Suriye'nin Baniyas bölgesindeki termik santralin yakıt deposunda geçen hafta meydana gelen petrol sızıntısı Hatay'a ulaştı ne yazık ki.
Adamızı çok şükürler olsun teğet geçti.
Günlerdir gazetelerimiz, TV programlarımız hep bu korku üzerine haber yaptı.
Büyük bir çevre felaketi maalesef… Şimdilerde, bu tehlike satırları yazdığım Cuma günü Samandağ Hatay Sahiline ulaşmış durumda.
Rüzgâr yön değiştirdi ve büyük felaket ne yazık ki güzelim Hatay kıyılarını tehdit ediyor.
Kimileri bu konuya çok duyarsız kaldı ve işimiz adeta her olayda olduğu gibi Allah’a kaldı. Farklı çevre kirliliği ile mücadele ediyoruz ve geçmişi çok çabucak unutuyoruz. Tıpkı Temmuz 2013’te Kalecik Elektrik Santrali sırasında yaşanan gemi kazası ve üzüldüğümüz çevre felaketi gibi. O zamanın medyasında yazanlar bizlere müthiş bir çaresizliği de yaşatıyordu. Bir hatırlayalım.
“Kalecik’te AKSA Elektrik Santrali için boşaltım yapılırken tesislerdeki boru hattının basınç sonucu patlamasıyla yaklaşık 100 ton fuel-oil denize sızdı, sahilde çevre felaketi oluştu.
Kalecik’te önceki gece AKSA Elektrik Santrali’ne boşaltım yapan bir gemiden petrol sızıntısı oldu ve büyük bir çevre felaketi yaşandı. Sızıntıya, basıncın ve fuel-oil aktarılırken nakil hattındaki hortumdaki kaçağın neden olduğu açıklandı.
Deniz yüzeyindeki petrol, rüzgârın yarattığı dalganın da etkisiyle AKSA bölgesi ile Çayırova’daki fener arasındaki yaklaşık 7 kilometrelik alana yayıldı. Bölgedeki sahil şeridi, katranı andıran simsiyah bir renge dönüştü ve etrafa korkunç koku yayıldı.
Denize dökülen fuel-oilin toplanması ve çevrenin en az şekilde etkilenmesi için hükümetin çeşitli birimleri ve belediyeler çalışmalar başlattı. Deniz içinde fuel-oil etrafında 3 kilometrelik bariyer oluşturuldu. Kalecik sahilinde yaşanan çevre felaketiyle ilgili başbakanlık koordinasyonunda kriz masası oluşturuldu ve alınacak önlemler belirlendi. Bölgede turistik tesisler ile bir balık çiftliğini de tehdit eden çevre felaketine toplumun tüm kesimlerden tepki yağdı, tedbirsiz davranılması eleştirildi.”
Bu öylesine büyük bir felaketti ki, şahsımın da bakanlıkta görev aldığı müteakip yıllarda Kalecik’te yaşanan gemi kazasında denize akan petrolün açık alanda varillerde saklandığını öğrenmiştim. Bu çok hazin bir durumdu ve bu atık bu şekilde saklanamazdı. Ancak ne kadar çaba gösterirsek gösterelim bu atıktan ülkeyi bir türlü kurtaramadığımızı hatırlıyorum. Gemiler ile taşımak istediğimiz bu atığı hiç bir ülke kabul etmedi.
Neyse ki yine 2018 yılında çok büyük özveriler ile bakanlıkça desteklediğimiz Gürdağ Entegre Atık Geri Dönüşüm ve Geri Kazanım tesisi 2019 yılının yaz sonunda açılmış ve ada son derece modern bir tesise ev sahipliği yapmaya başlamıştı.
Birçok medikal atıktan tutun da kirli, sanayi yağına, atığına, lastiğe kadar bu tesisimiz atığın cinsine göre tekrardan hayata dönüştürülebiliyor ve farklı malzemeler da yapılabiliyor. Bu tesisimiz o kadar çok teknolojik ki; Çevre Koruma Dairesi tarafından online sistem üzerinden takip edilebiliyor. Hangi atıklar nasıl değerlendirildiği daire personeli tarafından izlenip, denetlenebiliyor, ayrıca tesisten çıkacak olan gaz emisyonlarının 24 saat online sistem üzerinden görüntülenebiliyor.
Kalecikteki tehlikeli atığı da bu tesiste imha ettik.
Yeniden dönelim Suriye'nin bize ve Doğu Akdeniz hattına denizden yaydığı petrole.
TRT Haber'e konuşan Hatay Valisi Rahmi Doğan da sızıntının küçük bir bölümünün Hatay sahillerine ulaştığını doğruladı. Doğan, şunları söyledi:
"Deniz şartları gereği bir takım atıklar da bizim sahillerimize doğru gelmiş bulunmakta. Bu gelen parçacıklar çok küçük parçacıklar metal para büyüklüğündeki parçacıklar. Bu parçacıklar da arkadaşlarımız tarafından toplanıyor.
Bizim sahillerimize gelen miktar çok az bir miktar. Açık denizdeki yapmış olduğumuz müdahaleyle de bunun önüne geçmiş olduk. Denizlerimizde bir kirlilik yok. Sadece kalıcı bir kirliliğe sebep olmama anlamında çalışma yürütüyoruz. Herhangi bir sorun yok." diye de ekledi.
