Serap Turan EVRAN
Politikacılar, kısır çekişmeler içerisinde zaman geçirirken, vatandaş; üretimsizlik, işsizlik, yatırımsızlık ve yarının belirsizliği karşısında çaresiz.
Peki; onca tartışmalar arasında çok değil 16 yıl öncesine gidildiğinde bir anda iflas bayrağını çeken belki de bilerek çektirilen Kıbrıs Sanayi Holding kaçımızın hafızasında?..
1974 Barış Harekatı’ndan hemen sonra 1975’te başlayıp 1998’e kadar zorluklara göğüs gererek hizmet veren Holding ne oldu da bir anda kepenkleri indirdi?..
Oysa Kıbrıs Türk Halkına ekonomik alanda büyük katkı sağlayan; plastikten, metale, kimya sektöründen kozmetiğe birçok alanda hizmet veren Kıbrıs Sanayi Holding ilk dönemlerde hiç de küçümsenemeyecek başarılara imza atmış. Bünyesinde barındırdığı 60 fabrikada 2500 kadar personel istihdam etmiş.
20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıldönümünde biz de bu konuyu tekrardan gün yüzüne çıkarmak istedik ve o dönem Kıbrıs Sanayi Holding bünyesinde söz sahibi olanların kapısını çaldık. İlk durağımız da takvim yaprakları 1975 yılını gösterdiğinde Holding’in ilk kuruluşundan 1986 yılına kadar görev alan isim Fabrika Şefi olan Maden Mühendisi Halil Erdim oldu.
Dile kolay tam 10 yıl. Halil Erdim’e adını bir dönem altın harflerle yazdıran Sanayi Holding’le yollarının nasıl kesiştiğini sorarak başlıyoruz geçmişin yolculuğuna...
Modern tesisler emrimizde
Eskiyi yad ederken bir hayli duygulanıyor Halil Erdim. Sanki o günleri yeniden yaşıyormuşçasına ve başlıyor anlatmaya:
“Barış Harekatı sonrasında Türkiye’den gelip işgalci cuntaya karşı vatan savunmasına katılan öğrenciler, Ekim ayından itibaren terhis edilmişler, herkes okuluna dönmüştü. Ben, Kasım ayında üniversitedeki son sınavımı da verdikten sonra çıkışımı alarak Kıbrıs’a döndüm. Bir aydan fazla bir süre iş aradım. Bu kapsamda Aralık 1974'te Planlama Koordinasyon Bakanlığı’nda Daire Müdürü olarak görev yapmakta olan Hilmi Refik’le tanıştım. Hilmi Bey bana fabrikaların koruma altına alarak çalıştırılacağını, mühendislere ihtiyaç olduğunu söyledi ve ‘Kireçten, tuğladan anlıyor musun, bu fabrikalara katkı koyabilir misin’ diye sordu. Ben daha önce tuğla ve alçı üretiminde çalışmıştım ama onlar ‘Gamini’ diye tabir edilen ilkel üretim fırınlarıydı. Ganimet olarak ele geçen Modern tesislerde hiç çalışmamıştım. Bunu Hilmi Bey’e ilettim ve olanak tanınırsa kısa sürede öğrenebileceğimi söyledim.
Hilmi Bey de bana ‘Sana tavsiyem, bunu biliyor musun diye sorarlarsa, bilmiyorum deme. Bildiğini söyle, içine gir, orada nasıl olsa öğrenirsin’ diye nasihat etti. O gün cumartesiydi. O zaman cumartesi de mesai günüydü. Hilmi Bey Pazartesi işe başlamamı söyledi. Pazartesi işbaşı yaptım.
Sanayi Holding’e adım atışımız öyle oldu. Planlama Koordinasyon Bakanlığı’nda işe başladık, şirket kurulunca Sanayi Holding’e aktarıldık.”
