Hüseyin ÇİÇEK
Gazimağusa’ya bağlı Yeniboğaziçi bölgesinde 27 Aralık 2013 tarihinde işlenen Ahmet Aybak cinayeti ile ilgili görüşülen davanın duruşmasına dün devam edildi.
İddia Makamı Başsavcılık adına davayı yürüten Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, dünkü duruşmada meselenin tahkikat subayı olan Polis Müfettiş Muavini Ömür Dalkıran’ı mahkemeye tanık olarak dinletti.
Gazimağusa Polis Müdürlüğü’ne bağlı Adli Şube Amirinden 21 Ocak günü almış olduğu bilgi ile Yeniboğaziçi bölgesinde bulunan Crystal Rock isimli otel yakınlarındaki ormanlık alana gittiklerini anlatan Dalkıran, konu alanda gömülü bir ceset bulunduğunu aktardı.
Dalkıran, Adli Tıp Uzmanı İdris Deniz’in yönlendirmeleri ile cesedin gömülü olduğu çukurun kazılarak cesedin çıkarıldığını ve otopsi yapılmak üzere Gazimağusa Devlet Hastanesi morguna gönderildiğini özetledi.
Telefon dökümlerinden Tuncay’a ulaşıldı
Dalkıran, ceset üzerinde bulunan cep telefonu ve içerisinde takılı olan sim kartın incelemeye alındığını belirtti.
Konu sim kart ile görüşme yapıldığı tespit edilen numaraların araştırıldığını ve bu numaralardan bazılarının mesele ile bağlantısı olmadığının tespit edildiğini ifade eden Dalkıran, sonra konu sim kart ile bir telefon numarasının 25 Ağustos 2013 tarihleri ile 27 Aralık 2013 tarihleri arasında sık sık telefon trafiğinde bulunduklarını tespit ettiğini aktardı.
Ceset üzerinde bulunan sim kartı, görüşme dökümlerinin çözümlenmesi için Türkiye’ye gönderdiklerini ve gelen sonuçları incelediklerinde konu sim kart numarasını takibe aldıklarını anlatan Ömür Dalkıran, konu numaranın kayıtsız olduğunu, bunun üzerine kartın üzerine takılı olduğu telefonun IMEI numarasını tespit ettiklerini ve konu telefonun sanık 2 Mustafa İlhan Tuncay tarafından kullanıldığını belirlediklerini söyledi.
“Kartı İbrahim bana verdi”
Konu numaranın maktulün üzerinde bulunan telefonda M. Hoca ismi ile kayıtlı olduğunu ve Mustafa İlhan Tuncay’ın kimlik bilgilerini incelediği zaman da mesleğinin öğretmen olduğunu tespit ettiğini anlatan Dalkıran, sanığın evinde tespit edildiğini ve Adli Şube’ye celp edildiğini söyledi.
Dalkıran, Sanık 2 Mustafa İlhan Tuncay’ın kendilerine verdiği ilk gönüllü ifadesinde Aybak cinayetinden haberi olmadığını iddia ettiğini ve maktul ile görüşme yaptığı telefonun kendisine sanık 1 İbrahim Maraşlı tarafından, Ahmet Aybak’ı kastederek “abi bu adam tehlikelidir, sadece bu numaradan o adam ile konuş” denilerek verildiği iddiasında bulunduğunu aktardı.
Dalkıran, daha sonra sorgusu sırasında Mustafa İlhan Tuncay’ın gönüllü ifade vermek istediğini belirterek ikinci gönüllü ifadesini verdiğini, ifadesinde özet ile R.Ş isimli şahıs tarafından dolandırılması nedeni ile İbrahim Maraşlı’nın kendisini Ahmet Aybak ile tanıştırdığını, Ahmet Aybak’ın kızımın düğünü var diyerek kendisinden önce 13 bin TL ardından ise 20 bin TL para aldığını ve sürekli olarak kendisinden para istediğini söylediğini anlattı.
“En son kartı İbrahim’e geri verdim”
Dalkıran, sanığın aynı ifadesinde maktulün sürekli olarak kendisinden para istemeye devam etmesi üzerine maktulü araması için verilen kartı Maraşlı’ya geri iade ettiğini ve olay günü çekilen mesajları kendisinin çekmediğini anlattığını belirtti.
Dalkıran, sanığın İbrahim Maraşlı’nın kendisini olay günü Marinero isimli restoranın yan tarafındaki ormanlık alana çağırdığını, olay yerine gittiğinde İbrahim Maraşlı’nın olay yerine Ahmet Aybak ile beraber geldiğini ve Aybak’ın can çekişir vaziyette olduğunu anlattığını ifade etti.
