Yüksek Mahkeme Başkanı
Son zamanlarda medyada sık sık KKTC yargısına yönelik eleştiriler yapılmaktadır. Bazı dostlarım ve hukukçular her olayda görüşümü merak edip soruyorlar. Onlara elimden geldiği ölçüde bilgi vermeye çalışıyorum. Buna rağmen konunun karmaşıklığı nedeniyle görüşlerimi yeterince ifade edemediğimi sanıyorum. Bu nedenle detaylı bir yazı yazıp görüşlerimi anlatma gereği duydum. Geçmiş deneyimlerim ışığında yargı sorunları ve yargının saygınlığı ile ilgili görüşlerimi anlatmak istiyorum. Sizlerle birlikte yargının saygınlığını koruma ve artırma konusunda görüşler üretmeye çalışalım.
Bilindiği gibi 2002 – 2006 yılları arasında Yüksek Mahkeme Başkanı olarak görev yaptım. O tarihlerde yargıya yönelik fazla eleştiri yapılmıyordu. Bir eleştiri yapıldığı zaman şikâyet edenle temas eder, yasal durumu izah etmeye çalışırdım. Konuştuğum kişilerin hemen tümü kolay tatmin olur bir şikâyetleri kalmadığını söylerlerdi. Onlarla konuşurken bazen dünyanın en adil yargısını oluşturma ideali ile hareket ettiğimizi söylerdim. Bu abartılı sözlere bile tepki göstermezlerdi.
Bugün maalesef yargıya yönelik şikâyetler artmış durumda. Daha kötüsü gittikçe daha da artma eğilimi göstermekte. Şikâyetlerin niteliği de değişti. Artık yapılacak bir açıklamanın şikâyetçileri kolay tatmin edeceğini sanmıyorum. Bu durum yargıda olumsuz yönde değişim yaşandığını göstermektedir.
Yüksek Mahkeme olarak yargıya yönelik eleştirileri önlemenin doğru olmadığına inanıyorduk. Aksine tüm diğer kurumlarda olduğu gibi yargıda da bozulmayı önlemek ve gelişmeyi sağlamak için eleştiri yapılmasına fırsat vermemiz gerektiğini düşünüyorduk. Özellikle iyi niyetli eleştiri yapılmasının yani bir taraftan eleştiri yapılırken diğer taraftan doğru olanın ne olduğunun belirtilmesinin son derece yararlı olacağına inanıyorduk.
Bir ülkede yargının sorunlarının giderilmesi ve yargının daha adil hale getirilmesi herkesi ilgilendiren bir konudur. Bu konuda herkesin konuşmaya, eleştirmeye ve katkı koymaya hakkı vardır. Bu arada hatalı eleştiriler yapılıyorsa bunları da hoşgörü ile karşılamak gerekir. Unutmamak gerekir ki gerçek zıt görüşlerin çatışmasından çıkar. Yargı ile ilgili doğru çözümler farklı görüşlerin özgürce tartışılası sonucu bulunacaktır.
Yargının saygınlığı konusunda doğru görüş üretebilmek için hukuk sistemimizi tanımak gerekir. Çünkü bu yapılmadığı zaman sorunları çözeceğiz diye hatalı önlemler almak ve sorunlara sorun katmak söz konusu olabilir.
Bir grup hukukçu arkadaşla birlikte yargının saygınlığı konusunda detaylı bir çalışma yapmaya karar verdik. Yargımızın sorunlarını saptamaya ve doğru çözüm önerileri üretmeye çalıştık. Yaptığımız çalışmayı ve vardığımız sonuçları sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Bu görüşlerin özellikle genç hukukçulara yararlı olmasını dilerim. Sıkıcı olmaması için yazıda kendi anılarıma sık sık yer vermeye özen gösterdim.
Dünya ülkelerinde yargının saygınlığı
Bir hukukçu olarak her gittiğim ülkede Mahkemeleri ziyaret etmeyi alışkanlık haline getirdim. Türkiye’de öğrenci iken İstanbul’da bulunan Sultanahmet Adliye Sarayına gider duruşmaları izlemeye çalışırdım. Mahkemede davasını bekleyen kişilerle sohbet ederdim.
1965 yılında İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun olunca iki yıl kadar İngiltere’de kaldım. Yarı zamanlı olarak hem çalışıyor hem de bir okula gidiyordum. Oradaki bazı dernek faaliyetlerine katıldım. İngiliz hukukçularla arkadaşlıklarım ve tartışmalarım oldu.
İngiliz halkının yargıya duyduğu saygı beni çok etkiledi. Bu saygı inanılmaz boyutlarda idi. Hâlbuki İstanbul’daki Adliye Sarayında böyle saygı görmemiştim. Bu gözlemim doğal olarak beni iki yargı sistemini kıyaslamaya yöneltti.
Geçmişte Kıbrıs’ta yargının çok saygın olması
Yüksek tahsilden Kıbrıs’a döndüğüm 1977 yılında İngiltere’de gördüğüm saygının benzerini Kıbrıs’ta da gördüm. Mahkemede işi olanlar veya daha sonra kahvelerde sohbet edenlerin yargıya oldukça saygı duydukları anlaşılıyordu.
Halkın yargı ile ilgili görüşleri her zaman dikkatimi çekmiştir. Geçmişte tanık olduğum bir konuşmayı anlatmadan geçemeyeceğim. Bir sohbet esnasında yeni yargıç atanan bir kişinin karakterinin yeterince düzgün olmadığı iddia ediliyordu. Birisi şöyle dedi. “Merak etmeyin bir kişinin karakteri düzgün değilse bile yargıç olduktan sonra düzelir. Çünkü yargıçlar tarafsızdırlar. Yargıçlık bir kişiye tarafsız ve dürüst davranmayı öğretir.” Bu sözler o tarihlerde Kıbrıs halkının yargıçlara ne kadar çok saygı duyduğunu ve güvendiğini gösteriyordu.
