Özlem ÇİMENDAL
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanına, 15 Kasım 1983 günü olağanüstü toplanan Meclis’te oy veren milletvekilleri, aradan geçen 38 yıllık süre içerisinde sorunların çözülemediğini; hatta daha da ağırlaştığını belirterek, halkın siyaset kurumuna güveninin kalmadığına dikkat çekti.
Diyalog’a konuşan dönemin milletvekillerinden İsmail Bozkurt, siyasetin sorun çözmek yerine, sorun üretir olduğunu belirtirken; Hakkı Atun, “Daha iyi yönetilmeyi arzuluyoruz”
şeklinde konuştu. Ergün Vehbi de siyasetin düzeltilmesi ve ufak tefek partilerle zaman kaybedilmemesi gerektiğini söyledi. Hüseyin Angolemli ise “KKTC’nin ilanından bu yana hiçbir şey değişmedi. Sadece bizi ikiye böldüler” dedi.
Ne dediler?..
İsmail Bozkurt: Siyaset sorun çözme yerine, sorun yaratır oldu
“KKTC’nin ilanından bu yana ekonomik anlamda Türkiye’nin de desteği ile birçok gelişmeye imza atıldı ancak siyaseten geldiğimiz noktayı benimsemek asla mümkün değildir. Siyasetimiz kötü yönetilmektedir. Siyaset sorun çözme sanatıdır ancak şu anda tam tersi ‘siyaset sorun yaratır’ bir duruma gelmiştir. Eğitim, sağlık, trafik ve çevre sorunlarımız içerisinden çıkılmaz bir hale geldi. En temel sorunumuz da kamusal bozukluk ve acilen düzeltilmesi gerekiyor. 1990 öncesi var olan sorunlarımız bugün daha da büyüyerek devam ediyor. Hükümetler değişiyor ancak sorunlar bir türlü değişmiyor. Sorunun asıl kaynağı siyaset oldu, biz sorunları değil siyaseti tartışır olduk. Bundan sonrası için yapılması gereken öncelikli şey de bozulan siyaset yapısının düzeltilmesidir. Siyasetin sorun olmaktan çıkıp, asli görevi olan sorun çözme kabiliyetine bürünmesi gerekmektedir. Bugün gelinen noktada KKTC’de çalıştırmaya gayret ettiğimiz parlamenter sistem bize cevap vermiyor. Parlamenter sistem başarılı çalıştırıldığı zaman en iyi sistemdir ancak bizdeki yani KKTC’deki uygulanış biçimi sorun yaratıyor. Meclis bir iki kişinin vicdanına bırakıldı. Devlete durmadan istihdam yapıyoruz ve sadece memur yaratıp sadece maaş öder pozisyonda bulunuyoruz, bunun önüne geçilmesi lazım. Yatırımlar konusunda sadece Türkiye’ye bel bağlamamız lazım evet destek almalıyız, ama kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız. Devlet kadroları şişiyor ve devlet kasası çöküyor, buna önlem almalıyız.”
Hakkı Atun: Yanlış kararlar düzeltilmeli
“Sıkıntılarımız tabii ki var ama devletimizi yaşatıyoruz. Daha iyi yönetilmeyi özlüyoruz ama tüm bunlar birikimdir daha iyiyi bulmak elbette görevimizdir. Şu anda yeni bir hükümet kuruldu temennimiz bu sorunların değerlendirilerek, gerek meclisin çalıştırılması açısından gerek hükümetin halka hizmet etmesi açısından dürüst ve şeffaf yönetim kurmaları beklentimiz. Elbette devletimiz o günlerden bugüne tüm bu sıkıntılara ve Türkiye ile yaşadığımız inişli çıkışlı olaylara rağmen, elbette gelişme içerisindedir. Hayat statik değildir, gelişir ve yeni şeyler üretilir. Yine o günden bu yana bağımsızlık ve egemenliğimizi savunma noktasında bizi eleştirenlerin Güney Kıbrıs’ı eleştirmediğini görüyorum. Rumlar bize hala yaşam hakkı tanımıyor. Biz KKTC’yi ilan ettik ve dünyaya ‘Varız’ dedik. Bu devlete sahip çıkıp, yaşatmaktan başka çaremiz yok. KKTC devleti çatısı altında varlığımız sürüyor, kararlığımız sürüyor. Bunu yaşatmak boynumuzun borcudur. Bu süre zarfında elbette hatalar yapıldı. Bizim dönemimizde de ‘üçlü kararname’, ‘erken emeklilik’ gibi o zamanın şartlarına göre almak durumunda kaldığımız bazı yanlış kararlar oldu. Ancak bunların zaman içerisinde geldiği durumda yanlışlığı kanıtlandıysa bu hatalardan dönülmüş olması gerekiyordu. Üçlü kararname eğer liyakatı ortadan kaldırmışsa, ülkenin kamu hizmeti dibe vurmuşsa bunların ele alınması lazım. Bundan sonra gerek devletin gerek meclisin yaşatılması için bu yanlışların düzeltilmesi lazım. Her devletin olduğu gibi bizim de kendi hatalarımızdan ders çıkararak, kendimizi düzeltmemiz lazım.”