Kuşkusuz en çok merak edilenlerin başında 60 fabrika, 2500 kadar çalışanı bünyesinde bulunduran Sanayi Holding’in nasıl oldu da kepenkleri indirdiği geliyordu. Holding’in ilk kurulduğu yıllarda görev alan Halil Erdim de bize, 23 yıl boyunca Kuzey Kıbrıs ekonomisine büyük katkıları olan Holding’in çöküş nedenlerini sıraladı:
Politikaya alet edildi
“Şirketin kuruluşundan bir müddet sonra politize edilmiş olması, politikaya alet edilmiş olması. Yöneticilerin artık siyasi partilere göre atanması en büyük etkenlerin başında gelir. Yatırımları hazır bulmuştuk. Yani herhangi birisi bu yatırımları yapmadı. Şirket kendisi bir takım yatırım yaptı ancak zamanla teknolojiye ayak uyduramaz hale geldi. Tabi bu da düşük randımanla çalışmaya ve zarar etmeye sebep oldu. Bu da Sanayi Holding’in çöküşündeki bana göre 2. en önemli faktör. Üçüncüsü ise Rum zamanından kalma ucuz fiyata Maliye’den alınan hammaddelerin tükenmiş olması yani ganimet devrinin sona ermiş olması.”
Halil Erdim, Sendikal Hareket ile yönetimi de suçlu olarak gösteren bazı kesimlerin aksine farklı bir görüş sunuyor ve topu o dönemin Maliye Bakanlığı’na atıyor ve şöyle diyor:
“Bir diğer faktör olarak Holding’in çöküşü sendikal hareketlere bağlanıyor. Çok büyük haklar talep edildiği söyleniyor. Aslında öyle değil. Sendikanın istediği, çalışanın elinde bulunması gereken haklarıydı zaten. KIDEM tazminatı bir sorun olmuştu. Orada sendikanın da yönetimin de bir suçu yoktu. O zamanın
Maliye Bakanlığı’nın koymuş olduğu kurallar neticesinde sorunlar ortaya çıktı.
Yani şöyle şirket kıdem tazminatını provizyon (bir çekin para olarak karşılığı) olarak ayırıyor, bunu bir yerde tutuyor ama masraf olarak gösteremiyor. Masraf olarak da gösteremediği için Yönetici yük oldu şirketin sırtında.”
İlk çatırdama 1983’te oldu
Erdem; Sanayi Holding’in ilk ne zaman çatırdamaya başladığı sorusuna yanıt verirken, 1983 yılına geri döndü:
“İsmet Kotak, 1983 yılında kurulan koalisyon hükümetinde Sanayi ve Kooperatifler Bakanı olarak görev aldı. Şirketin çöküşündeki ana neden olan politize olayı da o zaman başladı. Ondan sonra da sürekli olarak arttı. İsmet Kotak ve ondan sonrakiler şirketin başına hep kendi yakınlarını getirmenin telaşına düştü, nitekim öyle de oldu. İsmet Kotak’ın şirket üzerinde sürekli bir baskısı vardı. Şirketin kendi talepleri doğrultusunda çalışmasını istiyordu.
KTHY gibi bir gecede buharlaşmadı
Sanayi Holding’in kapanışını yakın geçmişte iflas eden KKTC’nin tek milli havayolu şirketi Kıbrıs Türk Hava Yolları’yla karşılaştırıyor. Halil Erdim KTHY’de yaşananların Sanayi Holding’de yaşanmadığına dikkat çekiyor:
“KTHY ile mukayese ettiğimiz zaman orada yaşananlara göre Sanayi Holding’de hiç kimse mağdur etmeyen bir kapanış oldu. Herkes hakkını aldı, hiç kimseye borcu kalmadı. Yani bir gecede buharlaşmadı, KTHY gibi. Sanayi Holding de öyle olmadı.”
Halil Erdim bilinenin aksine önemli bir bilgiyi de paylaşmadan edemiyor. 1998’de resmen kapandı olarak bilinen şirketin kapanmadığını söylüyor:
“Hala daha kapanmış değil şirket. Şirketler mukayyitliğinde tescil edilmiş bir şirket olarak duruyor. Parası da var bildiğim kadarıyla. Tasfiye Kurulu Başkanı Mehmet Tekgüç’tü emekliye ayrıldı ama görevinden alınmadı.”