Geçmişte kimse görevde olan yargıçları eleştirmeyi aklına getirmiyordu. Bu işin sırrı ne idi? Doğal olarak saygının Kıbrıs’ta uygulanan Anglosakson hukuk sistemden kaynaklandığını düşünmeye başladık. Bu sistemin eski İngiliz kolonisi olan dünyanın yarıya yakın ülkesinde uygulandığını biliyorduk. Anglosakson sistemi denen bu sistemi öğrenmeye çalıştık.
Kıbrıs Türk Mahkemelerinde önce avukat sonra yıllarca yargıç olarak görev yaptım. Mevcut durumu yakından izleme ve öğrenme fırsatı bulduğumu düşünüyorum.
Yargının duayeni olan büyüklerimizden bu hukuk sisteminin özelliklerini öğrenmeye çalıştık. Yazdığım “Kusursuz Yargı Oluşturma Çabaları” isimli kitapta bu konuları detaylı olarak anlatmaya çalıştım.
Yargıç Ahmet İzzet Bey’le ilgili ilk yıllarda tanık olduğum bir olay beni çok etkilemişti. Kitapta da yer verdiğim bu olayda bir gün birisi Ahmet Bey’e “Size teşekkür ederiz. Adil bir yargıç olduğunuza tanık olduk. Gerçi biz dinlettiğimiz davayı kaybettik. Ancak önemli değil. Sizin adalet yapmaya çalıştığınızı gördük. Kararınızda belirttiğiniz gerekçeler tamamdı” dedi.
Davayı kaybeden kişinin bile yargıca teşekkür etmesinin nedeni ne olabilirdi? Bu nasıl bir sistemdi? Bunu öğrenmeye çalıştık. Öğrendiklerimizi elimizden geldiği ölçüde hatasız uygulama çabası içine girdik.
Yargının polis koruması istememesi
2002 yılında Yüksek Mahkeme Başkanı olduğum zaman Polis Genel Müdürü güvenlik için Mahkemede bir polis bulundurmak isteyip istemediğimi sordu. “İstemiyorum. 30 yıldır yargıçlık yapıyorum. Bırakın şiddete başvuracak birisine, kaba söz söyleyen birisine bile rastlamadım. Polisleri ihtiyaç olan yerlerde görevlendir ” dedim. Bu durumu Anglosakson sistemin temel ilkelerini öğrenmemize ve doğru uygulamamıza borçlu olduğumu düşünüyorum.
Askeri Mahkemelerde farklı sistemlerin uygulanması
1974 yılından sonra bir süre sivil Mahkemedeki görevime ek olarak Güvenlik Kuvvetleri Askeri Mahkemesinde sivil yargıç olarak görev yaptım. Bu Mahkemede Anglosakson hukuk sistemi uygulanmaktadır. 1974’ten sonra Girne’de bir de Kolorduya bağlı Askeri Mahkeme kuruldu. Doğal olarak orada Türkiye’de uygulanan Kontinental hukuk sistemi uygulanmaktadır.
1974’ü izleyen yıllarda bizim Güvenlik Kuvvetlerimize bağlı askerlerle yani mücahitlerle Türk Barış Kuvvetlerine bağlı askerlerin birlikte suç işlediği olaylara rastlanmaktaydı. Sanıklar bağlı oldukları ordunun Askeri Mahkemesinde yargılanırlardı. Bu durumda birlikte bir suçu işleyen iki kişiden birinin bir sisteme, diğerinin ise diğer sisteme göre yargılanması söz konusu oluyordu. Böylece iki sistemi kıyaslamamız çok kolay hale gelmişti.
Zaman zaman iki Mahkemenin yargıçları bir araya gelir ve yasal konuları tartışırdık. Kolordu Mahkemesi yargıçları dâhil, tüm yargıçlar bizdeki sistemin daha iyi olduğu konusunda görüş birliği içine girerdik. Uyguladığımız Anglosakson hukuk sisteminde gerçek daha net bir şekilde ortaya çıkıyordu. Yargılama daha süratli idi ve daha adil bir sonuca varılıyordu.
Son yıllarda yargıya yönelik eleştirilerin artması
Son yıllarda yargıya yönelik şikâyetlerin her geçen gün arttığını basında okuyoruz. Bir yargıcımızın karşılaştığı tehditler nedeniyle istifa etmek zorunda kaldığını öğreniyoruz. Bazı gazeteler daha ileri giderek bu yargıcın öldürülmekle tehdit edildiğini yazıyorlar.
Bir başka davada halkın Mahkeme önüne toplandığı ve Mahkemeyi yuhaladıkları anlatılıyor. Geçmişte böyle bir olayın gerçekleşmesi söz konusu olamazdı.
O zaman kendi kendimize sormak sorunda kalırız. Toplum içinde yargıçlara öfke duyulmasının nedeni ne olabilir? Bunun nedeni uygulamamız gereken hukuk sisteminden uzaklaşılması olamaz mı?
Bir grup hukukçu arkadaşla yaptığımız araştırmalar sonunda bu sorulara kesin ve açık bir yanıt vermek zorunda kaldık. “Evet. Ülkemizde hukuk sistemimizin temel ilkelerinden uzaklaşmalar olmaktadır ve bu durum sorunlar çıkmasına neden olmaktadır.” O zaman kendi kendimize sorduk. Uyguladığımız Anglosakson sistemin temel ilkeleri nelerdir? Bu ilkeleri doğru uygulamak nasıl mümkün olabilir? Bu ilkeleri nasıl öğrenebilir ve genç hukukçulara öğretebiliriz?
Devam edecek