Özlem ÇİMENDAL
KKTC’nin ilanına, 15 Kasım 1983 günü olağanüstü toplanan Meclis’te oy veren milletvekilleri, aradan geçen 39 yıllık süre içerisinde sorunların çözülemediğini; hatta daha da ağırlaştığını belirterek, halkın siyaset kurumuna güveninin kalmadığına dikkat çekti.
Diyalog’a konuşan dönemin milletvekillerinden İsmail Bozkurt, “Hem ülkenin, hem de siyasetin geldiği nokta çok kötü” dedi. Hasan Özbaflı “Kıbrıs Türk halkı böylesi çirkin bir yaşamı hak etmiyor” derken; Eşber Serakıncı disiplin, otorite ve düzen sorunu yaşandığına dikkat çekti.
İsmail Bozkurt: Geldiğimiz nokta çok kötü
“Geldiğimiz nokta da siyasetin geldiği nokta da şu anda çok kötü. Siyasetin sorun çözme becerisinin olmayışının ülkeyi getirdiği durum çok acı. Devletin yönetimi noktasında da çok kötü bir durumdayız. KKTC’nin ilanından sonra altyapı anlamında kötü ilerlediğimizi söyleyemem. Suyumuz geldi, havaalanımız yapıldı, olumlu gelişmeler yaşandı. Siyasetçi ve siyaset kurumuna gün geçtikçe azalan güvensizlik nedeniyle Kıbrıs Türk halkı devletten gittikçe soğuyor. Hükümetlerin davranışları devlete karşı olan güven ve bakış açısında etkili oluyor. Bu çok tehlikeli ve üzücü. Gençlerimiz ülkesinden soğuyor, ülkeyi terk ediyor. Biz KKTC’yi kurarken arzu ettiğimiz nokta burası değildi.”
Bundan sonrası için ne yapılmalı?
“Bizim en büyük sorunumuz siyasettir. Bundan sonrası için siyaset kurumunun kendisini düzeltmesi gerekmektedir. Siyaset mazeret üretme yeri değil, çözüm üretme yeridir. Ama bizim siyasetimiz uzun süredir sorun çözmediği gibi, sorunun da kendisi oluyor. Bu siyaset anlayışı ve siyaset kurumu ile çok sorun daha yaşayacağız. Başkanlık sistemine geçilirse belki bu sorunları bir nebze de olsa aşabiliriz. Kıbrıs sorununun çözümüyle her şey hallolacak anlayışı yanlış. Siyasetin kendisine gelmesi gerekiyor. Laf değil çözüm üretmeli. 32 yıl önce tartışılan sorunların aynısını bugün de tartışıyoruz. Hiçbir şey değişmediği gibi, daha da çeşitlendi sorunlar ve arttı. Siyaset acilen toparlanarak çözüm üretecek seviyeye gelmezse hiçbir şey değişmez de düzelmez de.”
Hasan Özbaflı: Kıbrıs Türk halkı böylesi çirkin bir yaşamı hak etmiyor
“KKTC’yi kurarken uzun bir Kurtuluş savaşı mücadelesi verdik. İlk yıllarda başarılı bir yönetim vardı. Güzel sonuçlar aldık. Gerçek bir devlet yönetimi vardı. 1983 ile 1985 yılları arasında Türkiye’den bile destek almadan gerçek anlamda kendi ayaklarımızın üzerinde durabiliyor ve ülkeyi her yönüyle yönetebiliyorduk. Bağımsız ve refah bir KKTC hedefimize ulaşmıştık. Ama ondan sonra yaşanan süreç hiçbirimizi memnun etmedi. Bu gidişattan da ülkenin şu an içinde bulunduğu durumdan da hiç memnun değiliz. Bizi elektrikte astronomik rakamlarla Rum tarafına muhtaç ettiler. Rahatsızız KKTC’yi kuran kişiler olarak bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil. Ülkenin sosyal ve ekonomik durumu bizi çok üzüyor. Kıbrıs Türk halkı böylesi çirkin bir yaşamı hak etmiyor. Pahalılık aldı başını gidiyor, kimse karışıp, müdahale edemiyor. Biz bu ülkeyi 3-5 kişinin eline kalsın diye mücadele vererek kurmadık.”
