Ufuk ÇAĞA
Son zamanlarda daha çok Güney Kıbrıs’taki ekonomik kriz konuşulurken, Kuzey Kıbrıs’taki durumun ne kadar kötü olduğu da rakamlarla ortaya çıkıyor. Bundan 4 yıl önce mahkemelerdeki alacak-verecek davalarının sayısı 80 bin iken, bu yıl içinde 140 bine yükseldiği bildirildi. Ekonomik çevreler bu gelişmeyi ‘toplu iflas’ olarak değerlendiriyor.
Geçtiğimiz hafta içinde yaklaşık 280 kişinin Demokrat Parti’den istifasıyla gündemin ilk sırasına yerleşen Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu “295 bin nüfuslu bir ülkede 140 bin kilşinin alacak-verecek meselesi yüzünden mahkemeye verilmesinin ne anlama geldiğini siyasetçilerin iyi yorumlaması gerekir”dedi.
Diyalog’a konuşan Alioğlu, Kuzey Kıbrıs’ın en önemli ihraç ürünlerinden olan narenciye üretiminin de sürekli azaldığına dikkat çekerek, 80’li yıllarda 260 bin ton olan narenciye rekoltesinin, 130 bin tona gerileceğini söyledi. Ali Alioğlu, DP’den istifaların temelinde ülkedeki kötü gidişatın olduğunu belirterek “bu hükümet 9 aylık sürede hiçbirşey yapmadı. Dolayısıyla partideki kan kaybı devam edecek. Biz artık ülke insanları için icraat istiyoruz, ülke yangın yerine dönmüş durumda” dedi.
Ali Alioğlu şöyle dedi:
“DP-UG için daha önce yayınladıkları manifestonun arkasında olduklarını ve kesinlikle partiyi bölüp parçalama niyetlerinin olmadığını belirten Alioğlu, “Parti belirlenen ilke ve prensiplerinden uzaklaştı ve prensipsiz hareket ettiği için de kan kaybediyor, böyle devam ederse de kan kaybı devam edecektir. Bizler daha önce yayınladığımız 8 maddelik manifestomuzun arkasındayız, Sayın Serdar Denktaş bu açıklamalarımızın ardından ‘ben şantaja boyun eğmem’ şeklinde açıklamalarda bulundu, eğer bu şantajsa biz de hodri meydan diyoruz.”
“Herkes mahkeme kapılarında”
Artık icraat istediklerini, ülkenin yangın yerine döndüğünü belirten Ali Alioğlu, şöyle konuştu:
“Bu sadece Güzelyurt Bölgesi için değil tüm bölgeler için geçerli. Yaklaşık 4 yıl önce mahkemelerdeki borçlu alacaklı dava sayısı 80 bin civarında iken bu rakam şimdi 140 bin civarına yükseldi. Toplam 295 bin nüfuslu bir ülkede bu rakamın ne anlama geldiğini tüm siyasetçilerin yorumuna bırakıyorum. Biz bu ülkede adeta hükümetçilik oynuyoruz, varsa yoksa iktidar. Geçtiğimiz 4 yıllık UBP iktidarında bu toplumun neler yaşadığını herkes bilir, bu hükümette de 9 ay geçti ne değişti diye sorarsak cevabı hiç birşey olur. Çünkü iktidarda olanlar bu ülkede artık ızdırap çekerek yaşayan insanlar için çalışacaklarına, sürekli gündemi değiştirerek siyasi manevralarla uğraşıyorlar.”
“Siyaset kokuştu”
Her seçim döneminde bölgeye gelenlerin, Güzelyurt’un öncelikli kalkınma bölgesi yapılacağını söylediğini, ama seçim bittikten sonra sözlerin unutulduğunu kaydeden Alioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Güzelyurt bölgesi battı, buradaki insanlar imkanını bulduğu anda başka yerlere göç ediyor, kısacası bölge insanı artık hareket ve icraat bekliyor. Ama malesef ülkede siyaset kokuşmuş durumda ve bunun düzelmesi de kolay değil. Düşünün 1980’li yıllarda bölgedeki narenciye rekoltesi 260 bin ton iken bu rakam şimdi 130 bin ton civarına düştü, yine 80’li yıllarda 75 bin dönüm narenciye bahçesi var iken bugün bu rakam 35 bin dönüme kadar geriledi. Aslında lafı çok fazla uzatmaya gerek yok, bölgeye verilen önemi şu şekilde kısaca özetleyebiliriz, narenciyeye verilen ve dönüm başına 200 lira olan doğrudan gelir desteğinin 2012–13 yılına ait 2. taksidi hala daha ödenmedi.”
Güncelleme Tarihi: 21 Nisan 2014, 00:02