Kutlu Adalı cinayetinin üzerinden 25 yıl geçtikten sonra Sedat Peker’in yaptığı açıklamalar gündemdeki yerini koruyor. Diyalog’a konuşan dönemin Başbakanı Hakkı Atun ile Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Talat’ın açıklamaları ise tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Atun samimi bir itirafta bulunarak “Ben o günlerde kendi polisimizden dahi herhangi bir bilgi alamadım” dedi.
Mehmet Ali Talat ise dün tv2020’de yayınlanan Gündem Özel programına bağlanarak CTP’nin suskun kaldığına ilişkin iddiaları yanıtladı. Talat, cinayetin işlendiği yıllarda Türkiye’de askerin etkili olduğunu söylerken “Annan Planına Rumlardan da evet çıksaydı askerlerin darbe yapacaklarına ilişkin iddialar vardı” dedi.
Atun: Bize bilgi verilmezdi
Atun, “O dönemden hatırladığınız bu cinayetle ilgili neler var? Hükümet olarak neler yaptınız ya da yapamadıklarınız nelerdi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
O dönemde gerek Ledra Palace Kapısında gerekse yurt dışına çıkışlarda verilen kararlar başbakanlığın bilgisine getirilmezdi. O dönemde sen Barnabas olayı oldu. Orada da tamimiyle devre dışı kaldık. Bu konular bir nevi askeri kabul edilerek bize tam bilgi verilmedi.
Kutlu Adalı’nın öldürülmesinde hiçbir bilgi sahibi olmadık. Polis Müdürlüğü doğrudan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bağlıydı. Atilla Sağ beyi zaman zaman aratırdık tabii talimatı komutanlıktan aldığı için bize tam olarak gerekli enformasyonu vermekten de kaçınırdı.
Dış İşlerinin onayına sunulmadan bilgi verilmeden bazı karalar alınırdı. Tamimiyle askeri yetkiye dayalı olarak kararlar alınırdı. Dolayısıyla bu ölümlerde tabii Türkiye’de de en sert dönemlerdi ansızın Kıbrıs’a da sarktı bu olaylar. Ama hükümet tamimiyle bu olayların dışında kaldı.
“Peki, bu cinayetle Barnabas baskınının bir ilişkisi olduğunu düşündünüz mü?” sorusunu da yanıtlayan Atun “O konuda da yine Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı olaya dahil oldu. Herhangi bir bilgi bize intikal etmedi. O konuya hiç giremedik. Devre dışı tutulurdu hükümet Başkanı maalesef” dedi.
Talat, Atun’u doğruladı
O dönemde Başbakan Yardımcısı olan Mehmet Ali Talat da Atun’un söylediklerini doğruladı.
Gündem Özel programına telefonla bağlanan Talat, Reşat Akar’ın sorularını cevapladı.
Talat, Başbakan Ersan Saner’in olayın yaşandığı tarihte hükümette olan CTP’nin neden cinayeti araştırmadığına yönelik eleştirisine de cevap verdi.
Talat şunları söyledi:
Ersan Saner bey ne şartlarda bunu söyledi, bilmiyorum. Bugün bir itiraf, bir gelişme var. Bunun üzerine muhalefet partileri araştırma dosyasının açılmasını istedi. “Ben kardeşimi gönderdim cinayet için” diyen suç örgütü lideri var. Bu gelişmeler üzerine ben de dahil dosyanın açılmasını istedik.
İktidara geldiğimde benim evime de bomba attılar. Ben mi araştıracaktım, ben miydim polis müdürü. Kutlu Adalı cinayeti işlendiğinde asker burada ve Türkiye’de polisi de kontrolünde tutuyordu. Polis bize açıklama yapmak yerine asker ne derse onu diyordu. Polisten defalarca bilgi istedik. O dönem Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Ahmet Derya idi. Ahmet Derya polis müdürüne başsavcının da bulunduğu toplantıda soru sordu. Başsavcı Derya’nın önünde demiş ki; konuşmak zorunda değilsin, bilgi vermek zorunda değilsin… O günün şartlarıyla bugünü kimse karşılaştırmasın. Hakkı Atun’a bile bilgi vermediler. Atun, Barnabas baskınıyla ilgili basın açıklaması yapmıştı. Ülkede karartma ve operasyon olduğunu söylemişti. Bu baskının operasyonunun bir parçası olarak yapıldığını ifade etmişti.
Talat, “Siz Başbakan Yardımcısı olarak size bilgi vermeyen polis müdürlerini neden görevden almadınız… Ya da neden istifa etmediniz?” sorusu üzerine” Zaten cinayet işlendiğinde hükümet istifa etmişti” dedi.
Darbe olacaktı
Talat, “5 yıl cumhurbaşkanlığı yaptınız, Türkiye ile bu konuyu konuştunuz mu? soruna karşın ise şunları söyledi:
Hayır somut olarak konuşmadık. Benim görevde olduğum dönemde Türkiye askeri kanatla çok ciddi bir çatışma içerisindeydi. O dönem Adalı cinayetinin üzerine gidecek durumlar yoktu. Bugün gelinen noktada büyük bir fırsat var. Bir itiraf var. Adalı’yı infaz etmek üzere ilk gelen isim var. O şahsın iyice sorgulanmasıyla bu olay ortaya çıkarılabilir. Askeri vesayet yoktur o yüzden onları işlediği suçların üzerinin örtülmesine ihtiyaç yoktur.
Türkiye’de bugünkü iktidar o cinayetleri işleyenlerle büyük kavgalar vererek bugünlere ulaştı. O gün bu cinayeti işleyenler şimdi o kadar güçlü değiller. Bu nedenle şimdi üzerine gidilebilir.
Ayrıca askerin baskısı o kadar büyüktü ki; Annan Planı döneminde referandum olduğu gün Türkiye’de darbe bekleniyordu. Böyle bir endişe vardı. Bürgenstock’ta askeri makamlarla Türkiye’nin kavgalarını bizzat gördüm. Eğer referandum geçseydi askerin darbe yapacağıyla ilgili bazı makamlar bana da bilgi vermişti.
Iyi o zaman anlamışsınızdır gücün ne oldugunu