Sayın Akıncı,

 Türkiye, birçok ülke gibi yıllardan beri AB üyesi olmak için olağanüstü çaba harcıyor.

 Çünkü bunun bir ideal demokrasi rejimi olduğunu ve çıkarlarına hizmet ettiğini biliyor, buna inanıyorlar.

  Kıbrıslı Türk vatandaşlarımız olarak sizlerin de aynı nedenlerden dolayı, yani çıkarlarınıza hizmet edeceği için AB üyesi olmak istediğinize inanıyoruz.

  Fakat Avrupa tarafından kabul edilmesi halinde (ki kabul edileceği kuşkuludur) Avrupa normlarından bunca sapma ve bakir doğum (partenojenez) talebinizi anlamakta zorlanıyoruz. Bir yandan üyelik istiyoruz, diğer yandan bizi AB’nin hedeflerinden ve içeriğinden çok uzaklaştıracak şartlar öne sürüyoruz.

Sayın Akıncı;

Gerek sizinle, gerekse Cumhurbaşkanımızla daha önce kurduğumuz iletişimde, AB üyeliğinin ne anlama geldiğini ve nasıl bir Kıbrıs istediğimizi izah etmiştik. Hepimizin hayalini kurduğu ayrı yeri alacak olan adamıza hizmet etme olanaklarını yakalaması, kendimizin ve çocuklarımızın parlak geleceğini güvence altına alması, benzersiz coğrafik ve jeopolitik konumunu kullanarak, dünya çağında aranan bir yatırım merkezi haline gelmesi için öncelikle: Avrupa normlarını uygulamanın olmazsa olmaz olacağı, tamamen özgür, taahhütlerden ve vasilerden kurtulmuş, AB’nin tam üyesi bir devlet olması gerekir.

  Ülkemizin tüm yasal vatandaşlarının uzun vadeli güvenlik ve refahının güvence altına alıncağı AB yasaları ve kurallarının uyguanması herkesin çıkarınadır.

  Ülkemizin, dünya çapında çekici bir yatırım merkezi olabilmesi, bunun yanında bizlere sunulan, tanrı vergisi doğal zenginliğin, mükemmel iklimin ve doğal güzelliklerin, ayrıca tüm Kıbrıs vatandaşlarına mutlak refah sağlayacak doğal gazın tam olarak değerlendirilebilmesi için bu ülkenin her sıradan vatandaşının ancak sürekli barış ve mutlak güvenlik şartları altında normal yaşam sürebileceğinin fark edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Karanlık sapmalar

  Sayın Akıncı, önerdiğiniz sapmalar, Avrupa Birliği’nin dokusunu, özünü ve öncelikle sahip olduğu kuruluş ilkelerini katledici niteliktedir. Zaten, AB’nin de bunları kabul etmesi mümkün değildir. Kabul etmesi halinde ortaya çıkacak ürün AB ürünü olmayacak. 

  Hepimiz, elbette siz de AB’yi büyük avantajlarından dolayı istiyoruz. Ancak normlarla ilgili taleplerinizi dinleyince haklı olarak “bunlar gerçekten kendi vatandaşlarının refahı için Kıbrıs’ta daha iyi bir yaşam mı hedefliyor, yoksa Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’taki malum istilacı stratejik planlarına zemin yaratmaya mı çalışıyor?” sorusu aklımıza geliyor. 

  Kırmızı çizgileriniz arasına da koyduğunuz dönüşümlü başkanlıktaki ısrarınız başka nasıl yorumlanabilir? Kabul edilmesi mümkün mü? 

  Ortak vatan olarak birleşmiş bir Kıbrıs hedefliyorsanız ve gerçekten samimiyseniz, gelecekteki ortak devletimizin bütünlüğü için bu teklifin korkunç tehlikeler içerdiğini anlayabilirsiniz.

Çifte standart

  Sayın Akıncı; Kıbrıslı Türklerin liderliğinde siz olduğunuz sürece, bunu istismar etmeyeceğiniz konusunda size güveniyorum. Ancak yarın sizin yerinize, Türkiye’nin kolayca bulabileceği veya Kıbrıslı Türklerin seçmesini sağlayacak şartları yaratabileceği yeni bir Rauf Denktaş gelir de Kıbrıs’ın Türkiye ile birleştiğini ilan ederse o zaman biz Kıbrıs Helenleri bu felaket ihtimalini ve adanın Türkleşmesini engellemek için ne yapabiliriz?

  Sayın Akıncı, böylesi bir durumda Kıbrıs vatandaşlarına vaat edilen, Türkiye’nin diğer birçok ilçesi gibi parçalanmış bir ilçe midir? İstediğiniz bu mu? Elbette ki bu değildir.

  Türkiye’nin ezelden beri Kıbrıs’a ve Kıbrıslılara karşı beyan edilmiş düşmanlığı vardır. Hal böyle iken; Kıbrıslı Rumların ve sağduyu sahibi Kıbrıslı Türklerin de böyle bir şeyi kabul etmesinin mümkün olmadığına inanıyoruz.

  Talep ettiğiniz gibi doğal gazımızın Türkiye üzerinden AB’ye satılmasını da kabul edemeyiz. Bu mümkün değildir. Böylesi bir durum ipi boynumuza geçirmemiz ve ucunu da güvenip düşmanımızın, Türkiye’nin eline vermek demektir.

  Beşparmak dağlarında devasa boyutlardaki Türk bayrağını günde 24 saat görmek de bizi yaralıyor ve ağır tahrik oluşturuyor.  Aya Sofia Camii’nin, Müslümanlara değil de maksatlı biçimde Lefkoşa’nın Helen tarafına çevrilmiş yüksek sesli megafonları da bizi, gece gündüz her an yoruyor.

  Maraşlılar ayin sırasında Ay. Eksorinu çanlarının sesini birkaç dakika da olsa duymak istediklerinde bunun, Müslümanlara hakaret olacağı gerekçesiyle reddedildiğini hatırlatmak isterim. Yani çifte standart.

Sizi tamamen değiştiren nedir Sayın Akıncı?

  Türkiye eğer Kıbrıs’tan doğal gaz almak isterse, güvenli olması için boru hattını kendisi inşa edeceğinden kendisine piyasa fiyatından satarız.

  Ancak Sayın Akıncı, orijinal Kıbrıslı olarak gerçekten Kıbrıs’ın, bütün vatandaşlarının ve sadece vatandaşlarının çıkarını istediğinize inandık, bundan sonra da inanmak istiyoruz.

  Gerçekten de bunu, yani adanın çıkarını istiyor ve arzu ediyorsanız bu ancak tamamen bağımsız, tam AB, üyesi Avrupa normlarını ülke topraklarının tamamında inançla uygulanan, bakir doğum, işgal askeri, garantiler, yerleşikler, hiç kimseye bağımlılığı olmayan bir Kıbrıs’la olur.

  Cumhurbaşkanımız Nikos Anastasiadis, bu yöndeki söyleminizle kendisini ikna ettiğiniz için ortak vizyonunuzun doğru ve sürdürülebilir çözümün olduğunu bütün dünyaya ilan etti. 

  Öyleyse Sizi tamamen değiştiren nedir Sayın Akıncı?