Eski müzakereci Ergün Olgun, mülkiyet sorununun çözümünde Almanya örneğinden alınabilecek dersler bulunduğunu belirtti.
Almanya’da birleşme sonrasında 2.6 milyon mülkiyet iadesi talebi yapıldığını bildiren Olgun, sorunun çözümünde insani boyutun ve çözümün sürdürülebilirliğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı.
Olgun, Almanya’dan farklı olarak Kıbrıs’ta, mülkiyet sorunun çözümünde iki kesimliliğin gerçekleşmesine imkan verecek düzenlemelerin yapılmasının öncelikli kriter olduğu görüşünü de ifade etti.
Yazılı açıklamasında İkinci Dünya Savaşı sonucunda Batı Almanya ve Doğu Almanya olarak bölünen Almanya’nın 3 Ekim 1990’da birleşmesini takiben mülkiyet sorununun çözümünde ortaya konan kriterlerden alınabilecek dersler olduğunu ifade eden Olgun, “Doğal olarak Kıbrıs ihtilafının şartları/özellikleri ve buna bağlı olarak mülkiyet sorunun çözümünde göz önünde bulundurulması gerekli kriterler ile Almanya’da sorununun çözümünde gözetilen mülahazalar arasında farklar olduğu gibi özellikle pratik gereklilikler ve insan hakları hukuku açısından benzerlikler de vardır” dedi.
Almanya’da mülkiyet sorununun hangi kriterlere bağlı olarak çözümlendiğini Osnabrueck Üniversitesi’nden mülkiyet uzmanı Prof. Roland Czada’nın geçen yıl Goethe Enstitüsü’nün daveti üzerine Enstitü’de yaptığı ve iki taraftan hukukçu, siyasetçi ve mülkiyet uzmanlarının katıldığı bir toplantıda anlattığını dile getiren Olgun, Czada’nın sunumunda özetle Almanya’da birleşme sonrasında 2.6 milyon mülkiyet iadesi talebi yapıldığını; müracaatların incelenmesi üzerine daha önce hiç öngörülemeyen boyutta hukuki, insani, siyasi, mali ve ekonomik problemle karşı karşıya kalındığını anlattığını söyledi.
“Boyut göz önünde bulundurulmalı”
Olgun, Almanya deneyiminden alınabilecek en önemli dersin aradan on yıllar geçtikten sonra çatışmalar/savaş sonucu ve özellikle toplu göçler neticesi oluşan mülkiyet sorunlarının çözümünde insani/sosyal boyutun ve çözümün sürdürülebilirliğinin göz önünde bulundurulmasının şart olduğu ve bu nedenle sorunun salt mülk iadesi ile çözümlenemeyeceği olduğunu dile getirdi.
Olgun şunları söyledi, “Almanya’dan alınabilecek ikinci ders ise, savaştan zarar görenlerin sadece taşınmaz mal sahipleri olmadığı gerçeğinden hareketle ‘yük paylaşımı’ ve ‘kaybın eşitlenmesi’ ilkelerinin de birer kriter olarak tazminat miktarının hesaplanmasında göz önünde bulundurulması, tazminatın ödenmesi için fonlar yaratılması ve makul süreler tanınması gereğidir. Kaldı ki, çekilen diğer acılar yanında, 1963 yılından beri planlı bir şekilde Kıbrıs Türk halkı saldırı, baskı ve izolasyonlar altında en temel birçok hakkından mahrum bırakılmıştır.”
Güncelleme Tarihi: 05 Eylül 2015, 09:38