Ülke hazırlıklı olmalı
Bu olayda her zaman olduğu gibi bütün imkânları ile Türkiye yanımızda idi. Gemiler, bariyerler, diğer unsurlar vesaire. Bunlar gerçekler.
Ancak gözden kaçırmamamız gerekli acı unsurlar da var.
Hem de çok ciddi düşünülmesi gereken konular. KKTC gerçekleri. Eminim hem fikir olacaksınız.
1- KKTC kendine yetebilen, bağımsız devlet olmanın sorumluluğu ışığında, her kesimden siyasi erk buna benzer çevre felaketlerine hazırlıklı olmalı.
2- Ülkemiz doğal afetler olan yangın, sel, deniz kirliliği, hatta deprem gibi konularda her zaman teyakkuzda olmalı ve altyapısını buna göre güçlendirmelidir.
3- Türkiye`nin tüm imkanları Kuzey Kıbrıs’ın içindir de mantığı ile hareket edilir ise, ülkeyi yöneten siyasi erkler bunun rehavetine kapılır ve üstlerine düşen sorumlulukları da yerine getiremez. Türkiye de bu yanlışı görmeli. Bizlere balık tutmak öğretilmeli, hazır balık verilmemeli.
4- Yangın helikopteri ve veya uçağı tedarik edilmeli bu yaz şanslı geçti ancak etraf ülkeler cayır cayır yandı. Acil ve alınması şart.
5- Girne ve Mağusa Limanlarının altyapısı iyileştirilmeli, ayrıca yeni Ercan Havalimanı’nı bir an önce tamamlanmalıdır. Yollarımızın zifir karanlık durum derhal son bulmalı, bu satırları size yazdığım bu anlarda Escape yolunda bir yaya, ışıksız ortamdan araba çarpmasından dolayı hayatı tehlike altında. Yollarımızda yeterli aydınlatma yok.
6 - Kamu artık siyasi atamalar ve liyakat duygusundan uzak kişileri istihdam etmek yerine, bilirkişiler, ülkemizde özellikle sağlık altyapısını güçlendirecek alanında uzman kişiler, hemşire, doktor istihdamına hız vermelidir. Acilen yeni, günümüz koşullarına uygun beş yüz yataklı bir hastane Lefkoşa`ya, Girne`ye Girne Hastanesi, Güzelyurt Bölgesine Güzelyurt Hastanesi, hatta Karpaz bölgesine de en az yüz yataklı bir hastane daha yapılmalıdır.
7- Her adımda karşımıza çıkan yıllardır yapılmayan kolluk kuvvetleri istihdamı yapılmış ama yeterli istihdam gerçekleşmemiştir. Ülkede asayişin daha etkin bir şekilde sağlanması için, uyuşturucu ile mücadelede, Cürümleri önleme, sınır kapılarında polis kuvvetlerine acil istihdamlar yapılmalıdır.
8 - Ülkemizde acilen bir Yüksek Öğretim Stratejisi uygulamaya konmalıdır. Ülkedeki öğrenci sayısı ve buna paralele olarak öğrenci kalitesi hızla yükseltilmelidir. Bu amaçla ülke marka değeri yükseltilmeli, ülkemiz yasa dışı öğrenci ve kaçağın olmadığı imajı verilmelidir.
9 - Adanın son günlerde özellikle dillendirilen İskele ve Karpaz bölgelerinde yabancılara yönelik toprak ve arazi satışlarına sınırlandırma getirilmelidir… Bu ülkemizin ve Türkiye`nin jeo-stratejik ve askeri hayati olmuştur.
10 - Adada en büyük sektör olan turizmde turizm strateji planı ivedilikle hayata geçirilmelidir. Tüm kesimlerce bu plan kabul görmelidir. Eylem, beş yıllık kalkınma planları ile hükümetler değişse bile Türkiye ile imzalanacak olan Ekonomik İşbirliği Protokolü kapsamında belirtilen maddeler uzmanlarca uygulanmalıdır.
11 - Ülke maliyesine daha fazla gelir getirecek özellikle, ulaştırma, turizm, ayrıca tüm alanlarda gerçek vergilendirme sistemi (çok kazanan ile az kazanan ayrılmalıdır) hayata geçirilecek, ülke kaynakları finans ve maliye anlamında güçlendirilmelidir. Free trade area (serbest liman) ülkeyi yeniden yaratır.
12 - Ülkemizde hızla istihdam ve iş olanakları artırılmalı. Adamızdan ekonomik koşullar yüzünden ayrılmaya çalışan kişilerin, genç nesillerin ülkede kalmalarına olanaklar sağlanmalıdır. Ayrıca ülkemizde yaşayan yabancıların ( Mal satın almış ama adadan ümidini kesmiş) da ülkeden kaçmalarına bu vesile ile engel olunmalıdır.
Emin olun iktidar kim olursa olsun, hükümet hangi partiler ile kurulursa kurulsun, bu on iki maddenin yarısını yapsın, tekrar hükümette olur.
Biz yapabilir miyiz? Maliyenin yıllık 1.1 milyar Doların (Dokuz buçuk milyar TL) yüzde 65’i maaş ödemesine giderse ve ülke bu kadar borç içinde ise durumumuz Allah'a kalmıştır. Gerçekler bunlar maalesef.
Turizm Hayattır.
Katiliyorum! Mr, Esenlyel Hocamiz gercekleri ve yapilmasi gereken usulleri cok iyi bir sekilde ayrintilari ile acikladi..bravo!
A man who sees beon..