Pelin YÜKSELAY
Kıbrıs müzakereleri Crans-Montana zirvesindeki başarısızlığın ardından rafa kalktı. Müzakereler tekrardan başlayıp başlamayacağı bilinmezken, vatandaş yeni bir süreç ihtimaline karşı, ülkede bir referanduma gidilmesini talep etti. Sorunun çözümünde kendilerine de ‘nasıl bir çözüm istiyorsunuz’ diye sorulmasını talep eden vatandaşlar, ‘Artık bir şey olacaksa kapalı kapılar ardında değil, açık ve seçik olsun. Biz de geleceğimizi tayin etmede söz sahibi olalım” diyor. Öte yandan müzakerelerin rafa kalkması çoğu vatandaşı neredeyse ne üzmüş ne de hayal kırıklığına uğratmış. Vatandaşlar artık içteki sorunların çözümü için ülkede bir seferberlik ilan edilmesini istiyor.
Ekonomik sorunlar vatandaşı zorluyor
Diyalog muhabirinin sorularını yanıtlayan vatandaşlar, iki bölgeli çözümü desteklediğini ifade ediyor. Çözüm olması için sıfır asker ve sıfır garanti şartlarını kabul etmeyen vatandaşlar, yeniden müzakerelerin olmasını desteklemediğini, içte yeni bir kalkınma seferberliği başlatılmasını istedi.
Vatandaş ne dedi?
Faik Korgan:
İki toplumlu, iki bölgeli bir çözümü tabii ki destekliyoruz, zaten başka bir de çaresi yoktur. Burası 68. vilayetti bir zaman. Ben hala öyle olduğuna inanıyorum. Bu ülkede bir anlaşma olmayacak. “Biz göremedik, belki çocuklarımız, torunlarımız çözümü görür” diyorlar ama ne yazık ki göremeyecekler. Bu iş buraya kadar. Çözüm olması için sıfır garanti, sıfır asker şartını asla kabul etmem. Hayatta olmaz. Ben neler yaşadığımı iyi bilirim. Garantörün olmadığı yerde, Kıbrıs Türkü’nün işi çok zordur. Crans Montana konferansının başarısızlıkla sonuçlanması sonrasında 2018’deki Rum seçimlerine kadar yeniden müzakere için beklenmemeli. Beklense de yine bir çözüme ulaşılamayacağı bilinmeli. Ülkede seferberlik başlatılmalı. Desteklerim bunu ben. Hatta artık, gerek Kıbrıs sorunu, gerekse de içte ne istenip, ne istenmediği bir referandumla, bizlere, ülkenin gerçek sahiplerine sorulmalı.
Derviş Dizliklioğlu:
İki bölgeli, iki toplumlu bir çözümü tabii ki desteklerim. 1960’ta yine bir birleşme olduydu, 3 yıl sürdü yani Rumlara güven yok. O yüzden asker ve garanti şart! Biz şu an ambargolar altında ezilen bir toplumuz. Hangi açıdan bakarsanız bakın, ezilenin Kıbrıs Türkü olduğunu görebilirsiniz. Tamam bir barış biz de istiyoruz ama Rumların şartlarında bir barış olmaz. Asker çıkacak, garantörlük kalkacak, bunlar kabul edilebilir şartlar değil. Esasında bizim, son yapılan görüşmelerde ortaya çıktı ki, Rumlar bizi ortak olarak kabul etmez. Bizi bir azınlık olarak görür ve görmeye de devam eder.
Ben artık müzakerelere bir nokta konması gerektiği taraftarıyım. Kıbrıs Türk tarafının şu ifadeleri kullanması lazım “bizim kırmızı çizgilerimiz şunlardır, ya bu şartlarda kabul edersiniz ve yahut tamamen ipler kopar.
Mehmet Türkkan:
Kıbrıs sorununa iki bölgeli, iki toplumlu bir çözüm bulunmasını destekliyorum. Sıfır asker ve sıfır garanti şartlarını kabul edecek Kıbrıslı Türk tanımıyorum. Rumlara güvenmiyoruz.
Güney Kıbrıs’ta 2018’de yapılacak seçimler beklenmeli. Ancak bu arada kendi evimizi de düzenlememiz gerekir. Yani bizim içimizdeki şu andaki çarpık düzeni düzeltmesi gerekir.