Ergün Vehbi: Bağımsız cumhuriyet için yola çıktık ama
“KKTC’yi oybirliği ile kurduk. Kurarken de bazı ideallerimiz ve beklentilerimiz vardı. Bağımsız bir cumhuriyet, bir toplumun hegemonyasında olmayan bir memleket istiyorduk. Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş gibi önderlerle bunun fırsatını yakaladık ve oyçokluğu ile KKTC’yi kurduk. Bir devlet kendisine egemen ve bağımsız diyorsa, bunu yaptığı işlerle kanıtlamalı. Şu anda bağımsızlıktan bahsetme durumumuz maalesef ki mümkün değildir. Bağımsızlık gerçekten inandığınız şeyleri toplumla örgütlenerek yapmanız demektir. Bakanlar Kurulunuz, okullarınız veya medyanızda bağımsız kararlar verebiliyor ve bunları dillendiriyorsanız o zaman bağımsızsınız demektir. Şu anda bundan bahsetmek de mümkün değildir. Biz mücadelemizi hala sürdürüyoruz. Türkiye ile olan ilişkilerimiz noktasında da, Türkiye’nin hatalarının bizi etkilememesi de mümkün değildir. Yapılan herhangi bir hatanın sonucu sadece Türkiye’yi değil, bizi de direkt etkileyecektir.
Bundan sonrası için yapılması gereken en önemli şey siyaset kurumunun bir an önce kendisi gözden geçirmesidir. Siyaset kurumu düzeltilmelidir. Ufak tefek partilerle uğraşmak zaman kaybıdır. Köklü partilerin bir araya gelerek Türkiye ile istenilen egemenlik için çaba sarf etmesi gerekmektedir.”
Hüseyin Angolemli: Hiçbir şey değişmedi
“Aslında KKTC iç siyasetteki gelişmelerin bir sonucu olarak kuruldu. Rauf Raif Denktaş Anayasa’ya göre tekrar seçilemeyecekti ve bunun için de farklı bir formül gerekiyordu. Bunu sadece ben söylemiyorum dönemin Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin de bu yönde açıklaması var. KKTC’nin ilanı aslında Denktaş’ın tekrardan seçilmesi ve Cumhurbaşkanı seçilmesi içindi. KKTC’yi kurarak aslında büyük bir fırsatı da kaybettik. Kıbrıs Türk Devleti’ne dönüşebilirdik. Çelişkiler içerisinde bugünlere geldik. KKTC’nin ilanından bugüne hiçbir şey değişmedi. Bizi bugün ikiye böldüler. Federasyoncular ve iki devletçiler diye, bu işin sonu iyi değil. Meclis’te kapalı bir oturum yapılarak, bu konu tartışılmalı ve demokratik şekilde karara bağlanmalıdır. Meclis’in kararı federasyondur ancak, iki devletçiler ve yeni kurulan hükümet buna rağmen iki devletlilikte ısrar etmektedir. Bundan sonraki süreçte en önemli şey Meclis’in doğru ve etkin şekilde çalıştırılmasıdır.”