İfadesini üçüncü kez değiştirdi
İbrahim Maraşlı’nın aracında bulunan fotoğrafların sanık Mustafa İlhan Tuncay’a gösterilmesinin ardından, sanığın yeniden gönüllü ifade vermek istemesi üzerine yeniden gönüllü ifade temin ettiklerini anlatan Dalkıran, sanığın birinci ve ikinci ifadelerinden farklı bir ifade verdiğini söyleyerek konu ifadeyi mahkemeye okudu.
“Profiteröl istedi”
İfadesinde olay günü İbrahim Maraşlı’nın kendisini arayarak 2 tane profiteröl almasını ve kendisine götürmesini istediğini anlatan Mustafa İlhan Tuncay, saat 15.30 ile 16.00 saatleri arasında 2 tane profiteröl alarak Maraşlı’ya götürdüğünü, Maraşlı’nın ise kendisine Marinero isimli restoranın yakınında bulunan ormanlık alana gidip beklemesini söylediğini ifade etti.
“Ahmet abiyle konuşmaya başladık”
Konu bölgeye gittikten 30 dakika sonra İbrahim Maraşlı ile Ahmet Aybak’ın, Maraşlı’ya ait araç ile olay yerine geldiğini ve kendisinin aracın yanına giderek araç içerisinde bulunan Aybak ile konuşmaya başladığını belirten Tuncay, “abi bu kadar para kaptırdık, hala daha beni oyalıyorsun, bir de üstüne sen para istiyorsun” dediğini Aybak’ın ise “halledeceğim merak etme” diyerek cevap verdiğini ifade etti.
“Olayı tatlıya bağlaylım diyerek tatlıları verdi”
Maraşlı’nın söze girerek “olayı tatlıya bağlayalım, bak bu çocuğun bu kadar parası gitti” dediğini ve poşetten çıkarmış olduğu 2 adet profiterolden bir tanesini Ahmet Aybak’a verdiğini diğerini ise kendisine uzattığını anlatan Tuncay, tatlıyı yeyip konuşmaya devam ettiklerini, ancak 10 dakika sonra Ahmet Aybak’ın mide ağrısı ile aracın dışına fırladığını söyledi.
“Beni hastaneye götürün”
Ahmet Aybak’ın “Bana bir şeyler oluyor, beni hastaneye götürün” dediğini ve gözlerinin dönmeye başladığını da belirten Tuncay, Maraşlı’nın Aybak’ı araca aldıktan sonra kendisine beklemesini söyleyip oradan uzaklaştığını ifade etti.
“Geri döndüklerinde Ahmet abi gitti gidiyordu”
Maraşlı ve Aybak’ın ayrıldıktan 10 dakika sonra geri döndüklerini ve Aybak’ın can çekişir durumda olduğunu gördüğünü anlatan Tuncay, Maraşlı’nın çukur kazdığını ve kendisine “bana yardım et taşıyalım” demesinin ardından Aybak’ı çukura taşıdıklarını söyledi. “Ahmet abi nefes almıyordu, öldüğünü anlamıştım” şeklinde konuşan Tuncay, daha sonra Maraşlı’nın çukuru kapattığını ve olay yerinden ayrıldıklarını söyledi.
Dalkıran: Maktule mesaj İbrahim Maraşlı tarafından atıldı
Olay günü sanık 2 Mustafa İlhan’ın kullandığı numara ile maktul arasında bazı mesajlaşmalar olduğunu anımsatan Dalkıran, konu mesajların sanık 1 İbrahim Maraşlı tarafından maktule atıldığını tespit ettiklerini söyledi.
Maraşlı suçlamaları reddetti
Sanık 1 İbrahim Maraşlı’ya tutuklandığı gün hakkındaki suçlamaları yönelttiğinde Maraşlı’nın “kesinlikle kabul etmiyorum” şeklinde cevap verdiğini belirten Dalkıran, ayrıca Maraşlı’nın o dönemde Gazimağusa Polis Müdür Muavini olan Gökay Karagil tarafından yapılan sorgusunda maktul ile yüz yüze hiç görüşmediğini, sadece telefon görüşmesi yaptığını ve son görüşmeyi de 4 ay öne yaptığını iddia ettiğini ifade etti.
Yarın devam edecek
Gazimağusa Ağır Ceza Mahkeme Heyeti Başkanı Kıdemli Yargıç Düriye Elkıran mesai saatinin sona ermesi nedeni ile davayı tahkikat subayının şahadetine devam edilmek üzere 5 Mayıs 2016 Perşembe gününe ertelediğini açıkladı.
Güncelleme Tarihi: 04 Mayıs 2016, 09:50