Bir anlaşmada ekonomik yönden bizden kat kat çok üstün olan bir Güney Kıbrıs’la yan yana yaşayacağımıza göre federal bir düzende, en az onların seviyesine kadar yükselmemiz gerekir. Aksi takdirde ekonomik yönden tamamen eziliriz. Bunun yanında müzakereler tekrardan başlayacaksa öncesinde referanduma gidilmeli. Halka, nasıl bir çözüm istediği sorulmalı ve ona göre masaya oturulmalı. En azından halkın da gidilecek yol hakkında sözü olur ve de bilgisi olur.
Mustafa Ateş:
İki toplumlu, iki bölgeli bir çözümü sonuna kadar destekliyorum. Sıfır garanti, istemem. Açıkçası garanti olmasını isterim. Tabii bu da Türkiye’nin garantisi olmalıdır. Güney Kıbrıs’taki seçimleri beklememekten başka alternatifimiz var mı? Ya da başka bir B planı var mı? Varsa beklemeyip, hayata geçirelim ancak bence yoktur ve yine Rumları beklemek zorundayız. B planı var diyorlar. O zaman uygulamaya geçsinler. Madem ki anlaşma olmadı, hemen şimdi hadi uygulayalım. Bir an önce özellikle ekonomik seferberlik başlatılmalı. Zaten başımıza ne geldiyse, ekonomiden dolayı geldi.
Sönmezler Ocağı Başkanı Erden Esenyel:
Kıbrıs sorununa iki bölgeli, iki toplumlu bir çözüm bulunmasını muhakkak destekliyoruz. Hiç bir zaman bundan vazgeçmiş değiliz. Biliyorsunuz Kıbrıs bayrağında zeytin dalı bulunmaktadır. Biz 50 seneden beridir bu zeytin dalını Güney Kıbrıs’a devamlı surette uzatıyoruz. Şimdiye kadar maalesef biz bu kadar ileriye gidip kendilerine bu şekilde yardımcı olmaya çalışmamıza rağmen maalesef onlar araya taş koyuyorlar ve bu işi yürütmüyorlar. Kendilerinden ricam artık bir daha düşünsünler ve bu zeytin dalını kabul etsinler, beraber yürüyebilelim. Sönmezler Ocağı olarak sıfır asker, sıfır garantiyi asla kabul etmeyiz. Bu garantilerin muhakkak kalması lazımdır. Aksi halde ileride başımıza büyük belalar gelecektir. Onun için bu şekilde kalması bizim tercihimizdir.
Adnan Işıman:
İki bölgeli, iki toplumlu bir uzlaşının başından beri savunucusu olduk. Destekliyoruz. Bu arada dönüp tarih sayfalarına bakmak lazım. Eğer garanti söz konusu değilse, eşitlik söz konusu değilse, eşit statüde paylaşım söz konusu değilse ve güvenlik söz konusu değilse, Kıbrıs’ta uzlaşının çok kısa zaman dönemi içinde sonlanacağı aşikârdır. Geçmişe bakarak bunu anlatabiliriz. Geçmişe bakarak bunun boyutlarını gözler önüne serebiliriz. Yeni nesil, yeni çağdaş ortamın içinde yetişmiş arkadaşlarımız bunları bilmeyebilirler. Belki biz de onlara bunları detaylı anlatmadık ama biz bu süreci bizzat yaşayarak görmüş, yaşayarak öğrenmiş bir nesiliz, haliyle garantiler konusunun, eşitlik konusunun, güvenlik konusunun ve iki bölgeliliğin olmadığı bir uzlaşının Kıbrıs’ta uzlaşı olmayacağını söyleyebilirim. Seçim dönemlerinde halkının beklentilerini dile getiren bir seçim sürecini yaşayan Rum tarafı, halkına benimseyebileceği, halkının onaylayacağı şeyler söylemek durumundadır propaganda sürecinde. Bu da nedir? Türk düşmanlığıdır, Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı altında bir taba olarak yaşayışıdır.
Güncelleme Tarihi: 20 Temmuz 2017, 10:22
Türkiye'nin ve bizim uluslararası kazanılmış haklarımız olan garantörlük ve Türk askerinin Kıbrıs'ta kalmasını masaya götürmek yapılabilecek en büyük hatadır