Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Tahran ziyaretini, konferansın nasıl geçtiğini ve Kıbrıs'ta çözüm sürecini AA muhabirine anlattı.
Türkiye dışında KKTC'yi tanıyan hiçbir ülke olmadığı için uluslararası konferanslarda söz sahibi olamadıklarını belirten Siber, bu nedenle, KKTC'ye 2004'ten beri İSİPAB toplantılarına katılma hakkı verilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
“Tanınmış bir devletin temsilcisi gibi hissettim...”
Siber, şöyle konuştu:
"Bu yılki toplantı bizim için daha önemli ve anlamlı geçti. Çünkü bu toplantıda, normal bir gözlemci ülke gibi değil, devlet statüsünde ilgi gördük. Kendimi de gözlemci bir üye gibi değil, tanınmış bir devletin, üye devletin Meclis Başkanı gibi hissettim, bana burada bu hissettirildi. Bunda Türkiye'nin, Sayın Cemil Çiçek ve Dışişleri Bakanlığı'nın da olağanüstü çabası etkili oldu. Karşılanmamız, konakladığımız otel, konferansta bize verilen araçlar, korumalar, otel masraflarımızın İran devleti tarafından karşılanması, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin Meclis Başkanlarına verdiği yemeğe davet edilmem, en ön sırada Cemil Çiçek'le birlikte ağırlanmam, hepsi bize bunu hissettirdi.
10’dan fazla Meclis Başaknı ile görüşme
Sayın Cemil Çiçek'in yaptığı ikili görüşmelere katıldım. 10'dan fazla devletin Meclis Başkanı ile görüşme yaptık. Bütün görüşmelerde KKTC'ye destek talep ettik. Parlamentolar arasındaki karşılıklı ziyaretler, davetler, üniversitelerimize Müslüman ülkelerin öğrencilerinin daha çok gelmesi, turizm, ihracat, ticaret konusunda çok verimli ikili görüşmeler gerçekleştirdik. Çiçek'in Ali Laricani ile yaptığı görüşmeye de katıldım. Bütün bunlar bizim için çok arzulanan, hep görmeyi istediğimiz olaylardı. Türkiye'nin güçlü ve itibarlı devlet olmasının, lobicilik faaliyetlerinin meyvesini aldık."
"Varlığımızı artık dünya görmeli"
Siber, Kıbrıs'ta müzakerelerin başladığını anımsatarak, bu görüşmeler neticesinde anlaşma olması halinde federasyon kurulacağını söyleyerek, "Biz çözüme hazırız, çözümü destekliyoruz. Ama bu arada 'biz varız.' Bizim var olduğumuzu artık dünyanın görmesi, bizimle ilişkiye girmekten kaçınmaması gerekiyor. Bizim şu anda, 'KKTC'yi tanıyın' politikasından ziyade, 'bizimle ilişki kurun, ticaret yapın, üzerimizdeki ambargoları, izolasyonları kaldırın' talebimiz var" dedi.
Nasıl bir federasyon?
Siber, "Federasyondan bahsettiniz. Çözüm nasıl olmalı?" sorusuna, "Çözüm; BM parametrelerinde de belirtildiği gibi, iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon, dışarıda tek egemenlik, içeride her federasyonun vatandaşlarının kendi egemenliğinin olacağı sistemde. Hiç bir federasyon diğerinden üstün olmayacak" yanıtını verdi.
Bu sistemde de Türkler ve Rumlar arasında dönüşümlü başkanlık olması gerektiğini vurgulayan Siber, "Rumların nüfusu bize göre daha fazla. Ama bu demek değildir ki federasyonun başkanı hep Rum olacak, bu kabul edilemez. Bu bir al-ver, kazan-kazan süreci" diye konuştu.
"Kilise de çözümü destekliyor"
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Siber, ""Bu sefer çözümden umutlu musunuz?" sorusu üzerine, 2004'te çok umutlandıklarını ancak bunun gerçekleşmediğini kaydetti.
O dönemde Annan Planı'na "evet" diyen lideri Anastasiadis olan DİSİ Partisi'nin şu anda iktidarda olduğunu belirten Siber, "Yani Rum tarafında barışa, BM'nin çözüm planına 'evet' diyen bir lider var.
Kıbrıs Rum toplumunun çözüme inandırılması ve hazırlanması da önemli. Rum Başpiskopos Hrisostomos, 'bizim sınırlarımız Girne kıyılarında biter' diyordu. Başpiskopos şimdi ise Anastasiadis'i desteklediğini söyledi. Bu olumlu bir gelişme, Çünkü halk sadece liderlerini değil, kiliseyi de dinliyor. O yüzden bu sefer daha çok umutluyum" sözlerini sarfetti.
"KKTC'nin görüşmelerde kırmızı çizgisi nedir?" sorusunu da yanıtlayan Siber, "Kırmızı çizgilerimiz; Türkiye'nin garantörlüğünden vazgeçmeyiz, iki bölgeli olması önemli, kendi iç özerkliğimizin olması önemli" dedi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun, "Maraş'ı vermek gündemde yok" sözlerinin anımsatılması üzerine ise Siber, "Maraş için iki tartışma yapılıyor. Birisi, Maraş bu çözümün parçasıdır, ikincisi de güven artırıcı önlemlerde Maraş açılabillir mi, açılırsa neyin karşılığında? Eğer Maraş açılacaksa, tabii ki bir kazanım sonucu bunun olması gerekiyor. Maraş'ın açılması eğer iki topluma da büyük fayda getirecekse, Türk kontrolünde açılabilir ama bu konular henüz tartışma konusu" diye konuştu.
Güncelleme Tarihi: 23 Şubat 2014, 05:51