Remzi SAMAR

Kıbrıslı Rumların geçen yıl KKTC’de ve Türkiye’de toplam 11,6 milyon Euro; Kıbrıslı Türklerin ise güneyde 16 milyon 808 bin 164 Euro harcadığı belirtildi. 

Kıbrıslı Türklerin Rum kesiminde daha fazla harcama yapmaları ve sıcak paranın Güney Kıbrıs ekonomisine akması, KKTC’nin Güney Kıbrıs ile rekabet gücünün olmamasına bağlandı.

Diyalog’a konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Birikim Özgür, ekonomiyi belli bir alan üzerine tutmanın mümkün olmadığını ifade etti. Rekabet gücünün artırılması gerektiğini belirten Özgür, “Bunun için de gerekli tedbirleri almak ekonomiyi ucuzlatmak, belli metaların fiyatları ile ilgili düzenlemeleri rekabet gücünü arttırabilmek adına gözden geçirmek bu işin tek yöntemidir” dedi. Kıbrıslı Türk Ekonomist Zeki Beşiktepeli de yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının rekabet edebilirlikte sıfır olduğunu söyledi. Gıda güvenliği açısından KKTC’de standartların ayaklar altında olduğuna dikkat çeken Beşiktepeli, “Fiyat konusunda da çok pahalıyız. Güvenilirliğimiz yok” diye konuştu. 

Özgür: KKTC’de bir AVM bile yok

Konu ile ilgili olarak görüşlerini Diyalog Gazetesi’ne açıklayan CTP Milletvekili Birikim Özgür, yeni projeler geliştirmekten başka bir çarenin bulunmadığını dile getirdi. Özgür, güneyden kuzeye bir para akışını da sağlamak adına burada bir takım yatırımların yapılması gerektiğine dikkat çekerek,  Kuzey Kıbrıs’ta geniş kapsamlı bir Alışveriş Merkezi (AVM) bile bulunmadığı örneğini verdi. 

“Ne UBP ne de CTP’nin ciddi bir girişimi olmadı”

Bu tip projelerle bu konudaki sıkıntıların aşılabileceğini düşündüğünü aktaran Özgür şöyle dedi: “Ne Ulusal Birlik Partisi (UBP) ne de Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) döneminde, sınırlarda bir takım düzenlemelere giderek güneye para akışını engelleme gibi ciddi girişimler olmadı. Olamaz da. Bu günümüz ekonomisi için de doğru olmaz. Kıbrıslı Türklerin ülkede paralarını harcayabilecek projeler üretmek lazım. Var olan hizmetlerin daha ucuz ve daha nitelikli olmasını sağlayarak reel sektörümüzü bu anlamda geliştirerek bunu aşabiliriz.” 

“Bazı çalışmalar yapılıyor”

Ülkede reel sektörün gelişmesi için birtakım çalışmaların olduğunu kaydeden Özgür, “ Şu an için öyle bir proje olduğunu bilmiyorum ama ancak genelde biliyorsunuz ülkede reel sektörün gelişmesi için uygulanan bazı programlar var. Küçük ve orta ölçekli işletmelere uygulanan bazı programlar var. Küçük ve orta ölçekli işletmelere dönük hibe programları var. Turizmde vb. hayata geçiren bir takım politikalar var. Bu çerçevede bizim ekonomimiz gelişiyor” şeklinde konuştu.  

Beşiktepeli: Rekabet edebilirlikte sıfırız

Kıbrıslı Türk Ekonomist ve aynı zamanda Akademisyen olan Yrd. Doç. Dr. Zeki Beşiktepeli de Diyalog’a yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının rekabet edebilirlikte sıfır olduğunu söyledi. Gıda güvenliği açısından standartların ayaklar altında olduğuna dikkat çeken Beşiktepeli, “Fiyat konusunda da çok pahalıyız. Tüketici bir şeyi isterken önce bir ihtiyacı var mı iki alım gücü var mı?  Göze hoş dediğimiz şeyler,  kaliteli olup olmadığı, bunların hepsi içerisinde… Bunlar maalesef bizim kuzeyde mevcut değildir. Denetleme yoktur. Kedi mamasından tutun çocuk mamasına kadar içerisindeki maddelerin çok farklı olduğunu ispat edebiliriz” diye konuştu. 

“Toplumun güven duygusu zedelendi”

 KKTC’de yıllardır güven yaratılamadığını savunan Beşiktepeki şunları söyledi: “Kapılar açılmadan önce 5 katı 3 katı fiyatına ürünleri sattılar. Burada maalesef toplumun güven duygusu zedelendi. Bugün yabancıların ya da Türkiye’den gelen vatandaşlarında eğer serbest bıraksalar ben iddia ederim yüzde 90 oradan alışveriş yapacaklardır. Buradaki ekonomi şu anda bir çözüm anında yaşamayacağını çok net söyleyebiliriz.”

 

“Kaliteli standartlar getirilmeli”

“Bizim üst kademedeki yöneticilerimizin rekabet edebilirliği ön plana çıkaracak kaliteyi standartları getirmeyi öğrenebilmeleri gerekiyor” diyen Beşiktepeli şöyle devam etti: “ Şu anda tarihi geçmiş bir takım ürünlere kadar gıda ürünlerinin satıldığını söyleyebiliriz. Ekonomideki en önemli olaylardan birisi de toplumun ürettiği ve hizmet verdiği insanlara güven vermesi gerekiyor. Bu güveni sağlayamadığınızda yok olur gidersiniz. Bunlar kısacası ekonomide çok önemlidir. Bunlara dikkat etmezsek başımız çok ağrır. Ağrımaya da devam edecektir.”