En sonunda tamamı ile inandığım bir durum var. Ülkemizin her anlamda en büyük sorunları plansızlık, programsızlık, günlük çıkar ilişkileri ve bilinçsizlik. Bu belirttiğim dört ana faktör, her şeye rağmen yıllardır ülke olarak bir arpa boyu yol kat etmediğimiz anlamına da gelmiyor. Çok şükür Türkiye var da bu yapılan gelişmeler de, yapılan altyapı ve üstyapı yatırımları da o yönde ilerledi. Yeterli mi? Kesinlikle hayır. Ancak bağımsız devletiz demekle siyaseten ve ekonomik anlamda bağısız olunmuyor. Bize kalsa çoktan gemi karaya oturmuştu. E şimdi oturmadı mı? Evet, son bir buçuk yıldır KKTC gemisi resmen karaya oturdu.
Hep ne diyoruz; kendi kendine yetebilen, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi. Tabii ki bunun gerçekleşmesi için, ekonomi ve siyasi anlamda sürdürülebilir, istikrarlı bir yapının oluşması ile mümkün. Özlenen en azından KKTC’nin ilanından sonra oluşturulabildi mi? İktidar olan sağ, sol görüşlü partiler bunu başarabildiler mi? Koskoca bir hayır. Sorun nerede? Bakın işte tam da burada. Oluşturulamayan bu ekonomik yapıyı sürekli finanse eden Türkiye, Ekonomik İşbirliği Protokolleri nezdinde Kuzey Kıbrıs Hükümetleri adına verilen sözler, atılan imzalar ve her on üç, on dört ayda bir olan seçimler, yenilenen protokoller ve başka bahara kalan kalkınma hamleleri. Sistemin değişmesi şart. Önümüze şapkayı koyalım ve kabul edelim. Bu yapı böyle gitmez.
Bu yazdıklarım bir yerde bulunsun çünkü yalnız turizm sektörü adına değil. Her alanda (Eğitim, Ulaştırma, Tarım, Sağlık, Ekonomi) en büyük sorun sürekli değişen siyasi hükümetler ve istikrarsızlık sonucu yaratılan çarpık kamu düzeni. Bir diğer yandan devlete karşı soğutulan ve üretimden koparılan, koskocaman bir halk. Dikkat edin Kıbrıs`ta birisine nasılsın “Napan” diye sorduğumuzda aldığımız cevap “İdare ederik” dir. Pandemi sonrası artık halkın büyük bir bölümü maalesef idare de edemiyor.
Sevgili KITOB Başkanı Sn. Dimağ Çağıner de geçen hafta yaptığımız “Turizm Hayattır” Programında vurguladı; “Eğer planlı programlı hareket edilip, ülkemize turist kabul etme kriterleri açıkça ortaya konulur, aşılanma başlasa idi; Nisan başı itibarı ile biz bu sektörü açabilecektik.” Bu durumda (aşı kriterleri) ülkeye turist olarak gelmek, bu fiyatlar ile uçmak, nerede ise imkânsızdır dedi. “Peki bunu programlamak bu kadar zor mu idi Başkan? diye sorduğumda “Evet demek ki hükümet edenler için zormuş” diye de ekledi. Akıl alır gibi değil gerçekten. Çaresizlik içinde bir birimize baktık.
Yapılan açılımlar günü kurtarmaktan bile çok uzak
Ulaşım fiyatlarını geçtim, Güney Kıbrıs havalimanları kullanılarak ülkeye giriş yapmak isteyen Turistlere konulan kriterlere bir bakın. Renk skalası yapılırken risk grubuna göre sınıflandırılan ülkeler (sarı renkte yani hastalık oranı çok düşük) bir ülkeden Rum Larnaka veya Baf havalimanlarından sorunsuz olarak geçen ve turist hüviyeti ile Kuzey Kıbrıs`a geçmeye çalışan birisinde aranan kriterler. PCR belgesi olsa bile yedi veya on gün karantina isteniyor. Üstüne üstlük, ikinci aşısı on dört gün önceden yapılmayan bir kişi ülkemize gelemiyor. Bu gerçekten de inanılır gibi değildir. Bunun izahı da yoktur. Olamaz da. Güneyden Kuzeye geçmek isteyen turistlere sırf saat 24.00’ü on beş yirmi dakika geçti diye sokağa çıkma yasağı gerekçe gösterilerek bin bir zorlukla, Rusya`dan, Çin`den gelen turistler bizim tarafa geçemiyor ve rezil oluyoruz. Turist veli nimettir. Bu uygulama asla kabul edilemez.
Gittikçe aşılanma yaşı ellilere düşen Türkiye`de dâhil ülkemize bu anlamda turist çekmek gerçekten de bu yıl için söylüyorum anılarda kalan tatlı bir hayalden öteye gidemiyor. Günü kurtarma peşinde olan bir Allah’ın kulu siyasetçi de “Yapılan bu uygulama yanlıştır” demiyor, diyemiyor.
Tüm bu olanların arkasında yatan akademik bir araştırmaya göz atalım
2016 yılında “Journal of Political Sciences and Public Affairs” Dergisi için GAÜ Turizm Doktorası öğrencim Ürdünlü Sevgili Mohammad Abuhjeeleh ile yazdığımız bir makalede aşağıdaki sorunlara ve sonuçlara ulaşmıştık.
Turizm (politikaları – TP) siyasetini oluşturan ve uygulanmasını belirleyen faktörler nelerdir?
Turizm politikalarının net anlaşılırlığı ve uygulama kolaylığı, bu turizm politikalarını uygulayabilme yetisi, turizm politikalarını uygulama yöntemi ve turizm politikalarının ekonomiye olan katkılarını ölçme becerisi altında dört ana başlık çıkarmıştık. Bunların sonucunda tabii ki turizm politikalarının istenilen seviyede uygulanamamasının sekiz ana engel (obstacle) olduğunu belirlemiştik.
1- KKTC ekonomisinin zayıflığı,
2- Siyasi ve politik tanınmamışlık,
3- Hükümette güçler çatışması,
4- Uzun vadeli düşünebilen kişi ve vizyon eksikliği,
5- Hükümet ve Sivil Toplum Kuruluşları arasında koordinasyonsuzluk,
6- Çok sık Hükümet değişiklikleri,
7- Tecrübe ve tecrübeli insan eksikliği,
8- Turizm paydaşlarının toplum içerisindeki rolünün eksiklikleri.
Bu makale çalışması üzerinden tam beş yıl geçmiş. Yazıyoruz, dünya yazdıklarımıza atıf yapıyor, kendi makalelerinde kullanıyor, ancak bizde ise değişen bir şey yok kimse ilgilenmiyor. Aşağıdaki tabloyu bu yazımıza koyalım ve tarihe not düşelim. Eminim bir on beş yıl sonra da bu Muhammed ile oluşturduğumuz tablo içerisinde ne yazık ki hiçbir şey değişmeyecek. Bu kadar iddia ediyor ve kütüphanemizin raflarına kaldırıyorum. Aşağıdaki tablo çok yol gösterici ve anlamlı aslında.
Turizm sektöründe ne yaptığımızı biliyor muyuz?
İsmet Esenyel - yorum
YORUM EKLE