banner564

“Yanlış bir tutum”

Eroğlu, Akıncı’nın halkı “çözüm isteyenler, istemeyenler” diye ikiye böldüğünü savundu

“Yanlış bir tutum”
banner598
3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, bugüne kadar KKTC tarafından yapılan hiçbir projenin Türkiye tarafından geri çevrilmediğini belirterek, “Bunun değerini iyi bilmek lazımdır. Ama burada bir nokta vardır; mühim olan o projeleri doğru olarak yapacak kadroları oluşturmaktır. Şimdi, UBP-DP iktidardadır. Zannederler ki 10 bakanla memleket idare edilir. Hayır, bu yanlıştır. Yok, öyle bir şey. Bakanların yanındaki müsteşarları, müdürleri ve danışmanları tamam değilse işiniz tamam değildir” dedi. Eroğlu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın halkı “çözüm isteyenler, istemeyenler” diye böldüğü görüşünü dile getirerek, “Bu çok yanlıştır” dedi.
3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Radyo Vatan’da katıldığı programda soruları yanıtladı. 3'üncü Cumhurbaşkanı’nın ofisinden yapılan açıklamaya göre, Eroğlu’na yöneltilen sorular ve verdiği yanıtlar şöyle:

Soru: Şu an ülkenin içinde bulunduğu durum çok parlak değildir. UBP ve DP gibi merkez sağda bulunan iki partimiz ülkeyi idare etmeye çalışıyorlar. Ekonomik sıkıntılar var. Türkiye ile ilişkilerde sorunlar var. İmzalanan protokollerin arkasında durulmadığı için Türkiye’nin sitemleri var. Türkiye’nin protokollere uyulmadığı için bazı yaptırımları söz konusudur. Ben olsam hükümetin yerinde sizin yanınıza uğrardım. İstişarede bulunurdum. Siz 18 yılı aşkın süre Başbakanlık, 24 yıla yakın da UBP Genel Başkanlığı yaptınız. Bu gidişat iyi değildir. İşte zamlar her tarafı etkiliyor. Siz olsanız ne yapardınız? Size akıl danışmıyorlar ama belki buradan vereceğiniz mesajları dinlerler...

Cevap: Ben kimseye akıl vereceğim iddiasında değilim. Ancak yapılan protokollere, attığın imzalara sahip çıkmak lazımdır. Türkiye’nin buraya bütçemize vereceği kaynak kendisini sarsmaz. Türkiye 
‘yap projeni gel‘ diyorsa, projeni yapman ve öyle gitmen lazım. Ya da bir şeyi yapacağım diye söylemişsen yapman lazımdır. Bugüne kadar KKTC tarafından yapılan hiç bir proje Türkiye tarafından geri çevrilmemiştir. Bunun değerini iyi bilmek lazımdır. Ama burada bir nokta vardır; Mühim olan o projeleri doğru olarak yapacak kadroları oluşturmaktır. Şimdi, UBP-DP iktidardadır. Zannederler ki 10 bakanla memleket idare edilir.
Sorunlara 10 bakanla çözüm bulunabilir. Hayır, bu yanlıştır. Yok, öyle bir şey. Bakanların yanındaki müsteşarları, müdürleri ve danışmanları tamam değilse işiniz tamam değildir.

Soru: Müzakere sürecini takip ediyorsunuz. Zaman zaman açıklamalar da yapıyor önemli noktalara vurgular da yapıyorsunuz. 

Cevap: Evet takip ediyor, bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum ama Sayın Cumhurbaşkanı bozuluyor bunlara ve cevap vermeye kalkışıyor. Halbuki Güney’de Anastasiadis masada sıkışır sıkışmaz, önce Sayın Akıncı’ya karşı sesini yükseltir, sonra ağlamaklı bir tavır takınır masada sonrasında ise adamlarını ve muhalefeti konuşturur. Ama biz, Sayın Akıncı’nın yaptıkları ile ilgili bazı şeyler söyler söylemez Sayın Akıncı tepki gösteriyor.
Bakınız Sayın Akıncı’nın benim bir değerlendirmem sonrasındaki bir açıklamasını sizlerin dikkatine getirmek istiyorum. Sayın Akıncı yazılı açıklamasında, “Sürecin beşli konferans aşamasına kadar gelmesinden, çözüm isteyen halkımız ne kadar memnunsa, çözümsüzlüğü kendi bencil çıkarlarına uygun görenler o kadar tedirgin olmaktadır” diyor. Bu ne demektir? Bu senin halkı, çözüm isteyenler ve istemeyenler diye ikiye bölmen demektir. Cumhurbaşkanı olarak bunu yapmaman lazımdır. Bir bundan, bir de ‘ çözüm olmazsa mahvoluruz ‘ söylemlerinden vazgeçmemiz lazımdır. Rum bunları duyduk, gördükçe masada daha fazla şey istiyor. Biz ‘çözüme mahkûmuz’ dedikçe, Anastasiadis de 
‘Öde bedelini mahkumiyetten kurtarayım‘ seni diyor.
Sayın Akıncı toprak konusundaki pazarlığa bile % 29,2’den başladı. Çok daha yukarıdan başlaması lazımdı. Ne aldın da harita sundun? Aldın mı istediklerini? Hayır. Ne istiyorsun daha? Dönüşümlü Başkanlık mı? Birincil hukuk mu? Kalıcı derogasyon mu? E bunları almak için daha ne kadar toprak vereceksin diye Rum bekliyor şimdi... Bu sorunu yaşayacak şimdi Sayın Akıncı.
Bir anlaşma karşılıklı al-ver ile çıkacak ama sadece bir tarafın vermesi söz konusu ise bu yanlıştır. ’Ben zaten fazla aldım, bunu vermem lazım’ düşüncesi ile masada oturursan, senden verebileceklerinden çok fazlasını almak isteyeceklerdir. Bence masada yanlış bir politika izleniyor.

Soru: Size göre garantörlük konusunda Rumlar, 2004’te kabul ettiklerini niye şimdi kabul etmiyorlar?

Cevap: Kabul etmediler ki... Annan Planı’nı reddetmelerinin başlıca nedeni o idi. Planda garantörlük vardı ama Rumlar onu biz sunmadık, biz hazırlamadık, BM hazırladı, halkımız ise reddetti diyor.
Rum-Yunan ikilisi garantileri asla kabul etmem diyor. Biz ise istiyoruz. Ne olacak? Rumlar bu konuda bir bütün olarak karşı olduklarını net bir şekilde ortaya koymuştur. Demek ki bu insanların biz güvenliğimizden vazgeçmedikçe bizimle anlaşma niyetleri yoktur. Bunu görmemiz ve değerlendirmemiz lazımdır.

Güncelleme Tarihi: 14 Şubat 2017, 09:57
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473