Rekabet ortamı yok edildi
Halil Erdim, Türkiye’deki askeri darbenin ardından yönetime gelen merhum Turgut Özal’ı anmadan da geçmiyor. Özal dönemiyle birlikte rekabet ortamının ortadan kalktığını savunuyor:
“Sanayi Holding’in kuruluşunda Rahmetli Bülent Ecevit’in çok önemli rolü oldu. Ecevit Türkiye’de kendisi bu köy kentleriyle Kooperatifleri geliştirmeye çalışan bir sistem tasarlıyordu kendi kafasında. Ama tek başına iktidara gelemediği için bunları Türkiye’de değil, Kıbrıs’ta uygulamaya koymaya başladı. Sanayi Holding’in temelleri de onun sayesinde atıldı. Ancak Merhum Turgut Özal’ın serbest piyasa ekonomisini hayata geçirmesiyle birlikte Sanayi Holding ve Kıbrıs’taki diğer üretim yapan şirketlerin onlarla rekabet edemeyişi şirketin kapanmasına en büyük etken oldu. Zira Devletçilik anlayışıyla kurulan Sanayi Holding de Serbest Piyasa ekonomisiyle rekabet edemez duruma geldi.”
Birçok alanda hizmet veren Sanayi Holding’in o dönemki üretiminden övgüyle bahseden Erdim, halkın kendi üretimine halkın nasıl sahip çıktığını anlatıyor:
“Plastikten, metale, kimya sektöründen kozmetiğe her şey burada üretiliyordu. 1980’lerin başına kadar hem Güney’den hem de Kuzey’den talep fazlaydı. İhtiyacı olan her şeyi bu fabrikalardan çıkan ürünlerden karşılıyordu. Oldukça kazançlı bir dönem geçirdi.”
Toplumun malı yok oldu
Halil Erdim, eskiden çalıştığı ve o dönem Kıbrıs Ekonomisine katkıları olan Sanayi Holding’in bir yerlerde konusu geçtiğinde neler hissettiğini öğrenmek istediğimizde ise önce kısa bir süre sessiz kalıyor ve sonrasında tek bir cümleyle özetliyor duygularını “ Acıyorum, neticede Toplumun bir malı orta yerden kayboldu” sözleriyle aktarıyor.
Hikmet Kılıç:Batışın sebebi siyaset
Kıbrıs Sanayi Holding’de Fabrika Şefi olarak 10 yıl hizmet veren Halil Erdim’in ardından bir diğer kapısını çaldığımız isim ise Hikmet Kılıç oldu. Holding’de 1976 – 1987 dönemleri arasında matbaa şefi olarak çalışan Kılıç da tıpkı Halil Erdim gibi geçmişe yolculuk yaptığında önce duygulanıyor.
Ancak o yaşadıklarının ötürü biraz öfkeli. Çünkü ona göre Holding’in çöküşünün tek sorumlusu UBP. Ve o dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu. Hikmet Kılıç şöyle diyor:
“Sanayi Holding, UBP’nin hükümete gelmesiyle birlikte 1975’de faaliyete geçti. 1987 yılında üretim olmuyor denilerek çalışanlar işten çıkarıldı, fabrikalar kapatıldı. Oysa Rumlar o zaman bize ham maddeyi üretip satarsanız 50 sene size yeter demişti. Ancak biz 1987 yılına kadar çalıştık. Tazminatlarımızı verdiler hepimizin işine son verdiler. Bana göre asıl nedeni siyasiydi. Bizi kandırdılar, çünkü kapatıldı denilen fabrikalar çok kısa bir süre sonra yeniden açıldı.”
Hikmet Kılıç’ın iddiasına göre kapandıktan kısa bir süre sonra açılan fabrikalarda yeniden bir yapılandırma yapıldı ve sadece UBP’liler çalıştırıldı. Kılıç’ın iddiası şöyle:
“Üstüne basa basa söylüyorum, benim kimseden bir korkum yok. Hepimizi kandırdılar, fabrikalar kapanıyor diye hepimizin tazminatını verip, işten çıkardılar. O zamanın Başbakan’ı şimdiki Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’ idi.”
Güncelleme Tarihi: 19 Temmuz 2014, 12:15