“Toplumsal seferberlik başlatılmalı”
“1983’teki gibi bağımsızlık yanlıları bir araya gelmeli. Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, toplumun her kesimi bir araya gelmeli ve bir yol haritası belirlemeli. El birliği ile toplumsal seferberlikle hareket etmeli ve sorunların çözüm yollarını zorlamalı. Ülkede artık başkanlık sistemi tartışılmalı. Parlamenter sistem ile bir yere varamıyoruz. Donanımlı ve sorunların üstesinden gelebileceğine inanılan bir kişi tayin edilerek başkanlık sistemine geçilmeli.”
Ali Volkan: Çarpık politikalar bizi geriye götürdü
“KKTC’nin ilanına gönülden katıldım ve her zaman da gurur duydum. Ben her zaman Kıbrıs Türk halkının yaşadığı tüm zorluk ve sıkıntıları aşacağına inandım ve inanmaya da devam ediyorum. Şimdiki siyasi yaşamı ve siyasetçileri eleştiriyorum. Çok çarpık politikalarla hareket ediyorlar. Siyaset kurumu acilen kendisini düzeltmeli. İstikrarsız siyaset bizi ileriye değil, çok gerilere götürdü. Biz KKTC’nin bağımsızlığını ilan ederken de çok heyecanlıydık, şimdi de o heyecanımızı öldürmemeye çalışıyoruz. İyimser olmayı elden bırakmamaya çalışıyorum. Bugünlerin de geçeceğine inanıyorum.
“Üretime önem vermeliyiz”
“Bundan sonrası için tek çıkar yolumuz olan üretime önem vermeliyiz. Üreterek öldürdüğümüz çok şey var. Narenciye bunların başında gelmektedir. 80 bin dönümlük narenciyemiz şimdi 15 dönümlere düştü. Ürettiğimiz ve bize destek olan birçok şeyi öldürdük. Bunları canlandırmamız lazım. Tarım politikamızı acilen gözden geçirerek, üretebileceğimiz ne varsa neler ön plana çıkmalıysa bir an önce hayata geçirmeliyiz. İthalata bağımlılık ve ithalat politikasından bir an önce vazgeçmeliyiz.”
Eşber Serakıncı: Disiplin, otorite, düzen sorunu var
“Biz KKTC’yi büyük meşakkatlerle kurduk. Bizim zamanımızda da yanlışlar yapılmadı dersek doğru olmaz ama devlet yönetiminde ciddiyet her zaman esastı. Memurumuzu da çalışanımızı da kendi bütçemizden öderdik. Küçük yatırımlar da yapmaya başlamıştık. Büyük yatırımları Türkiye yapıyordu. Ama yıllar içerisinde siyasetçiler seçim kaygısı ile memleket yönetiminde çok büyük tavizler verdi ve doğru yoldan ayrıldı. Hangi parti başa gelirse bu yolu tercih etti. Ülkenin ekonomisi, disiplini açısında bir erozyon yaşanmaktadır. Şu anki partiler bunun mücadelesini vermektedirler. Kıb-Tek örneğinde görüldüğü gibi ülkeyi 3-5 kişinin idare eder duruma geldiğine şahit olduk. KKTC’de otorite, düzen, disiplin sorunu var. Bu da bütün sorunların temelini oluşturuyor.”
“KKTC’nin TDT’deki gözlemciliğini iyi değerlendirmeliyiz”
“Bundan sonrası için bahsettiğim sorunların düzelmesi ile ülke düzlüğe çıkabilir. Kıbrıs Türk halkını yönetme çok kolaydır. Sessiz, sakin ve uysal bir millettir ve birçok güzelliğe de layıktır. Ama zaman içerisinde milletimiz de taleplerini artırdı, bitmez tükenmez oldu, siyaset de buna cevap vermek için gittikçe bozuldu. Talep olacak ama haklı talep olacak. Önemli mevkilere partizanca atamaların önüne geçilecek. Eğer bunlar olmazsa ülke daha da çıkmaza girer. Dünya artık şekil değiştiriyor. KKTC’nin de dünyaya ayak uydurması lazım. Bu oynanan oyunun içinde yer alması lazım. Bunu yapamazsa çok kötü sonuçları olur. Bu devlete yazık ediyoruz. Vatansız yaşamak kadar kötü bir şey yoktur. Gençlik ve KKTC’nin geleceği için üzülüyorum. Mücadele verdiğimiz bu ülke bu hale gelmemeliydi. Bunların dışında KKTC’nin Türk devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye kabul edilmesini de çok iyi değerlendirmeliyiz ve gereklerini yerine getirmeliyiz.”
Yapmayin etmeyin ne baskanlik sistemi
Turkiye su an muhalefet partileri nasil parlemeneter sisteme gecebiliriz diye plan yapiyor